Furkan Benli / Özel Haber

Türkiye,  uluslararası sahada attığı başarılı adımlarla bölgesel bir güç olarak öne çıkıyor. Başta Suriye olmak üzere Libya, Dağlık Karabağ ve Doğu Akdeniz’deki kararlı duruşu bölgedeki savaş ağalarına karşı stratejik başarılara imza attı. Türkiye’nin bölgedeki yükselişine katkı sağlayan bu gelişmelere karşı kirli planları bozulan ülkeler her fırsatta Türkiye karşıtı yeni hamleler geliştirdi.

Bu ülkeler arasında en ön safta olanı ise BAE ve başındaki isim Muhammed Bin Zayed geliyor. Türkiye’nin her adımına karşı yeni adımlar geliştiren Bin Zayed, Orta Doğu’daki terörü yöneten başaktör olarak öne çıkıyor. Her ne kadar Bin Zayed’in ismi medyada ve uluslararası ilişkilerde çokça geçse de Abu Dabi yönetiminin bir diğer karanlık ismi Tahnun bin Zayed Al Nahyan, BAE’nin kirli planlarını ve istihbarat savaşlarını yöneten en önemli isim olarak görülüyor. Ancak Prens Tahun’un Türkiye ziyareti bundan böyle işlerin böyle yürümeyeceğinin işaretini verdi.

TÜRKİYE’NİN KAPISINA GELDİLER

Geçtiğimiz günlerde Tahnun, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile gerçekleştirdiği ikili görüşme ile tekrar gündeme geldi. Tahnun’un bu görüşmesi sonrası Türkiye ve BAE arasındaki buzların eriyeceği konusu tartışılmaya başlandı. Erdoğan, görüşmeye dair açıklamasında BAE’nin Türkiye’ye yönelik büyük yatırımlar gerçekleştireceğini belirtti. Peki, daha düne kadar Türkiye’ye diş bileyen ve bugün kendini işbirliği yapmak için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ayağına gelmek zorunda hisseden Prens Tahnun bin Zayed kimdir?

Tahnun Bin Zayed, BAE Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak görev yapıyor. BAE’deki muhaliflere yönelik baskı politikasının oluşturulmasının yanı sıra Yemen, Libya ve diğer kargaşanın var olduğu bölgelerde parmak izine rastlamak mümkün.

EKONOMİ İMPARATORLUĞU

ABD’de eğitim aldıktan sonra 1998’te Abu Dabi’ye dönen Tahnun, yetmişten fazla şirketi içinde bulunduran ve 20 binden fazla çalışanı olan “The Royal Group” adlı büyük bir şirketler grubunu kurdu. Grubun en önemli projelerinin başında dünyaca ünlü restoranlarla birlik savunma sanayii şirketleri geliyor. Bir diğer dikkat çeken proje ise BAE’deki 60 milyar dolar değerindeki Reem Adası projesi. Tahnun’un şirketler grubunu kurmasının ardından ekonomi dünyasında hızlı bir atılım gösterdi. “The Royal Group”un kurulması sonrası Tahnun, BAE’nin en büyük üçüncü bankası olan “First Gulf Bank”ın yönetim kurulu başkanlığına atandı. İki yıl üst üste en zengin Araplar listesine giren Tahnun bununla yetinmeyip, bankayı Orta Doğu’nun en büyük bankası yapmak için kolları sıvadı. Bu çabası ise sadece ekonomi dünyasında değil siyasi açıdan da elini güçlendirdi.

SAVUNMA SANAYİİNDE AKTİF OYUNCU!

Tüm bu şirketlerin en önemlisi ise savunma sanayii şirketi “Trust International Group” Tahnun’un Royal şirketler grubunun en önemli parçalarından birini temsil ediyor. Tahnun ayrıca, yönettiği savunma sanayii şirketleri aracılığıyla yedek parça üreterek Amerika ve diğer ülkelerdeki zırhlı araç üreten bazı savunma sanayii şirketlerine girmeyi de başardı. Öte yandan Tahnun’un bu girişimleri BAE’nin uzay hamlesini de beraberinde getirerek optik uyduların üretilmesine sebep oldu ve uzaya gönderildi. BAE’nin bu optik uydularla istihbarat sistemini yürüttüğü ve ülkedeki muhaliflerin de izlenmesini sağlıyor.

TERÖRE TAM DESTEK!

Tahnun’un en büyük ve ilk önemli ülke dışı askeri operasyonu olarak Yemen’deki “Kararlılık Fırtınası” operasyonu olarak gösteriliyor. Yemen’de Husilere yönelik Suudi Arabistan’la ortak hava harekatını yönetmişti. Operasyon sırasında Husi hedeflerinin yanı sıra sivil yerleşim yerleri de büyük zarar görmüştü. Tahnun bu operasyonla birlikte Emirliğin ulusal istihbarat operasyonlarından sorumlu olmak üzere Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak atandı. Ekonomi alanındaki imparatorluğuyla birlikte istihbarat ve askeri alandaki adımları Tahnun için dış operasyonların kapısını açtı.

KATAR ABLUKASINI KÖRÜKLEDİ

2016 yılında Libya’da kendini göstermeye başlayan Tahnun, Libya’nın savaş ağası darbeci Hafter ile masaya oturdu. Hafter, Tahnun gözetiminde olmak şartıyla Marj şehrinde Abu Dabi’ye bazı tarım arazileri tahsis etti. Bu arazide Emirlik uçaklarının kullanması için uçak pistinin inşası hedeflendi. Tahnun, 2016 sonrası operasyonlarda Hafter’in fonlanmasında ve askeri olarak desteğini sürdürdü. Sadece bununla yetinmeyen Tahnun, El Cezire’nin haberine göre, Hafter sonrası süreç için de Mısırla anlaştığı ve planları yürütme görevi verildiği ifade ediliyor.

Tahnun’un Körfez krizinde de parmak izine rastlamak mümkün. Katar’a olan ablukada şirketleri aracılığıyla krizi körükleyen adımlar atan Tahnun, Doha ile olan ablukanın parasal konusunda bankaları aracılığıyla Doha’ya diz çöktürmeye çalıştı. Abu Dabi’nin Tahran’a ve “ Müslüman Kardeşler”e karşı olan adımlarında Washington ve Riyad ile ittifakını da koordine eden isim olarak öne çıkıyor.

Editör: TE Bilisim