Hazırlayan: Abdurrahman Akbaş / İlahiyatçı-Yazar

Rabbimiz bize; “Ey iman edenler, size hayat veren şeylere çağırdığında Allah’a ve Resulüne icabet edin.” (Enfâl Suresi, 24) buyurmaktadır. Oruç da ilahi bir çağrıdır.

Oruçla ilgili olarak Yüce Mevlamız, “Ey imân edenler, sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç size de farz kılınmıştır…” (Bakara, 183) buyurmaktadır.

Bugün Ramazan’a başladık. Gözle görünür biçimde huzur, sükûnet ve rahmet yüklendi günümüze.

Ramazan; gönüllerimizin ilahî rahmet ve mağfiret arzusu ile yıkandığı, iyilikseverlik ve hayırseverlik duygularının coştuğu bereketli bir aydır. Ramazan, nefsin tezkiye edildiği, iradelerin terbiye edildiği bir mekteptir. Nimetin değerini bildiren, ötekinin halini hissettiren halleşme ayıdır.

Ramazan, Yüceler Yücesi’nin bizlere bir ihsanı ve hediyesidir.

Sevgili Peygamberimiz (sav) de ashabına yaptığı şu konuşmasında Ramazan ayının yüceliğini çok güzel bir şekilde ifade etmiştir. Sahabeden Selman el-Farisî (ra) anlatıyor: Allah’ın elçisi Şaban ayının son günü bize bir konuşma yaptı ve şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Bereketli ve büyük bir ayın gölgesi üzerinize düşmüştür. Bu öyle bir ay ki onda bin aydan daha hayırlı olan bir gece vardır. O öyle bir ay ki Allah o ayda oruç tutmayı farz kılmış, gecelerini nafile ibadet ( teravih namazı) ile geçirmeyi teşvik etmiştir. Kim Ramazan ayında hayır işlerse Ramazan ayı dışında farz bir ibadeti yapan kimse gibi sevap kazanır. Kim Ramazan ayında bir farzı eda ederse Ramazan ayı dışında yetmiş farzı eda eden kimse gibi sevap kazanır. Ramazan ayı sabır ayıdır. (Ebû Dâvûd, “Savm”, 55) Sabrın sevabı ise cennettir.”

Ramazan, yardım etme ve ihsanda bulunma ayıdır. Bu ayda müminin rızkı artar. Kim bu ayda oruç tutan bir mümine iftar yemeği verirse bu, günahlarının bağışlanması ve cehennem ateşinden azat olmasına vesile olur, iftar verdiği kimsenin oruç ile kazandığı kadar sevap kazanır, oruç tutanın sevabında da eksilme olmaz. Sahabe, “Ey Allah’ın elçisi! Hepimiz iftar verecek güce sahip değiliz ki” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav), “Allah, bu sevabı bir tek hurma veya bir bardak su veya bir içimlik süt ikramı ile de verir” buyurdu. (Konuşmasına şöyle devam etti): “Ramazan, evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem ateşinden kurtulma ayıdır. Kim bu ayda işçisinin/hizmetçisinin işini hafifletirse Allah onu bağışlar ve cehennem ateşinden azat eder.

(Ey insanlar!) Ramazan ayında dört şeyi çok yapın. Bunlardan ikisi ile Rabbinizi razı edersiniz. Diğer ikisine ise sizin ihtiyacınız var. Rabbinizi razı edeceğiniz şeyler; kelime-i şahadet ve tövbe-i istiğfardır. Sizin muhtaç olduğunuz iki şey ise, Allah’tan cenneti ister, cehennemden O’na sığınırsınız. Kim oruç tutan bir mümine su ikram ederse Allah da onu benim (Kevser) havuzumdan içirir. Bu havuzdan içen cennete girinceye kadar bir daha susamaz.” (Münzirî, II, 94-95)

Sevgili Peygamberimizin (sav) sözlerinden de anlaşılacağı Ramazan; ömrümüzün en değerli hasat mevsimidir.

Ne yazık ki pandemi sürecinde geldi Ramazan. Bu yüzden birbirimizle iftar sofralarında buluşamayacak ve cami önlerinde avlularında hoş sohbetler yapamayacağız. Ancak dış mekânlarda olmasa da Ramazan’ı bütün güzelliğiyle evlerimize taşıyabiliriz.

Ramazan ikliminin aydınlığını, sevincini huzurunu öncelikle ailemizde ve yakınlarımıza taşıyalım. Bu dönemde en büyük nimet olan sağlımıza özen gösterelim. Yoksulun ve çaresizin, hastalarımıza, destek olalım. Yüce Allah sağlık ve afiyetle Ramazan’ı tamamlamayı hepimize nasip eylesin.

GÜNÜN AYETİ
“Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı.” (Bakara, 183)

GÜNÜN DUASI

İFTAR DUASI

Rahman ve rahim olan, rahmeti her şeyi kuşatan Allah'ım. Göklerin, yerin ve ikisi arasındaki her şeyin sahibi olan yüce Rabbim. Bizi doyurup sulayan, ihtiyaçlarımızı gideren ve bizi barındıran Sensin. Bizi doyurup sulayan, ihtiyaçlarımızı gideren ve bizi barındıran Allah’a hamd olsun. Allah’ım! Senin rızan için oruç tuttum ve senin rızkınla orucumu açıyorum.

GÜNÜN HADİSİ
Enes b. Mâlik"ten rivayet edildiğine göre, Receb ayı girdiği zaman Resûlullah (sav) şöyle dua ederdi: “Allah"ım! Receb ve Şâban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır!” (Taberânî, el-Mu"cemü"l-evsat , IV, 189)

HİKMETLİ SÖZLER

  • “Lâ tahzen! (Üzülme!)
  • Derdin ne olursa olsun bir abdest al, nefes gibi…
  • Ve bir seccade ser odanın bir köşesine, otur ve ağla,
  • Dilersen hiç konuşma…
  • O seni ve dertlerini senden daha iyi biliyor unutma.
  • Dua ederken O’na kırık bir gönülle el kaldır.
  • Çünkü Allah’ın merhamet ve ihsanı, gönlü kırık kişiye doğru uçar.
  • Sopayla kilime vuranın gayesi, kilimi dövmek değil, tozu kovmaktır.
  • Allah tozunu alıyor diye, niye kederlenirsin Ey Can!?”

(Hz. Mevlana)

PEYGAMBERİMİZİN RAMAZAN GÜNLÜĞÜ

HZ. Peygamber (sav) Hilâl'in tespitine önem verirdi

Hz. Peygamber (sav), Ramazan ayı girmeden önce Ramazan ayının başlangıcını tespit etmek amacıyla, Ramazan hilalinin araştırılmasını, hilalin görülüp görülmediğinin tespit edilmesini, bunun ardından da oruca başlanmasını isterdi. Çünkü Ramazan orucu kameri aya göre tutulurdu. Kamerî aylar, başlangıcı ve bitişi ayın hareketlerine göre belirlenen aylardır. Kameri aylar bazen 29, bazen 30 gün çekmektedir Dolayısıyla Ramazan orucu, Ramazan ayında tutulduğundan ve Ramazan ayı da ay takvimine göre her sene değiştiğinden, oruca başlayabilmek için öncelikle, Ramazan ayının başladığını tespit etmek gerekmekte idi. Bu yüzden de Hz. Peygamber, Şaban ayının günlerini hesaplamada büyük bir özen gösterirdi. Ramazan hilalini görünce de oruca başlardı. Eğer bulut araya girer ve hilali göremezse Şaban’ı otuz gün olarak hesaplar, sonra Ramazan orucuna başlardı. (Abdürrezzak, Musannef, IV, 155-156; Ebû Dâvûd, Savm, 6)

Peygamberimiz, Ramazan ayı girmeden önce, Ramazan hilâlinin görülmesi üzerinde önemle durur ve şöyle buyururdu:

“Hilali (Ramazan hilalini) görünce oruca başlayınız ve hilali (Şevval hilalini) görünce bayram ediniz. Hava bulutlu olursa içinde bulunduğunuz ayı otuza tamamlayınız.” (Buhari, Savm, 5, 11; Müslim, Sıyam, 3-4, 7-9)

Bu hadis ilk bakışta hilali çıplak gözle görmedikçe oruca başlanmayacağı ve bayram edilmeyeceği fikrini uyandırmaktadır. Konu ile ilgili diğer rivayetler değerlendirildiğinde, bu hadislerin amacının günün şartları içinde en uygun uygulamanın öğretilmesi olduğu anlaşılmaktadır.

Nitekim bir rivayette Hz. Peygamber (sav), “Biz ümmî bir toplumuz; hesap ve okuma yazma bilmeyiz. Şunu biliriz ki ay, ya 29 ya 30 gündür.” (Buhârî, Savm, 13; Müslim, Sıyâm, 15; Ebû Dâvûd, Savm, 4) buyurarak, kamerî aybaşlarının belirlenmesinde hesap yöntemine de başvurulabileceğine işaret etmiş olmaktadır.

ORUÇ İLMİHALİ

Ramazan ayında kimler oruç tutmalıdır?

İslam’a göre, sorumlu olmanın temel şartları Müslüman, akıllı ve ergenlik çağına ulaşmış olmaktır. Bu Bir kimsenin Ramazan ayında oruç tutmasının farz olması için öncelikle Müslüman ve âkil-bâliğ olması gerekir. Şafiî mezhebine göre ise bir kimseye orucun farz olması için; Müslüman, akıllı, bülûğa ermiş ve mukim olmak, hayız ve nifas halinde olmamak, oruç tutmaya gücü yetmesi gerekir.

Nitekim Yüce Allah: “Kim bu aya (Ramazan ayına) ulaşırsa onu oruçlu geçirsin” buyurulmuştur. (Bakara, 2/185) Dolayısıyla meşru bir mazereti bulunmayan her Müslümanın Ramazan ayını oruçlu geçirmesi gerekir. Bununla birlikte ibadetlerle yükümlü olma şartlarını taşıdığı hâlde bazı özel hastalık, yaşlılık vb. durumlardaki kimselere oruç tutmama ruhsatı verilmiştir.

İbadetlerle yükümlü olmamakla birlikte ergenlik yaşına gelmeyen çocukların alıştırılmak ve ısındırılmak maksadıyla namaz kılmaları ve oruç tutmaları baskı yapmadan tutmaları sağlanabilir. Nitekim Hz. Peygamber (sav), yedi yaşından on yaşına kadarki sürede çocuğun namaza alıştırılmasını önermiştir.

Editör: TE Bilisim