Hazırlayan: İlahiyatçı-Yazar Abdurrahman Akbaş

Kelime-i tevhid, samimi imanın ifadesidir. Allah’a güven ve teslimiyettir. Kur’an’da kelime-i tevhid, “kelime-i tayyibe” (güzel söz) ve “da‘vetü’l-Hak” (Hakka çağrı). “el-urvetü’l-vüsḳâ” (sağlam kulp) olarak ifade edilir. Yine Kuranda “İyiliğin (ihsan) karşılığı yine iyiliktir’ (Rahman Suresi,60) ayetindeki ilk ihsan “Lâ ilâhe illallah” ı, ikinci ihsan ile ahiretteki cenneti ifade etmektedir. Ayetten yola çıkarak, öncelikle insanın yapması gereken en güzel eylemin iman olduğunu ve bu iyiliğin karşılığının cennet olarak verileceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Tevhid, Yüce Kitabımızın üçte birini kapsar. Kur’an’ın özüdür. Tevhid en güzel, en yalın haliyle İhlas Suresinde şöyle anlatılır: “De ki: O Allah, tektir, birdir. Bütün varlıklar O’na muhtaç, fakat O, hiçbir
şeye muhtaç değildir. Ondan bir varlık olmamıştır. O bir varlıktan olmamıştır. Kâinattaki hiçbir şey O’nun dengi değildir.”

TEVHİD EVRENSEL BİR ÇAĞRIDIR

Bu çağrı ile kendine yabancılaşan ve ahlaki kabiliyetlerini yitiren insana kul olma sorumluluğu yeniden hatırlatılır. Bu çağrı ile Allah’tan başka tanınan “ilâh” cinsinden her ne varsa, put, mabut, otorite ve bunlara bağlı inanış ve zihniyetlerin terk edilmesi ve şirkten uzaklaşılması istenir. Şirk Allah’a
karşı en büyük haksızlık ve günahtır.

KALBİ VE BEDENİ BİR EYLEM

Tevbe edilmez ise aff da yoktur. Bütün peygamberler tarih boyunca aynı çağrıyı yaptılar: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin; şirk koşmayın sizin O’ndan başka tanrınız yoktur” dediler. Sevgili Peygamberimiz (sav) yaklaşık on iki yılını sadece tevhid inancını insanların gönüllerine yerleştirmek için çağrıda
bulunmuştur.

Tevhid Rabbimize uzanan en güçlü tutamak, bağdır. Allah’a ta’zim, saygı ve yaratılmışlara şefkattir. Bu bağ ile insan ve diğer varlıklarla ilişkimiz belirlenir. İlahi emirlere muhatap ve müminlerle kardeş oluruz. Tevhitte adalet, kardeşlik, saygı vardır.

Tevhîd Allah’ı bilmek, anlamak, tanımak, yaşamaktır. Bütün bedenimiz tevhide ortak olmalıdır. Tevhidi bilmek zihnî, anlamak aklî, tanımak kalbî, yaşamak ise hem kalbî hem bedenî bir eylemdir.

Tevhid bizim için çok değerli bir cevherdir. Onu korumak, onu zedeleyecek, onu kirletecek,
değerini düşürecek her türlü ortamdan uzak tutmamız gerekir. Çünkü iman bizim ebedi hayatımızın
garantisidir.

Tevhid için, kararlılık ve istikamette olmalıyız. Bunun için imanla yaşamak imanla ölmek en büyük arzumuz olmalıdır. Nitekim Yüce Rabbimiz, “Ey iman edenler! Allah’ın emir ve yasaklarına gereği gibi saygılı ve duyarlı olun ve yalnız Müslüman olarak ölün.“ buyurmaktadır. (Âl-i İmrân Suresi, 102)

Tevhid ile imtihan oluyoruz. Bu imtihan çetin bir imtihandır. Tevhid şirke, küfre kurban edilmemelidir. Allah korusun imanı son anda kaybetmek, bir mümin için en büyük felâket kayıptır. Çevremize
şöyle bir baktığımızda bir kısım insan, mümin doğuyor; mümin yaşıyor; mümin ölüyor. Bir kısmı, inkârcı doğuyor, kâfir ölüyor. Bir kısmı ise mümin doğuyor; mümin yaşıyor; inkârcı ölüyor. Bir kısmı, inkârcı doğuyor, mümin ölüyor.” “Hüsn-i hâtime” son nefes akıbeti, sonucu belirleyecektir. Bu yüzden son nefes temennide kalmamalıdır. Güzel sonuç için ibadet ve iyilikler yapmaya özen gösterelim. En kıymetli sermayemiz olan imanımızı son nefesimize taşıyabilmek için düşünce, inanç, söylem
ve eylemlerimizin tevhide uygun olmasına dikkat edelim.

ORUÇ İLMİHALİ

Evde teravih namazını cemaatle kılıyoruz, ancak kunut duasını bilmiyorum!

Sözlükte Allah’a ihlâsla kulluk etmek, namaz ve duayı uzatmak, sükût etmek, dua etmek, ibadet kastıyla ayakta durmak gibi anlamlara gelen kunut, dinî bir terim olarak, namazda rükûdan önce veya sonra ayakta dua etmeyi ifade eder.

SEHİV SECDESİ YAPMAK GEREKİR

Hanefîlere göre, vitir namazının üçüncü rekâtında kunut yapmak vaciptir. Kunutta tekbir almak ve kunut duaları olan “Allahümme innâ neste’înuke” ve “Allahümme iyyâke na’büdü” dualarını okumak ise sünnettir. Bu duayı bilmeyen kimse “Rabbenâ âtinâ” duasını okur veya üç defa “Allahümmeğfir lî” der. Kunut duasının terk veya geciktirilmesinden dolayı sehiv secdesi yapmak gerekir.

Vitir namazını kılmakta olan bir kimse, kunut duasını okumadan rükûa varsa, dilerse kunut okumadan namazına devam eder, sonunda sehiv secdesi yapar; dilerse de rükûdan sonra kunut duasını okur
ve sonunda sehiv secdesi yapar ve namazı tamamlanmış olur.

PEYGAMBERİMİZİN RAMAZAN GÜNLÜĞÜ

Görgü kurallarına dikkat etmeliyiz

Resûl-i Ekrem Efendimiz (sav) Ramazan’da ve diğer günlerde davetler vermiştir. Bu davetlerden biri Kur’an’a konu olmuştu. Zeyneb binti Cahş annemizle evlendiği gün, kendi evinde dâvet verdi. Gelen yemeğini yiyip gitti. Artık gelecek kimse kalmadığı anlaşılınca sofra kaldırıldı. Fakat bazı dâvetliler oturup konuşmaya devam etti. Peygamber (sav) onların gitmesini istiyordu, ancak bunu kendilerine söyleyemiyordu. Onların gitmediğini görünce doğrulup kalktı; onun kalktığını gören anlayışlı sahâbîler kalkıp gittiler.

YEMEĞE ÇAĞIRILDIĞINIZ ZAMAN GİDİN

Yalnız üç kişi sohbete devam etti. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem, onlara kalkıp gitmeleri gerektiğini anlatmak için dışarı çıktı. Evde sohbete dalanların gitmiş olacağını düşünerek geri
döndü. Ne yazık ki adamlar hâlâ konuşup duruyorlardı.

Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (sav) üstün hayâsı dolayısıyla onlara gitmeleri gerektiğini söyleyemedi. Bu olay üzerine Ahzâb Sûresi’nin 53. âyeti nâzil oldu: “Ey îmân edenler! Peygamber’in evlerine, izinsiz ve yemek vakti dâvetsiz olarak girmeyin; yemek için çağırıldığınızda da dâvet vaktinden önce gidip orada beklemeyin. Yemeğe çağırıldığınız
zaman gidin; yediğinizde de birbirinizle sohbete dalmadan hemen dağılın. Bu hareketiniz Peygamber’i (sav) rahatsız ediyor; ancak o size bunu söylemekten sıkılıyor. Allah ise hakkı açıklamaktan çekinmez.”

Vahiyle, müminlere her şekilde olursa davetlere uygun zamanda gitmek, zamanında kalkmak, hane halkını rahatsız edecek tavırlardan kaçınmak bir görgü kuralı olarak öğretilmiş oldu.

GÜNÜN DUASI

Resûlullah (sav), “Fatıma! Sana yapacağım bir tavsiyeyi dinlemek istemez misin?” buyurduktan sonra şöyle dua etmesini öğütledi: “Ey Hay , ‘ölümsüz olan’; Kayyûm, ‘ezelden ebede bizatihi var’ olan Allah’ım! Merhametine sığınıyorum; beni bir an bile nefsime bırakma. Yaptığım bütün işleri hakkımda hayırlı ve güzel eyle Allah’ım.” (Nesâî, Amelu’l-Yevm ve’l-Leyle, s. 381)

GÜNÜN HADİSİ

Abdullah b. Amr b. Âs’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Yönettikleri insanlara, ailelerine ve sorumlu oldukları kişilere karşı adaletli davrananlar, Allah katında, Rahmân’ın yanında nurdan minberler üzerinde ağırlanacaklar.” (Nesâî, Âdâbü’l-kudât,1)

GÜNÜN AYETİ

“Allah adaleti, ihsanı, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin işleri, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” Nahl, 16/90.

HİKMETLİ SÖZLER

Beyhude gamlanma divane gönül

Cümle âlemin rızkını veren vardır

Yaptığın hatayı görmüyor sanma

Kalpte gizli en derin sırları bilen vardır

Mal-ı emlâkım var deyu güvenme

Arkam var deyu dayanma

Sırt üstü insanı yere varan vardır

Fuzûlî

Editör: TE Bilisim