Diriliş Postası Özel / Dış Haberler - ABD Afganistan’da 20 yıl savaştıktan sonra yenildi ve ülkeyi terk ediyor. Afganistan’da bulunan Kanada, Almanya, Fransa vb. ülkeler de ABD ve NATO birlikleri ile çekiliyor. Pek çok sivil katliamından dolayı suçlanan Avustralya, ABD’nin çekilmesinden sonra güvenliği sağlayamayacağı için Kabil Elçiliği’ni kapatma kararı aldı. İngiltere, savaş boyunca kendileri için çalışan bin 400 kişiyi Londra’ya götürdü. Kalan 3 bin kişiyi götürmek için hazırlıkları sürdürüyor.

BOŞLUĞU KIM DOLDURACAK?

20 yıl içerisinde asker sayını 50 bine kadar çıkaran ABD’nin ABD Ordusu için çalışan işbirlikçileri de çekmesiyle birlikte Afganistan’da ABD için çalışan kimse kalmayacak. ABD ve NATO birliklerinin çekilmesiyle birlikte bölgede büyük bir otorite boşluğu oluşması bekleniyor. Halihazırda hemen her gün onlarca kişinin öldüğü terör saldırılarının yaşandığı ülkede, terörle mücadele adı altında bulunan NATO birliklerinin bugüne kadar nasıl bir işlevi olduğu ayrı bir tartışma konusu olarak ortaya çıkıyor.

TALEBELER MI, TERÖR ÖRGÜTÜ MÜ?

Sovyetlerin 1989’da işgali sonlandırıp ülkeyi terk etmesinin ardından, 1992 yılında başlayan iç savaş sürecinde ortaya çıkan Taliban, süreç içerisinde Afganistan’ın en etkili güçlerinden biri haline geldi. Talebeler anlamına gelen Taliban, Molla Ömer tarafından, ülkenin güneyindeki Kandahar vilayetinde 50 medrese öğrencisiyle birlikte kuruldu. Bugün ülkenin yüzde 90’ını kontrol altında tuttuğu belirtilen Taliban, dünyada birçok ülke tarafından terör örgütü olarak tanınsa da bu ifade Taliban’ı özellikle Afganistan’da yeni dönemi belirleyecek güce sahip olmaları nedeniyle tam olarak tanımlamaya yetmiyor.

‘YABANCI GÜÇLER’ SARMALI

Taliban ABD’nin Afganistan’a savaş açtığı 2001 yılından beri Türkiye dahil hiçbir yabancı gücün ülkeye gelmesine karşı çıkmıştı. Bugün de aynı pozisyonunu koruyor görüntüsü içinde. Zira, NATO ülkeleri çekilirken Türkiye’nin “Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı’nda kalabiliriz” açıklaması Taliban tarafından reddedildi. Balkanlardan, Afrika’ya Mehmetçik’in görev yaptığı her ülkede olduğu gibi Afganistan’da da Türkiye’ye ve Türklere yönelik büyük bir teveccüh var. Türkiye savaşın başından bu yana hiçbir Afganlıya zarar vermeyen, barış ve istikrarı önceleyen tutumuyla kendisini doğru bir yerde konumlandırdı. Türkiye’nin ülkede bulunduğu süre içerisinde Taliban’la doğrudan ilişki kurmaması yeni süreçte üzerinde konuşulması gereken başlıklardan birini oluşturuyor.

TÜRKIYE’YE BAKIŞ ILIMLI NATO

güçlerine yönelik açıklamaların tonu ile Türkiye’ye karşı yapılan açıklamaların tonu hem Taliban’la bir diyalog ortamı kurulması konusunda hem de yeni dönem için olumlu işaretler veriyor. Afganistan Hükümeti ile Taliban arasında başlatılan barış görüşmelerinde adres olarak Türkiye’nin öne çıkması da bu olumlu işaretlerin yansıması olarak değerlendiriliyor. Taliban, her ne kadar, Rusya ve İran baskısıyla İstanbul görüşmelerine katılmayı reddetse de Türkiye’ye yönelik açıklamalarında bir açık kapı bıraktığı görülüyor. Öte yandan, bölgesel ve küresel gerçeklik, Taliban’ın Türkiye’nin varlığını kabul etmeye zorluyor. Türkiye gibi, yerel halkın refahını ve bulunduğu ülkenin toprak bütünlüğüne saygılı bir ülkenin varlığı bölgedeki tüm taraflar için teminat anlamına geliyor.

RUSYA TÜRKIYE’YI ISTEMIYOR

Taliban’ın Türkiye’ye karşı çıkmasının altında Rusya ve İran’a olan bağımlılık durumu sebep oluyor. Rusya ve İran Türkiye’nin Afganistan’da etkili olmasını istemiyor. Bu sebeple, NATO’dan boşalacak bölgelere bu iki ülkenin yerleşme ihtimali henüz gündeme gelmese de oldukça yüksek bir ihtimal. ABD ve NATO, Rusya ve İran’ın bölgede yeniden etkin olmasına müsaade etmek istemeyecektir. Bu durumda, ABD ve NATO’nun ülkeye geri gelmesi söz konusu olmasa da Somali, Suriye, Irak’ta olduğu gibi terör örgütleri aracılığı ile Afgan halkını “terbiye” etmeye çalışacaktır. Türkiye’nin aracıları devre dışı bırakıp Türkiye ile oldukça iyi ilişki içinde olan Pakistan’ın Afganistan’ın yeniden huzur ortamına kavuşturulması sürecinde devreye sokulması hızlı sonuç alınmasında etkili olacaktır.

Editör: TE Bilisim