Ebru Okanlar / İstanbul 

Günümüzde çoğu insan sağlıklı beslenmek yerine trend olan gıdaları tercih ediyor. Arkadaşlık çevresi ve sosyal medyadan etkilenmiş kişiler, ürünlerin zararlı olduğu bilmesine rağmen tüketimden vazgeçmiyor. Diyabet, obezite başta olmak üzere pek çok hastalıkta bu trend, özendirilen yiyeceklerden kaynaklanıyor. Peki insanlar, sağlıklı beslenmek için neler yapmalı? Günlük yaygın olarak tüketilen yiyeceklerin zararları neler? Tüm merak edilenleri Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, Diriliş Postası’na anlattı.

Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, Diriliş Postası Muhabiri Ebru Okanlar

SUCUK VE SALAMA SON

Tatlandırılmış yiyecek ve trans-yağlardan uzak durulması gerektiğini belirten Başaranoğlu, “Gdo’lu ürün olan mısır şurubundan elde edilen früktoz ile tatlandırılmış yiyeceklerden kaçınmalıyız. (Çikolata, gofret, dondurma vb ve içecekler olan meşrubatlar, meyve suları gibi) Ayrıca, kötü yağ olan doymuş yağlar ve trans-yağ’dan uzak durmalıdır. Kırmızı et mümkün olduğunca az tüketilmelidir. İşlenmiş, günümüzde artık ultra (aşırı) işlenmiş ürünler diyoruz; sucuk, fabrikasyon pastırma, salam, sosis vb. uzak durmalıyız” dedi.

EN SAĞLIKLISI AKDENİZ TİPİ

Yakın zamanda Avrupa’da 9 ülkeyi kapsayan bir çalışma yapıldığını vurgulayan Başaranoğlu, “Bu çalışmada piyasadaki tüm diyetler karşılaştırıldı, bazıları atkinson diyeti, ketojenik diyet, düşük kalorili yağsız diyet… Sonuç akdeniz tipi diyet en sağlıklı, mutluluk veren ve depresyonu en aza indirgeyen diyet olarak bulunmuştur” dedi ve şöyle devam etti:

“İkinci Beyin ve Bağırsaklar adlı kitabımda yazdığım gibi bağırsaklar mutluluk veren kimyasal olarak kabul edilen seretoninin başlıca yapım yeridir. Seratonin üreten yapıların sağlıklı çalışması için bağırsaklara bol miktarda probiyotik ve onları besleyen prebiyotik yani lif girmesi gerekir. Akdeniz tipi beslenme vücudunuza bol probiyotik yanlı sağlıklı dost mikroplar ve onları besleyen lif kaynağı sağlar. İyi beslenen bağırsaklarda yerleşik dost bakteriler bol miktarlarda seretonin üretir. Bu üretilen başlıca seretonin olmak üzere diğer kimyasallar bağırsaklarımızda yerleşik sinirlerimizi etkiler ve sonra vagus denen büyük bir sinir ağı ile kafatasında yer alan beynimizi olumlu uyararak mutlu eder.”

Kullanımı günden güne yaygınlaşan takviye ürünleri konusunda da uyaran Başaranoğlu, “Sağlıklı beslenen bir bireyin yediği ve içtiği dışında ‘herhangi bir takviye edici’ ya da ‘tamamlayıcı’ adı altında satılan, tarım bakanlığı vb. onaylı bir ticari ürün supplement, vitamin, antioksidan, mineral gibi kullanmasına gerek yoktur” ifadelerini kullandı

“BİTKİSEL BESLENMEK DEPRESYONDAN KORUYOR”

Bitkisel beslenmenin sadece bedensel değil, ruhsal olarak da pek çok faydasının bulunduğunu aktaran Prof. Dr. Başaranoğlu, “Yapılan kapsamlı çalışmalara ve otorite sayılan kurumların önerileri göz önünde bulundurulduğunda bitkisel beslenmenin yani sebze, meyve, tahıllar, kurubaklagillerden zengin, orta düzeyde hayvansal protein (süt ve süt ürünleri, yumurta, yağlı balıklar, tavuk) ve az miktarda kırmızı et tüketiminin depresyon dahil kronik hastalıklardan korunmanın en ideal beslenme örüntüsü olduğunu biliyoruz. Vegan beslenme çok katı kısıtlamaları olan bir beslenme türü olduğu için sadece sağlığın korunması konusunda önerilmeyen bir beslenme tipidir” diye konuştu.

“Akdeniz tipi beslenme dediğimizde sadece besin gruplarını düşünmemeliyiz bunları lezzetlendirecek ve sağlığa olumlu etkilerini de bildiğimiz şifalı baharatları, otları, tohumları da beslenme düzenine eklemeliyiz” diyen Başaranoğlu, “Bunlardan en bilinenler; tarçın, kakule, zerdeçal, kimyon, zencefil, çörek otu, keten tohumu, biberiye, nane, kekiktir. Güvenilir markalardan bunları satın alıp yemeklerde kullanılması önerilmektedir. Ancak bu gibi şifalı bitkilerin özlerinin, yüksek dozlarda veya bilinmeyen dozlarda yapılmış hapları önerilmemelidir. Çünkü kullanılmasının uygun olduğuna dair yeterli kanıt ve güvenilir ürün piyasada bulunmamaktadır” değerlendirmesinde bulundu.

Editör: TE Bilisim