İstanbul'da özel bir hastanede Organ Nakli Bölümünden Prof. Dr. Onur Yaprak, dünyada her yıl yaklaşık 700 milyon insanın sivrisinek kaynaklı hastalıklara yakalandığını ve yüz binlercesinin bu hastalıklardan dolayı hayatını kaybettiğine dikkati çekerek uyarılarda bulundu.

BEŞ KİŞİDEN BİRİ HASTALIĞI AĞIR GEÇİRİYOR

Bazı bilim adamları tarafından Büyük İskender’in ölüm nedeni olarak gösterilen ve sivrisineklerle bulaşan Batı Nil virüsünün son yıllarda arttığını belirten Prof. Dr. Yaprak, şu bilgileri verdi:

Batı Nil virüsü özellikle göçmen kuşların göç yolları üzerinde bulunan ülkelerde sık görülüyor. Hastalık mevsimsel özellik gösterdiğinden çoğunlukla yaz boyunca ve sonbaharın ilk dönemlerinde ortaya çıkıyor. Ülkemizin de bu kuşakta yer alması, üstelik havaların hala mevsim normallerinin üzerinde sıcak seyretmesi nedeniyle sivrisineklerin de hastalık bulaştırma riski sürüyor. Yapılan çalışmalar Batı Nil virüsü ile enfekte olan kişilerin yaklaşık yüzde 80’inin hafif ateşle seyrederek iyileştiğini gösteriyor. Virüsü almış yaklaşık her 5 kişiden 1’inde ateşle beraber ishal, kusma, eklem ağrıları, baş ağrısı, vücut ağrıları veya döküntü gibi diğer belirtiler gelişebilir. Çoğu kişi bu tip Batı Nil ateşi hastalığından tamamen kurtulur ancak yorgunluk ve halsizlik haftalar veya aylarca devam edebilir. Az sayıda kişide şiddetli belirtiler olabilir. Virüs bulaşmış kişilerin yüzde 1’inden azında ensefalit (beyin iltihabı) veya menenjit (beyin ve omurilik zarı iltihabı) gibi ciddi bir nörolojik hastalık gelişir ve nörolojik tablo meydana gelen hastaların yüzde 10’u hayatını kaybeder. Hatta bazı bilim adamları Büyük İskender’in de bu hastalık yüzünden öldüğünü iddia ediyor

SARIHUMMA KARACİĞER VE BEYNİ VURUYOR

Prof. Dr. Onur Yaprak, sarıhummanın ise bir RNA virüsü olduğuna dikkati çekerek, “Hastalığı taşıyan Aedes aegypti türü sivrisineklerdir. Virüs karaciğer, böbrek ve dalak gibi iç organları etkiliyor. Karaciğerde hepatite neden olarak kişide sarılık, pıhtılaşma faktörlerinde üretim eksikliği, damar içi pıhtılaşma, kanama gibi sorunlara yol açar ve nihayetinde şok tablosu gelişir. Virüse yönelik bir aşı olup endemik Afrika bölgelerine seyahatler sırasında aşı kullanılıyor. Hastalığın 3 evresi var. Birinci evrede ateş, bulantı, kusma, kas ağrıları görülür. Birkaç gün süren ve diğer enfeksiyonlardan ayırt edilemeyen tablonun ardından şikayetlerin azaldığı ikinci dönem başlar. Ancak hastaların yüzde 15’i ilk 3-6 gün sonra kan zehirlenmesi olarak bilinen, karaciğer iltihabının sarılığın ve böbrek yetmezliğinin başladığı üçüncü döneme girer. Bu dönemde hastalarda aynı koronavirüste olduğu gibi aşırı sitokin fırtınası ile beraber yaygın damar içi pıhtılaşma sorunu gelişir, cilt, burun ve bağırsaklarından kanama başlar. Neticede hasta şok ve komaya, kalp, akciğer ve beynin etkilendiği çoklu organ yetmezliğine girer. Dünya çapında her yıl yaklaşık 30 bin kişi sarıhummadan hayatını kaybediyor” dedi.

(MİLLİYET)


İlk kez 1937 yılında Uganda'da tanımlanan Batı Nil Virüsü, yıllar içinde dünya geneline yayılmaya devam eden bir arbovirüs enfeksiyonudur. Çoğunlukla Culex türü sivrisineklerin ısırması ile bulaşan hastalık, sıklıkla Haziran ve Eylül ayları arasında yayılır. Hastalığın dünya genelinde hızla yayılmasının sebebi, virüsü taşıyan sivrisineklerin farklı kanatlı hayvan türlerini de sokarak enfekte etmesidir. Uzun mesafeler boyunca uçan enfekte olmuş pek çok kuş türü, hastalığın kıtalar arasında yayılmasında etkin rol oynar. Afrika ve Asya Kıtalarında sıklıkla karşılaşılan Batı Nil Virüsü, son yıllarda Avrupa ve Amerika kıtalarında da görülmeye başlamıştır. Toplum sağlığını etkileyen enfeksiyon, ülkemizde mevsimsel olarak, özellikle kuşların göç yolları üzerinde yer alan bölgelerde görülür. İnsanların yanı sıra pek çok memeli hayvan türüne de kolayca bulaşabilen arbovirüs grubunda yer alan ve nörotropik özelliğe sahip Batı Nil Virüsü, insanların santral sinir sistemini etkileyerek menenjit, ensefalit ve ataksi gibi pek çok nörolojik hastalığa neden olabilir. Yüksek ateş, uyuşma, baş ağrısı, bilinç bulanıklığı, ishal ve gastrointestinal semptomlar gibi pek çok belirtinin eşlik ettiği hastalık, bazı durumlarda ölümcül olabilir. Enfeksiyonun yol açtığı belirtilere geçmeden önce "Batı Nil Virüsü nedir?" sorusunu yanıtlamak gerekir.

Batı nil virüsü nedir?


Ana konağın vahşi kuşlar olduğu Batı Nil Virüsü, sivrisinek sokması ile bulaşan bir tür viral enfeksiyondur. Culex cinsi sivrisineklerin sokması ile insanlara bulaşan hastalık, kişiden kişiye direkt olarak bulaşmaz. Kirli sularda, foseptiklerde üreyen bu türe ait sivrisinekler geceleri kan ile beslenirler. Ülkemizde de var olduğu bilinen Culex türü sivrisineklerin bulaştırdığı virüs özellikle atlar ve insanlar üzerinde etkilidir. Potansiyel olarak insan yaşamını tehdit eden Batı Nil Enfeksiyonu, pek çok nörolojik semptoma yol açar. Tek zincirli bir tür RNA virüsü olan Batı Nil Virüsü, dünya çapında farklı zamanlarda pek çok ülkede ani salgılara yol açmıştır. Dış ortama dayanıklılığı bulunmayan virüsün insana bulaşması ancak sivrisinek ısırığı ile mümkündür. Ancak ender olarak, kan transfüzyonu ve organ nakli ile bulaştığı da görülmüştür. Doğum sırasında ya da emzirme ile anneden bebeğe geçtiği de bilinmektedir. Son konak olan insanlara bulaşan virüsün inkübasyon periyodu ya da farklı bir deyişle kuluçka süresi 2 ila 15 gün kadardır. Pek çok vakada hafif şiddette seyreden Batı Nil Enfeksiyonu, bazı vakalarda asemptomatik seyredebilir yani hiçbir belirti göstermeyebilir. 50 yaş ve üzeri kişilerde hastalığın seyri çok daha hızlı ve etkilidir.

Batı nil virüsü belirtileri nelerdir?


Kişinin hastalık taşıyan sivrisinek tarafından ısırılmasının ardından virüsün ilk belirtilerini göstermesi yaklaşık olarak 2 ila 15 gün sürer. Enfeksiyon, kuluçka süresinin ardından farklı klinik bulgulara sebep olur. Bazı vakalar hiçbir belirti göstermezken bazıları yatarak tedavi gerektirecek ve hatta ölüme yol açacak kadar ciddi seyirli olabilir. Batı Nil Virüsü'ne bağlı olarak gelişen hastalıkta çoğu zaman ilk görülen belirti baş ağrısıdır. Çoğunlukla grip benzeri semptomlarla ortaya çıkan Batı Nil Virüsü belirtileri arasında baş ve sırt ağrısı, ani yüksek ateş, hâlsizlik, mide bulantısı, kusma, ishal, kaslarda güçsüzlük, deride kızarıklık ve lenfadenopati olarak bilinen lenf bezlerinin aşırı şekilde şişmesi gibi semptomlar yer alır. İleri vakalarda ise semptomlar arasında, santral sinir sistemi tutulumuna bağlı olarak uyuşukluk, boynu dik tutamama, zihin bulanıklığı, kas seyirmesi ve dışarıdan görülecek şekilde titreme, koma, konvülsiyon olarak bilinen geçici nörolojik işlev bozuklukları, menenjit, ensefalit, ataksi ve felç de görülebilir. Özellikle 0-18 yaş arası çocukların cilt yüzeylerinde benekli kabartı ve döküntüler de sıklıkla görülmektedir. Ciddi enfeksiyonlar miyokardit olarak bilinen kalp kasının iltihaplanması, pankreatit yani pankreasın iltihaplanması ve hepatit ile sonuçlanabilir. Yapılan çalışmalar ışığında, Batı Nil Virüsü ile enfekte olan kişilerde hastalığın %80 oranında belirti göstermediği söylenebilir. Hastalığın varlığına dair belirti gösteren %20'lik dilimde yer alan semptomatik vakaların %90'ında ise Batı Nil Ateşi olarak bilinen yüksek ateş görülür. Sinir sistemi tutulumu ise toplam semptomatik vakaların %10'unda görülür. Batı Nil Virüsü'ne bağlı olarak görülen sinir sistemi tutulumu sonucunda Batı Nil Nöro İnvaziv Hastalık (BNNI) olarak tanımlanan hastalık gelişir. BNNI'nın yaklaşık %65'i ensefalit, %30'u menenjit ve geriye kalan %5'lik kesim ise akut flask paralizi olarak tanımlanan felç türü ile seyreder. Tüm Batı Nil Virüsü vakalarının %1'i menenjit, ensefalit ve felç gibi ile sonuçlanır. Ensefalit ile sonuçlanan vakaların ise yaklaşık %20'si ölümle sonuçlanırken bu oran felç vakalarında %10 ile %50 arasında yer alır. Ensefalite bağlı olarak hastalarda uykusuzluk, kas zayıflığı, bilinç bulanıklığı, depresyon, baş ağrısı şikayetleri uzun süre devam eder. Bazı hastalarda kalıcı bilişsel ve nörolojik hasarlar olabilir.

Batı nil virüsü nedenleri nelerdir?


Batı Nil Enfeksiyonu'nun ana kaynağı sivrisineklerdir. Culex türüne dahil olan sineklerin ısırığıyla memelilere bulaşan hastalığın ana konağı ise kuşlardır. Kuşlardan tekrar sivrisineklere bulaşan virüs, bu yolla yüksek viremiye ya da farklı bir deyişle virüse ait parçaların kan dolaşımına girmesine yol açar. Göçmen kuşlar ile dünya geneline yayılan Batı Nil Virüsü insanlara, sivrisinek sokması ile bulaşır. Ancak insanlarda enfeksiyon düşük viremi ile seyrettiğinden virüs, insandan tekrar sivrisineklere bulaşmaz. Hastalık, enfekte olan diğer memeli hayvanlardan insanlara bulaşmaz. Kişiden kişiye de bulaşmayan hastalık, ancak doğum ve emzirme ile anneden bebeğe geçebilir. Bunun dışında, çok nadir de olsa kan ve organ nakli ile bulaştığı bilinmektedir. Ayrıca enfekte olan kuşların dışkılarının, ciltte yer alan bir kesiye teması ile de hastalık bulaşabilir.

Batı nil enfeksiyonu tanısı nasıl koyulur?

Enfekte olmuş kişinin detaylı öyküsü hekim tarafından dinlendikten sonra fizik muayenesi yapılır. Batı Nil Enfeksiyonu şüphesi varlığında hekim, ek laboratuvar tetkikleri ister. Klinik belirti ve bulguların durumuna göre kan testi ve omurilik sıvısı ile test yapılır. Batı Nil Enfeksiyonu'na karşı vücudun bağışıklık sisteminin ürettiği antikorlar laboratuvar ortamında saptanır. Laboratuvar sonucuna göre hastalığın tanısı hekim tarafından koyulur.

Batı nil enfeksiyonu nasıl tedavi edilir?


Batı Nil Ateşi için henüz geliştirilmiş bir aşı ya da ilaçlı tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Hastanın yaşam kalitesini yükseltmek ve belirtilerin etkisini azaltmak için farklı tedavi yöntemleri uygulanır. Batı Nil Virüsü'nün dünya çapında halk sağlığı problemine dönüşmemesi için pek çok bilimsel çalışma bulunmaktadır. Özellikle atlar üzerinde etkin çözüm sağlayan aşının kullanımına başlanması ile birlikte insanlar için de pek çok deneysel aşı ve klinik denemeler bulunmaktadır. Günümüzde insanlar için aşı çalışmaları son hızla devam etmektedir.

Batı nil virüsü'nden nasıl korunulur?


Batı Nil Virüsü'nün sebep olduğu enfeksiyonun bulaşma şekli sivrisinek ısırığı olduğundan, ısırıkları engellemek ve ilaçlama son derece önemlidir. Yurt dışı seyahatleri öncesi, hastalık salgınlarını kontrol etmek, gerekli ise böcek kovucu ilaçlar kullanmak, sivrisinek ısırıklarını engelleyeceğinden etkili bir yöntemdir. Sivrisineklerin geceleri beslendiğini göz önünde bulundurularak, riskli bölgelerde uzun kollu kıyafetler giymek, kapı ve pencereleri açmak yerine klima kullanmak ve sulak alanlardan uzak durmak da olası sivrisinek ısırıklarını engellemek için etkin yöntemlerdir. Ayrıca riskli bölgelere yapılan seyahatler sonrasında kendinizi hâlsiz, yorgun ve hasta hissediyorsanız, sağlık kontrollerinizi yaptırmayı ihmal etmeyin.

DERLEME / NUSRET ODABAŞ

Editör: TE Bilisim