Gazeteci-yazar Nihat Nasır, kaleme aldığı köşe yazısında CHP, İmamoğlu ve Abdullah Gül arasındaki hiç bilinmeyenleri yazdı. Çarpıcı iddialarda bulunan Nasır, geçmişte Gül’ün cumhurbaşkanı olmasını engellemek için atılan adımları hatırlatarak bugün nasıl yan yana durduklarını “Bir önceki seçimde Abdullah Gül’ün çatı adaylığı için başvurmadığı çare ve yöntem kalmayan Kılıçdaroğlu…” ifadeleriyle anlattı.

ERDOĞAN DÜŞMANLIĞININ GETİRDİĞİ NOKTA”

Nasır yazısında CHP’li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Gül ile yakın ilişkisine dair de dikkat çeken iddialarda bulundu.

“Bugün, iflah olmaz bir Tayyip Erdoğan düşmanı olan ve fakat bununla birlikte CHP’nin adeta gözdesi gibi poz veren Abdullah Gül ile çömezi hatta bir anlamda imitasyonu olan Ali Babacan’ın geldikleri noktaya dikkat çekmek ve hafıza tazelemek istedim sadece…” ifadelerini kullanan Nasır, yazısının amacını şu ifadelerle belirtiyor: “Kimlerin kimlerle iş tutabildiğini, vefasızlığı, nankörlüğü ve intikam için birilerinin hangi kisvelere bürünebileceğini gözler önüne sermenin bir yöntemi de diyebiliriz buna…”

“GÜL’ÜN ARAÇLARINA DOKUNULMADI!”

CHP’li İmamoğlu’nun “İstanbul’a gelen cumhurbaşkanlarına tahsis edilen araçlar” konusunda Gül’e ayrıcalık tanıdığını belirterek “İmamoğlu koltuğa oturur oturmaz el an görevde bulunan Sayın Erdoğan’a tahsis edilen araçları derhal geri çekmiş. Bay Ekrem, Erdoğan’a tahsis edilen araçları geri çekerken Bay Gül’e yapılan tahsisata dokunmamış bile.” ifadelerini kullanarak bu durumun normal olmadığına dikkat çekerek şu soruyu soruyor: “Görevdeki Cumhurbaşkanına tahsis edilen araçlar geri çekilirken neden Bay Gül’ün emrine tahsis edilen araçlara dokunulmadı?”

CHP-İMAMOĞLU-GÜL İLİŞKİSİ!

İddialarını sürdüren Nasır geçmişte kanlı bıçaklı olduğunu söylediği CHP ve Gül’ün şimdi birlikte iş birliği yaptığına şu sözlerle dikkat çekti: Devletin yaptığı tahsisatı da sorgulamak gerekir ama burada asıl dikkat çekilmesi gereken hadise şudur. Bay İmamoğlu, CHP ve Bay Gül’ün ilişkisi ne menem bir ilişkidir, bu nasıl bir iş tutma türüdür ki, geçmişte tabir yerinde ise kanlı bıçaklı olan iki ayrı yapı, bugün müthiş bir birliktelik ve iş birliği içerisinde?

İşte Nihat Nasır’ın İmamoğlu, CHP ve Abdullah Gül’ün ilişkiler ağına dair çarpıcı iddialarda bulunduğu o yazısı:

"Efendim, sizleri de daha fazla meraklandırmadan bu tuhaf ilişkiler ağına ve gelişmelere değinelim dilerseniz.

Önce kısa bir not…

İstanbul Büyükşehir Belediyesinin önceki başkanı rahmetli Kadir Topbaş, Cumhurbaşkanı İstanbul’a geldiğinde kullanabilsin diye kendilerine araç tahsisi yapıyor imiş.

(Bu hizmet, sadece Cumhurbaşkanına değil, Başbakana, bakanlara ve devlet erkânına da veriliyor imiş.)

Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilince, önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e tahsis ettiği araçları çekmemiş ve her iki Cumhurbaşkanına yönelik bu hizmet devam etmiş.

Ta ki, Ekrem İmamoğlu belediye başkanı oluncaya kadar.

İmamoğlu koltuğa oturur oturmaz el an görevde bulunan Sayın Erdoğan’a tahsis edilen araçları derhal geri çekmiş.

Bunu bir yere kadar anlamak mümkün.

Sonuçta muhalif bir partiden başkan olmuş ve kendi seçmenlerine şirin görünebilmek için bu yola başvurması nispeten de olsa anlaşılır bir durum.

Lakin kazın ayağı hiç de öyle değil.

Bay Ekrem, Erdoğan’a tahsis edilen araçları geri çekerken Bay Gül’e yapılan tahsisata dokunmamış bile.

İşte, “vay canına!” denilebilecek tuhaf ilişkinin ilk evresi burada başlıyor.

Plaka numaraları, marka ve modelleri nezdimde mahfuz bulunan 4 araç söz konusu…

Üstelik sadece araç olarak da değil, şoförüyle, yakıtıyla ve bakımıyla birlikte 11. Cumhurbaşkanı Bay Gül’ün emrine amade olmaya devam etmekte…

Soru şu:

Görevdeki Cumhurbaşkanına tahsis edilen araçlar geri çekilirken neden Bay Gül’ün emrine tahsis edilen araçlara dokunulmadı?

Bu sorunun cevabını, AK Partili vatandaşlar kadar eminim ki, CHP’li vatandaşlar da merak ediyordur.

CHP’li İmamoğlu’nun, Bay Gül’e yaptığı, tabir-i amiyane ile kıyağın sebeb-i hikmeti nedir?

İşin bir diğer tuhaf tarafı da İmamoğlu’nun muhtemel Cumhurbaşkanı adayları içerisinde ciddi şekilde adı geçerken, Kılıçdaroğlu’nun ısrarla çatı adayı yapmak istediği Abdullah Gül ile hangi ortak paydada buluşuyorlar da böyle “al gülün ver gülüm” ilişkisine girebiliyorlar sahi?

Doğrusu anlamak hayli güç…

Yoksa Abdullah Gül’e bu hizmetleri vermesini İmamoğlu’ndan Kılıçdaroğlu mu istiyor?

Öyle ya “emir demiri” her zaman keser…

Sorulara devam edelim mi?

Edelim bence…

Devletin, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e 18 araç tahsisi yaptığı (bunların hepsinin model, marka ve zırhlı olup olmadığı bilgisi nezdimizde mahfuzdur) bilgisi doğru mudur?

Bu araçlardan birinin Bayan Gül’e şoförüyle birlikte tahsis edildiği doğru mu?

Bayan Gül’ün sadece makam aracıyla değil eskort ve korumalar eşliğinde gezdiği doğru mudur?

Bay Gül’ün emrine, 40’ı koruma polisi olmak üzere toplamda 75 personelin verildiği bilgisi gerçeği hangi oranda ifade ediyor?..

Bizdeki bilgiler doğruysa, Cumhurbaşkanlığı görev süresini hiç beğenmediğim bir yönetim tarzıyla bitiren Ahmet Necdet Sezer’e sadece 3 araç tahsisinin söz konusu olduğu bilgisiyle birlikte değerlendirildiğinde Bay Gül’ün, inanılmaz ölçüde bir debdebe ve ihtişam meraklısı olduğunu söylememiz mümkün olmaz mı?

Bu debdebe ve ihtişam merakının, ayniyle Bayan Gül’de de olduğu açık bir şekilde görülmüyor mu?

Doğruysa eğer, devletin yaptığı bu tahsisat Bay ve Bayan Gül’e yetmedi mi ki, bir de belediye tüm müştemilatıyla birlikte araç tahsisi yapmış?

Devletin yaptığı tahsisatı da sorgulamak gerekir ama burada asıl dikkat çekilmesi gereken hadise şudur. Bay İmamoğlu, CHP ve Bay Gül’ün ilişkisi ne menem bir ilişkidir, bu nasıl bir iş tutma türüdür ki, geçmişte tabir yerinde ise kanlı bıçaklı olan iki ayrı yapı, bugün müthiş bir birliktelik ve işbirliği içerisinde?

Yukarıda, Bay İmamoğlu’nun Bay Gül’e 4 araç tahsisindeki garabete dikkat çekmiştik.

Şimdi sıkı durun.

Bizdeki bilgiyi yine soruya dönüştürerek herkesin “yok artık” diyeceği bir soru daha sormak istiyorum.

Soruyu hem Bay Gül hem de Bay İmamoğlu ayrı ayrı cevaplayabilirler tabii.

Evet, Bay Ekrem!

İBB’nin, Pendik, Kurtköy’deki Mesken ve Gecekondu Müdürlüğüne ait 25 adet konutunun, Bay Gül’ün emrinde çalışan personele lojman olarak tahsis edildiği, gerçeği hangi ölçüde yansıtıyor?

Dikkat buyurun, buradaki ilişki, önceden yapılmış bir tahsisatın kesilmemesi şeklinde değil, daha sonra gelişen ilişkilerin vardığı noktayı göstermesi açısından bir hayli önemli bir nokta…

CHP, Bay Ekrem ve Bay Gül öyle sıkı fıkı bir ilişki geliştirmişler ki, araç tahsisinden başka olarak 25 adet lojman tahsisi de muhatabın gül hatırı için gözden çıkarılabiliyor… 

Esasen, eğer doğruysa bu bilgi, tarafların işi hangi noktaya vardırdığını anlamak için yeter de artar bir mahiyete sahip.

Görevdeki Cumhurbaşkanına bağlı personel kendi imkânlarıyla barınma ihtiyaçlarını karşılarken sabık Cumhurbaşkanına belediye tarafından lojman tahsisi yapılmış olması tuhaftan da öte bir ilişkiler ağının göstergesi değilse nedir?!

Bu bilgiler doğruysa eğer, 11. Cumhurbaşkanının adaylığını hararetle savunmuş, 367 garabeti nedeniyle kurdeşen dökmüş birisi olarak, hayal kırıklığının ötesinde ciddi bir ıstırap duydum.

Benim gibi halis niyetli milyonlarca insanı böylesine kör parmağım gözüne ilişkilerle iğfal eden anlayış, ilelebet mazur görülmeyecek ve affedilmeyecektir.

Varsa hakkımız asla helal değildir!

Sonuç olarak, CHP ile iş tutmak ve hele de bunu Tayyip Erdoğan’dan intikam almak için yapmak, acınılacak bir durumun ötesinde bir mahiyete sahiptir.

Okuyucular ve diğer izleyenler bunun ne anlama geldiğini gayet iyi anladılar eminim.

Allah, kimsenin yanına bırakmasın…

Son bir not: Sorular bunlarla sınırlı değil elbet…

Alacağımız cevaplara göre daha renklenebilir, şekillenebilir.

Hoş cevap almasak da sormaya devam edeceğiz ya o bahs-i diğer...

Gül’ün imitasyonu olan Ali Babacan ve partisine dair de sorularımız olacak, başka “şeylere” dair de…

“Şey” diyoruz işte, “etrafını cami, ağyarını mani…”

Editör: TE Bilisim