Hazırlayan: Uluslararası Fatih Sultan Mehmet Anadolu İmam Hatip Lisesi Genç Yazarları

İNSAN, bu hayatta her istediğini elde edemeyeceğini bilmelidir. Bunu bilmek kısmen de olsa hayatını kolaylaştıracaktır. İstemenin sonu yok. İstediklerini elde etse de daha fazlasını isteyecektir insan. Yetinmeyecek ve durmayacaktır. Çünkü insanın fıtratında bu var. Hırs… Bu duygu insana her şeyi yapabileceğini düşündürüyor. Peki, bu duygudan kurtulmak, onu kontrol etmek mümkün müdür? Elbette.

UMUDUN VARSA MESUT OLURSUN

Hırsı bir fırsata dönüştürebilir miyiz? Ben, dönüştürebileceğimizi düşünüyorum. Hırsı umuda çevirebiliriz mesela. Hayata tutunmamız veya sarılmamız için bir sebeptir umut. Hayatımıza uzanan bir yardım elidir umut sıkıntılı anlarımızda. Umudun varsa mesut olur, geniş ufuklara sahip olursun. Hayatına devam edersin kaldığın yerden. Seni başarıya ulaştıracak yoldur umut. Umudun yoksa karanlığa, bataklığa düşersin. Hayata tahammül etmek zorlaşır. Başarıya ulaşmak imkânsız hâle gelir. Bu hayatta başarılı insanlar hayata tutunabilmiş, umudunu yitirmemiş insanlardır. Bana göre umut, hayatta başarılı olmamız, hedeflerimize ulaşmamız için Allah’ın bize verdiği bir anahtardır. Bu anahtarla her kapıyı açabiliriz. İnsanları hastalıkların pençesinden kurtaran, uzaktaki sevdiklerine kavuşturan, fakirleri zengin eden ve insanları üzüntüsünden kurtarıp mutluluğa kavuşturan duygu hep umuttur. Öyle güçlü bir duygu ki umut üzerine onlarca şiir söylenmiş, onlarca şarkı hazırlanmış, onlarca kitap yazılmıştır.

HER ŞERDE BİR HAYIR VARDIR

İnsan umudunu asla yitirmemeli. Çevremizdeki ve yakınlarımızdaki insanların hayatlarına baktığımızda ne kadar zor şartlarda yaşadıklarına şahit oluyoruz bazen. Onları hayata bağlayan şey nedir acaba? Umutları… İçlerinde yaşattıkları ve sakladıkları umutları. Umut, kolay kolay kaybedilecek bir his olmamalıdır. Çünkü ağır bedelleri vardır bu kaybın. “Her şerde bir hayır vardır” diyoruz ya… Bu söz, umudun ifadesidir bence. Hayata böyle bakmalı. Her umutsuzluğun ardında bir umut vardır. Umut, güzel bir yaşamın kaynağıdır. Hayat bazen yüzümüze güler, bazen de gülmez. Bazen kendimizi mağlubiyete uğramış hissedebiliriz. Böyle bir durumla karşı karşıya geldiğimizde umut gibi bir kalkana sımsıkı tutunmamız gerek.

‘Bir kere daha dene’
GelecekteE karşımıza nelerin çıkacağını bilmemiz güç elbette. Evet, gelecek belirsizliklerle dolu. Ama ne olursa olsun yarınların güzel olacağını umut ederek yaşamalıyız. Bir insan, umut edebildiği sürece vardır. Hayatı ancak böyle anlamlı kılabiliriz. Umudun bizi her zaman karanlıktan aydınlığa çıkaracağını unutmamalıyız. Karanlık bir ses “Vazgeç!” dediğinde kulağımıza “Bir kere daha dene…” diyen sestir umut.

Obada İsam ALESA

***

KİTAP TANITIM

Tarihsel bir gerçek: Hayvan Çiftliği

İNGİLTERE’DE bulunan bir çiftlikteki hayvanlar çiftlik sahiplerinden gördükleri zulümden ötürü çok şikâyet etmeye başlamıştır. Çiftlikte bulunan en yaşlı hayvan olan Koca Domuz Reis bu durumu durduracak bir plan oluşturmaya başlar.

Tüm hayvanları bir bölgede toplayan Koca Domuz Reis, köle gibi yaşamaktan artık bıktığını dile getirir. Bu konuşmayı yaptıktan sonra Koca Reis Domuz 3 gün sonra öldürülür. Bu durum diğer hayvanları daha da etkilemiştir.

Koca Reis’in ölümünden sonra çiftlik sahibi Bay Jones yem saatlerini aksatmaya başlayınca hayvanlar artık isyan etmenin yolunu kurgulamaktadır. Planlı ya da plansız bir şekilde tüm hayvanlar isyana başlayınca Bay Jones çiftliği derhâl terk etmiştir. İsyan sonrasında domuzlar diğer hayvanlara önderlik etmeye başlamıştır. Napeleon ve Snowball adlı domuzlar lider bir hâle gelir. Koca Reis’in rüyası ve fikrine istinaden “Yedi Emir” ismiyle emir çıkarırlar ve tüm hayvanlar da kabul eder. Ancak iki lider domuz, birbirini çekemez ve tek lider olmak için birbirleri için plan yapmaya başlarlar. Bu arada devrimden uzaklaşılmıştır. Domuzlar gittikçe kilo almaya, yataklarında yatmaya devam ederken diğer hayvanlara vaat edilen “Çok yem, az çalışma saati!” fikri ise tam tersine dönmüştür. Çiftlik ilkelerinin yazılı olduğu duvarda yasalar değişmiştir, domuzları el üstünde tutan ilkelere karşı çiftlikteki hayvanlar “Bütün hayvanlar eşittir!” ilkesini hatırlayıp “Bu nasıl eşitlik?” diye kendi kendilerine söylenmeye başlar. Duvardaki yazılar yine değişir: “Bütün hayvanlar eşittir fakat bazı hayvanlar ötekilerden daha fazla eşittir.”

HAK, ER GEÇ YERİNİ BULACAKTIR

Hayvanlar üzerinden insanların makam ve mevki karşısında nasıl değiştiğini, hırsları ve rahatları uğruna diğer insanları nasıl köleleştirdiğini bu kitap çok güzel bir dille anlatıyor. Gerek geçmişte gerekse günümüzde birçok farklı ideolojiye sahip yönetimlerde durumun aynı olduğu görülmekte. Hangi dönemde olursanız olun ders çıkartılacak bir kitap. Yazar çok akıcı ve çok hoş bir dil ile anlatmış olayları. Hayvanlar üzerinden sembolik olarak anlatılan bu roman aslında insanları ve ülkeleri temsil etmektedir. En güzel ve vurucu kısmı ise kesinlikle sonuydu. Velhasıl “Hak, er geç yerini bulacaktır.” Siyasi bir yanı olsa da güzel bir kitap. Okumaya değer…

Tarık KÖRÜR 9-B/917

Editör: TE Bilisim