İhsan Aktaş / Analiz

AK Parti, yüzde 38-40 oy oranı ile Türk toplumunun birinci partisidir. AK Parti ile aralarında yüzde 70-80 oranında bir oy farkı olan muhalefetin birinci büyük partisi sosyolojik sıkışmışlık yaşamaktadır ve bunu aşmak için bütün çabaları yetersiz kalmaktadır. AK partinin geriye dönük yirmi yılına baktığımızda vaatlerini gerçekleştirme konusunda bugüne kadar hiçbir partiye nasip olmadığı kadar başarılı olduğunu görüyoruz. Bu sayede halkın desteği hala AK Parti’den yanadır ve bu da bize AK Parti’nin ikinci yirmi yılını konuşmamız gerektiğini göstermektedir.

AK PARTİ’NİN KADERİ ÖNCEKİLERE Mİ BENZEYECEK?

Bazı siyaset bilimciler, AK Parti’yi eski sağcı partilerle özdeşleştirip, kaderini de benzer şekilde tanımlama gayreti içerisindedirler. Bu ülkenin tarihini, sosyolojisini okuma konusunda sorunlu olan bakış açısı, AK Parti siyasetinin geleceğini de okuyamaz. AK Parti; misyonunu tarihten, vatanperverlikten, Anadolu uygarlığından, İslam medeniyetinden ve Cumhuriyet siyaset kodlarından alan bir partidir. Parti iktidara geldiğinde ülkede adeta fetret devri psikolojisi hakimdi. 28 Şubat süreci siyasetin doğasını bozmuş, ekonomik sistem çökmüş, siyasette ümitsizlik hakimdi. Bunun yanı sıra saygın bir devlet düzeni kurulamamış, devlet-millet arasında bağ kopmuş ve yatırımlar ile hizmetler konusunda büyük açıklar oluşmuştu. AK Parti, iktidar sürecinde alışılmış hükümet icraatından farklı olarak, bir araştırmacı titizliği ile ülke problemlerini tasnif etti, güçlü kadroları ile adım adım kangren olmuş problemleri çözdükçe, oy desteğini artırmaya devam etti

AK PARTİ’NİN OYU YÜZDE 50’YE KADAR ÇIKTI

AK Parti yirmi yıldır iktidarda ve iktidara geldiğinde Türkiye’nin bazı temel ihtiyaçları vardı. AK Parti iktidara geldiği ilk günden itibaren problem çözme yeteneğini çok etkin olarak kullandı. Devletin tıkanmış bürokrasisini siyasetin dinamik etkisiyle aşmaya çalıştı. Cumhuriyet’in kuruluşundan bugüne kadar hantal devlet sistemi ile vatandaşlar arasında oluşan tıkanıklığı vatandaş lehine çözmeyi başardı ve AK Parti bu problemleri çözdükçe halkın partiye olan ilgisi de arttı. AK Parti, iktidara geldiğinde siyasi ön kabullerle göreve başlamadı. Keskin bir siyasi gözlemle sistemi talepler ve sorunlar olmak üzere taradı ve yüzde 34,5’lerden yüzde 50’ye kadar çıktı.

AK Parti’nin saat gibi çalıştığı yıllar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakan olduğu yıllardı. Sokakta konuşulan en küçük bir talebin dahi hissedilerek yönetime yansıması, dünyada eşi görülmemiş düzeyde doğrudan demokrasi örneği idi. Nitekim durduk yerde bir parti yüzde 50 oy tabanında sabitkadem olmazdı. Netice olarak AK Parti birinci yirmi yılını başarıyla tamamlamıştır. AK Parti şimdi milletin desteğinin arkasında olmasından hareketle kendi durumunu yeniden gözden geçiriyor. Bir yönüyle uçsuz bucaksız bir hizmet geçmişi var. Diğer taraftan yeni ekonomik değişim taleplerini takip ederek, yeni talepleri karşılayan bir pozisyon elde etmek istiyor. İkinci yirmi yılında aranması gereken çözüm, partinin kendi kültürü içerisinde mevcut.

Bir siyasi parti içerisinde kör noktaların oluşması ve bazı gurupların kendi önceliğini millet çıkarına yeğlemesi, bu halin içselleştirilmesi, partiler için sorunlu alanlardır. Siyasetnamelerde, örgütlü yapılar ve devlet aygıtı, insan vücuduna benzetilir; kanın en kılcal damarlara kadar gitmesi ve sağlıklı bir şekilde geri gelmesi işleyen bir örgüt mekanizması ile özdeşleştirilir. Siyaset geleneğimizde ikinci hükümet dönemine varmadan birçok siyasi parti çözülmüş ve halk desteğini kaybetmiştir.

DAHA KÖKLÜ YAKLAŞIMLARA İHTİYAÇ VAR

AK Parti geleneksel partilerden farklı olarak lider etkisi ile toplumun değişim talebini ve siyasi kadroları sıklıkla değiştirerek partiyi ve toplumsal talebi diri tutmayı başarmıştır. İkinci yirmi yılda ise daha köklü yaklaşımlara ihtiyaç vardır. Eğitim alanında mekânsal ihtiyaçlar yerine eğitimin içeriği ve uluslararasılaşması, sağlıkta kalite ve sağlık turizmi, üretimde Ar-Ge ve bilgi teknolojileri, ihracat, uluslararası rekabet, savunma sanayi alanında başlayan ivmenin tıbbi ilaç ve medikal alanında genişlemesi ve dijital ekonomi devrimi... Bu yazılanlar bir öngörü mahiyetinde. Halkın mutlaka daha farklı talepleri vardır ve siyaset de bunu okur.

YENİ KUŞAKLAR VE DİJİTAL ÇAĞ

AK Parti’nin iktidara geldiği gün veya AK Parti iktidardayken doğan çocuklar ise önümüzdeki seçimde oy verecekler ve oy kullanması muhtemel bu gençler, Z ve Y şeklinde farklı kuşaklar olarak sınıfl andırılmaktadır. Z ve Y kuşaklarının siyaset üzerindeki etkisi değişik açılardan tartışılmaktadır. Kuşaklar etrafında yapılan bu tartışmalar, gençler ve siyaset arasındaki ilişkinin bir bütün olarak ele alınmasını gerekli kılmaktadır. Her devrin devrim sayılabilecek ekonomik modelleri vardır. Son dönemlerde İHA ve SİHA teknolojileri her zeminde konuşulmaktadır. Bu durum yeni bir teknolojik ve ekonomik dönüşümün habercisi olduğu içindir. Bugünden sonra hükümetin kendisini büyük yatırımlar üzerinde anlatma devri son demlerini yaşamaktadır.

YENİ SOSYOLOJİNİN YENİ TALEPLERİ

AK Parti siyaseti, 2002’de olduğu gibi ikinci yirmi yıl için de hiçbir ön yargı ortaya koymadan, ülke için yirmi yıl önce var olan taleplerin yüzde 95’inin karşılandığını düşünerek yeni sosyolojinin yeni taleplerini ele alıp, öncelik sırasına göre siyasi vaade dönüştürmelidir. Bu bağlamda bakıldığı zaman AK Parti’nin en büyük, en pahalı yatırımları elbette ki toplumun takdirini kazanıyor. Üretmiş olduğu, örneğin sivil alanda üretmiş olduğu bir SİHA hem Türkiye’de yerel ve sosyal medyada hem de dünya medyasında ilgi görmektedir. İngiltere’de, Fransa’da, Rusya’da, Çin’de SİHA’lar üzerine makaleler yazılmaktadır. Bu konuda Türkiye’de üretilen bir ürünün savaş stratejilerini değiştirdiğine dair söylemler de var. Hükümet yetkililerinin “Bir milyon yazılımcı yetiştireceğiz.” hedefi, AK Parti’nin yeni büyük vizyonunun çerçevesini de belirliyor. Konum olarak da üniversite sayısı, teknolojik altyapısı itibarıyla da çok müsait olan Türkiye Cumhuriyeti devletini AK Parti, hem kendi çocuklarının hem de Rusya’da, Afrika’da, Ortadoğu’da ve Balkanlar’daki tüm yetenekli gençlerin teknoloji ürettiği, yazılım yaptığı ve bilim ürettiği ve buradan tüm dünyaya pazarladığı bir merkeze dönüştürebilir mi?

Beklentilere uygun icraatlar

Sonuç olarak AK Parti seçimlerden ve toplumsal söylemlerden ders çıkarmayı bilen bir parti. Türk toplumu Recep Tayyip Erdoğan’ı sevmekte ve bununla beraber AK Parti’nin, beklentilerine uygun icraat ve projeleri hayata geçirmesini istemektedir. AK Parti’yi şekillendiren gelenek, tarihten bugüne reformcu olmuştur fakat devleti ıslah ederken sistemi örselememiştir. Her ne kadar Recep Tayyip Erdoğan devrimci bir lider olsa da bu devrimcilik daha çok yasaklara karşı duruş ve yeni reformlarla ilgili olmuştur. İkinci yirmi yıla adım atarken partide ve hükümette önemli fikri kurumsal ve insan unsuru üzerinde bir ıslahat yapma ameliyesi öncelenmelidir. Yeni yirmi yılın ince siyaseti hissedilir düzeyde olmalıdır. AK Parti gençlerden başlayarak değişen sosyolojiyi tanıyıp zamanın ruhuna uygun yönetici ve misyon adamı yetiştirme işine girişmelidir.

Editör: TE Bilisim