İbrahim Seçkin Talaş-Ankara

Türkiye’nin Ege ve Doğu Akdeniz’deki çıkarlarının tescili olan Mavi Vatan kavramı içerisinde birçok haklı sebep barındırırken, İsrail’in Gazze’ye ve Filistinli Müslümanlara saldırıları, yeni bir formülü gündeme getirdi.

Mavi Vatan kavramının sahadaki yansımalarından olan Libya ile ‘Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması’ imzalanması, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de elini güçlendiriyor. Son dönemde Mısır ile ilişkilerin iyileştirilmesi için başlatılan çalışmalarla bu kavram Türkiye’nin geleceğine ilişkin umutların artmasına neden oldu. Peki tıpkı Libya ile imzalanan anlaşma gibi Filistin ile de böyle bir anlaşma imzalanabilir mi?

Müstafi Tümgeneral Cahit Yaycı’nın katıldığı bir canlı yayında, Filistin ile Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması imzalama önerisinin ardından Doğu Akdeniz’de nelerin değişebileceği üzerinde duruluyor.

Uluslararası arenada Filistin’in elini güçlendirebilecek olan Türkiye’nin bu yöndeki olası hamlesini uzmanlara sorduk.

ANLAŞMA TÜRKİYE’NİN LEHİNE

Uluslararası Hukukçular Derneği Başkanı Ahmet Yılmaz böyle bir anlaşmanın mümkün olup olmayacağına ilişkin, “Filistin uluslararası hukuk açısından Türkiye dahil birçok devlet tarafından tanınan bağımsız bir devlet statüsünde. Bu sebeple anlaşma yapma ehliyetine sahip ve Türkiye ile istedikleri türden gerek deniz yetki alanları gerekse askeri işbirliği konularında anlaşmalar yapabilirler.

Ancak fiilen Filistin ülkesi İsrail tarafından işgal edilmiş durumda ve İsrail’in kontrolünde olduğu için bu anlaşmaların uygulamaya geçirilmesi sorun olacaktır. Ancak bu hukuki durumu etkilemez. İşgal hukuki bir hak vermez İsrail’e uluslararası hukuk nezdinde. Türkiye’nin hem Yunanistan hem de diğer ülkelere karşı Libya gibi başka bir devleti kâğıt üzerinde de olsa yanına çekmesi lehine bir durum olacaktır” ifadelerini kullandı.,

Türkiye ve Filistin arasında imzalanabilecek anlaşmanın uluslararası hukuk açısından diğer ülkeleri bağlamayacağını ve yapılacak anlaşmanın tartışmalı konularda Türkiye’nin elini güçlendirebileceğini belirten Ahmet Yılmaz, ülkelerin doğal kaynaklarının uluslararası hukuka göre o ülkenin halkına ait olduğunu söyledi. Yılmaz, “İşgalci güç olan İsrail bu kaynaklar üzerinde de hak sahibi değildir” dedi. Yılmaz, İslam İşbirliği Teşkilatı’na (İİT) üye ülkelerin ellerinde bulunan doğalgaz ve petrol kaynaklarını İsrail’e karşı kullanıp kullanamayacağına ilişkin, üye ülkeler arasında siyaseten gerçek bir ortaklık içinde bulunmadıklarına dikkati çekti.

“YAPTIRIM UFUKTA GÖZÜKMÜYOR”

Yılmaz, “Bu sebeple etkin bir çözüm bu çatı altında da zor gözüküyor. Enerji kaynakları zengin olsa da bu ülkelerin bunları işletecek hem teknolojik hem de siyasi güçleri bağımsız harekete edebilecekleri yok. İsrail’e karşı sivil direnişler dışında devletler bakımından etkili olacak ortak bir yaptırım ufukta gözükmüyor maalesef” diye konuştu.

İSRAİL’İN DERDİ: GAZZE’Yİ İŞGAL

Terör ve Güvenlik Uzmanı Coşkun Başbuğ ise, Doğu Akdeniz’de bulunan hidrokarbon rezervlerinin 1990’larda kaynakların keşfedildiğini, 2000’li yıllarda kapalı kapılar ardında paylaşıldığını ve 2010’dan sonra da işgalinin başladığını söyledi. Filistin ile imzalanabilecek Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması’nın hem bölgenin hem de Filistin’in kaderini değiştirebileceğini dile getiren Başbuğ, İsrail’in anlaşmanın olmaması için elinden geleni yapacağını belirterek, “İsrail özellikle Gazze’ye denizden ve karadan abluka derdinde” ifadesini kullandı.

TÜRKİYE’NİN TEKLİFİ MASADA

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’e ilişkin hak sahibi ülkelerle aynı masada buluşma ve süreci müzakere etme teklifinin bulunduğuna dikkati çeken Başbuğ, diğer ülkelerin Türkiye’nin tezini destekleyecek hiçbir girişimde bulunmadığının altını çizdi.

Başbuğ, “Hak sahibi devletler içerisinde Türkiye, Filistin, İsrail, Lübnan, Suriye, KKTC, GKRY, Mısır gibi fakat bunların dışında birçok dış aktör var. Biz dedik ki hak sahibi olmayanların burada fikir üretmeye hakkı yok. Hakkı olan buradaki paydaş devletler. Oturalım masaya dedik ama karşılık bulmadı. Dolayısıyla öncelikle karşı devletlerin iyi niyetli olması ve olumlu yaklaşması lazım” dedi.

“ANLAŞMA ÇABASI KARŞILIK BULUR” Filistin ile anlaşma adımının olumlu olabileceğini belirten Başbuğ, “Türkiye ve Filistin anlaşmayı deklare ettiği takdirde diğer dünya kurumları hukuka uygun olduğu için onaylamak durumunda. Onayladıklarında da iş resmileşiyor. Böyle bir çaba olursa Türkiye ve Filistin kanadı kendine bir alan açmış olur. Ben böyle bir çabanın karşılık bulacağı kanaatindeyim” diye konuştu.

ATİNA’YI MEİS ENDİŞESİ SARDI

Türkiye’nin Gazze üzerinden Filistin ile bir deniz yetki anlaşması ihtimali Yunanistan’ı harekete geçirdi. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, çatışmaların devam ettiği Filistin’de İsrailli mevkidaşı Gabi Aşkenazi ile görüştü. Türkiye’nin Meis Adası üzerinden Gazze’ye bir hat çekeceği endişesi taşıyan Yunanistan, olası bir Türkiye-Filistin anlaşmasının, Yunanistan ve GKRY için ekonomik, siyasi ve ticari kayıplara sebep olacağını düşünüyor. Ziyaret kapsamında Ramallah’taki Filistin yönetimiyle de görüşmek isteyen Dendias olumsuz cevap aldı. Filistin Başbakan Riyad el-Maliki, Yunanistan’ın İsrail’i destekleyen açıklamaları sebebiyle Dendias’la görüşmeyi reddetti.

UMDUĞUNU BULAMAYINCA KINADI

Türkiye’nin Filistin ile olası bir deniz yetki anlaşması yapma ihtimalinden paniğe kapılan Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, önceki gün apar topar Kudüs’e gitmişti. Bölgede nabız yoklama belki de Yunanistan lehine bir sonuç almaya çalışan Dendias amacına ulaşamadı.

Dendias İsrail ve Filistin'deki temaslarının ardından Twitter hesabından paylaştığı mesajında, Kudüs’te İsrailli mevkidaşı Gabi Aşkenazi ile bir araya geldiğini, ardından da Ramallah’ta Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye ile görüştüğünü belirtti. Görüşmelerde eli boş dönen Dendias "Acilen ateşkesin sağlanması, insan haklarının güvence altına alınması, insan yaşamının korunmasının gerekliliğini vurguladım. Kesinlikle ve bütünüyle kınanması gereken hareket olan Hamas tarafından İsrail’e binlerce füze atılmasını en açık şekilde kınadım. İsrail’in dünyadaki her ülke gibi, kendini savunma hakkı vardır” ifadelerini kullandı. Dendias’ın bu paylaşım yaptığı saatlerde İsrail saldırılarında yine çocuklar öldü. İsrail'in 10 Mayıs'tan bu yana abluka altındaki Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 63'ü çocuk, 217 kişi can verdi ve 1400'ü aşkın sivil ise yaralandı.

Editör: TE Bilisim