Durim Abazi / Röportaj

Geçmişte olduğu gibi günümüzde de dünyanın farklı coğrafyalarında gelişmiş ülkelerin kuklalığına soyunan yönetimler koltuklarını korumak için kendi halklarına zulüm etmekten geri durmuyor. Bu zulüm süreçlerinde en ağır bedel ödeyenlerse başta çocuklar olmak üzere kadınlar, yaşlılar ve hastalıkla mücadele eden toplumun yaralı kesimleri oluyor.
Dünyada yaşanan insanlık trajedilerine kulak kabartan farklı milletlerin kadınlarından oluşan For Children Smile Derneği, savaşın pençesindeki bu çocuklara sahip çıkıp onların yaralarını sarmaya çalışıyor. Bugüne kadar verdikleri mücadeleyi gazetemize anlatan For Children Smile Derneği Başkanı Emine Taş, “2020 yılında Suriye’de 100.000, Filistin’de 5.000, Asya- Avrupa ülkelerinde 5.000 ve Yemen’de 13.000’den fazla çocuğumuza eğitim, gıda, giyim, hijyen malzemesi tedariki vb. hususlarda tam anlamıyla destek olarak gülümsemelerine sebep olduk” diye konuştu. Dernek Başkanı Emine Taş ile dünyanın dört bir yanında yaşanan manzarayı konuştuk.

“BONCUK BONCUK AĞLAMAK”

Başta Balkanlar olmak üzere dünyanın en ücra noktalarına uzanan yardım faaliyetleri sırasında sizi en çok ne etkiledi?
Derneğimizin Yönetim Kurulu üyelerinden bir kişi Bosna’lı. Bosna’dan İsviçre’ye göç etmiş bir ailenin çocuğu olduğundan o bölgeden yapılan zorunlu göçlerin aileler üzerindeki etkilerini fazlasıyla hissetmiş birisi.

Bu sebeple zorunlu göç yapmış veya henüz göç etmemiş ama zorlu şartlar altında yaşayan ihtiyaç sahiplerine ulaşıyoruz. Diğer mazlum coğrafyalarda olduğu gibi, Bosna ve Balkanlar bölgesinde yaşayan ihtiyaç sahiplerine yönelik birçok yardım projelerimiz oluyor ve bölgeyi sık sık ziyaret ediyoruz.

Yardım faaliyetlerini yürütürken birçok duygusal hikâye ile karşı karşıya kalıyoruz. Ancak bir özel hikâye var ki; beni gerçekten derinden etkilemişti. 2017 yılında Suriye’nin İdlib bölgesinde zor şartlar altında çadırlarda yaşayan ihtiyaç sahiplerine yönelik insani yardım faaliyetleri yürütüyorduk. O esnada küçük çocukları sevindirmek adına onlara çikolata, şeker ve oyuncak dağıtımı yapıyorduk. Çocuklar şekerlemelerine kavuştukça gülümsüyorlar, biz de onların gülümsemesini gördükçe kalben rahatlıyor ve mutlu oluyorduk.

Dağıtım esnasında sıranın en sonunda yer alan 4-5 yaşlarındaki yetim çocuğa sıra geldiğinde elimi çikolata paketine daldırdım ancak çikolata kalmamıştı. Çevremdeki arkadaşlarıma sordum, onlarda da dağıtılacak malzemelerin bittiğini öğrendim.

Bu esnada çocukla göz göze geldik ve uzun süre bakıştık. Bakışlarındaki çaresizlik ve umutsuzluğu kalbimde hissettim. Çözüm bulmaya çalışırken bir yandan da çocuğu gözlemliyordum. Ne yapacağını çok merak etmiştim. Birden çocuğun yaşadığı çadırın önüne gittiğini ve çadırın köşesinde yere çömelerek bir süre sessizce oturduğunu gözlemledim. Çocuğun yanına gittiğimde gözlerinden akan yaşlara şahit oldum ve hayatımda ilk defa “boncuk boncuk ağlamak” neymiş onun gözlerinde gördüm. Bu olay dolayısıyla ben her zaman söyleşilerimde “Kalbimi Suriye’de bıraktım” sözünü söylüyorum.
İnsan gerçekten yaşadığı hayata şükretmeli ve sahip olduklarının ona emanet olarak verildiğini ve asıl sahibine iletmesi gerektiğini unutmamalı. O gün bugündür gittiğim her coğrafyada çocuklarının gözlerinin içine bakıyor ve onlara ne istediklerini soruyorum. İsteklerini imkân ve kabiliyetlerimiz doğrultusunda, bağışçılarımızın da destekleriyle yerine getirmeye çalışıyoruz.

Bazen Türkiye’de bile rastladığımız dünyanın birçok ülkesinde dile getirilen mültecilere karşı bir nefret söylemleri var. Yaşanan dramı yerinde gören biri olarak bu türden söylemlere ne diyorsunuz?

Öncelikle mülteciler konusunda şunu bilmemiz gerekir ki, 

ZORUNLU GÖÇE MARUZ BIRAKILIYORLAR

Keşke nefret söyleminde bulunanlar da bu şekilde düşünse ve bir gün hepimizin mülteci olabileceği konusunun farkına varsalar. Hepimiz birer mülteci adayıyız. Göç veren ülkelere baktığımızda, neredeyse tamamında; savaş, yoksulluk, iç çatışma vb. durumlar mevcut.

Haliyle göç etmek zorunda kalan insanlar, zorunlu göçe maruz bırakılıyor.

Zorunlu göçe maruz bırakılan insanlar da, hem menşe ülke hem de varış ülkede bulunan vatandaşlar kadar onurlu bir yaşamı hak ediyorlar. Örneğin, “İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi ve Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi” gibi önemli, diğer uluslararası ve bölgesel anlaşmalar da, göçmenler ve mülteciler de dâhil olmak üzere tüm insanların onurlu bir şekilde yaşamaları hususunu düzenleyen uluslararası belge ve sö

zleşmelerdir.

Her insanda empati duygusu bulunmaktadır. Başta da ifade etmiş olduğum gibi, kendimizi onların yerine koyarak düşünmemiz yabancı düşmanlığı ve nefret söylemini tamamen ortadan kaldıracaktır.

“Hayal ve umut taşıyoruz”

For Children Smile Derneği’nin Başkanı Emine Taş “Bir çocuğun umudu olmak ne demek?” sorumuza şu cevabı verdi:

“Bir çocuğun umudu olmak demek; savaşın, yoksulluğun veya esaretin içine doğmuş çocukların gelecek hayalleri yapabilmesine destek olmak demektir. Hatta “hayal” kelimesinin karşılığını onlara öğretmektir.

Dernekçe her zaman ifade ettiğimiz şudur ki, “bizler sadece yardım malzemesi değil, hayal ve umut taşıyoruz” bu düşünceyle hareket ederek mazlum coğrafyalarda bulunan çocuklarımızın iyi bir gelecek hayalleri kurabilmelerini sağlamayı kendimize ilke edinerek faaliyetlerde bulunuyoruz. İyi bir geleceği her ülkedeki çocuklar ne kadar hak ediyorsa, savaşın ve yoksulluğun hüküm sürdüğü mazlum coğrafyalardaki çocuklar da en az diğerleri kadar hak ediyor. Geleceğimiz olan çocuklarımızın her türlü insani hakkından faydalanabilmeleri konusunda her türlü desteği vermeye ve çok çalışmaya devam edeceğiz”

“Birlikten güç doğuyor”

Türkiye’den ve diğer ülkelerden gördüğünüz destekten bahsedebilir misiniz?

Derneğimiz birçok annenin bir araya gelmesiyle oluşan kar amacı gütmey en bir kuruluştur. Gittiğimiz ülkelerde işbirliği yapacağımız veya desteklerine ihtiyaç duyduğumuz kurumlarla görüştüğümüzde bu konuyu da dile getiriyoruz haliyle kurum/ kuruluşlar da gönüllü olarak hizmet verdiğimizi görünce desteklerini esirgemiyorlar. Türkiye’de; Kızılay, AFAD, İHH gibi birçok kurum/kuruluşla işbirliği halinde projeler yürütüyoruz. Dernek/Kurum temsilcileri en üst düzeyde iletişim sağlıyorlar ve tüm desteklerini bizlere veriyorlar. Buradan kendilerine tekrardan teşekkürlerimizi sunmak isterim. Böylelikle “Birlikten güç doğuyor” deyimini sahada gerçekten deneyimlemiş oluyoruz.

Editör: TE Bilisim