Açılışa katılan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, buradaki konuşmasında, kültür miraslarına sahip çıkmanın önemine değinerek, "Tarihimize, kültürümüze, milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmak, bütün bunlardan meydana gelmiş olan milli bilinç ve birikimimizi muhafaza etmek, daha zenginleştirerek, gelecek nesillere miras bırakmak hedefi ile uhdemizdeki kültür sahasının her alanında yoğun bir çalışma yürütmekteyiz. Kültür miraslarımızın sadece yapısal koruma ve onarımlarını yapmakla yetinmiyor, uygun durumda olan eserleri yapılma amaçlarına hizmet edecek şekilde yeniden işlevsel hale getiriyor ve halkımızın kullanımına sunuyoruz. Ayasofya Fatih Medresesi de bunlardan biri." dedi.

Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin fethin ardından sadece bir ibadet mekanı olarak değil, ilim ve eğitim merkezi olarak da düzenlendiğine dikkati çeken Ersoy, şunları kaydetti:

"Ayasofya'nın kuzey batısında Papaz Odaları diye adlandırılan yapılar, medrese olarak hizmete açılmıştır. Muazzam abideler inşa ettiğinde, medeniyetimizde alim ve abidin daima yan yana olduğu gerçeği inkar edilemez şekilde kendini göstermektedir. Bunları birbirine zıt şeyler gibi göstermeye çalışanlar da haliyle hüsrana uğramaktadır. Ayasofya Fatih Medresesi, hizmete açıldıktan sonra gerek bakım ve onarımı yapılarak gerekse yıkılıp tekrar inşa edilerek 1924 yılına kadar işlevini sürdürmüştür. Bu tarihten itibaren öksüzler yurdu olarak hizmet vermiştir. Harap durumda olması ve kullanıma müsait olmaması sebebiyle 1936'da yıkılmıştır.

Bakanlık olarak, bu emaneti, tarihi temelleri üzerinde, mimarisinden kullanılan malzemeye kadar, aslına uygun şekilde baştan tekrar inşa ettik. Ayrıca onu asli kimliğine de kavuşturuyoruz. Yapıyı Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitemizin kullanımına sunduk. Burası bundan sonra Ayasofya Araştırma Merkezi olarak hizmet verecek ve inşallah hem tarihine hem milletimize yakışır bilimsel çalışmalarla adından her daim söz ettirecek."

Bakan Ersoy, inşa sürecinde özel bir hassasiyet gösterdiklerinin altını çizerek, Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi’nden bir heyetin de yerinde inceleme neticesinde hazırlamış oldukları raporda "medresenin yeniden inşasının Ayasofya ve ortamının takdir edilmesi ve varlığın üstün evrensel değeri açısından faydalı bir etkisi olacağı" yönünde kanaatlerini belirttiğini anlattı.

Ersoy, "Dolayısıyla Dünya Mirası olan bir alanda ihya ettiğimiz bu medrese İstanbul'un hem tarihi hem de mimari zenginliğini tekrar tekrar ortaya koymaktadır. Sayın Cumhurbaşkanım, ecdadımızın emanetlerini sadece nesnel olarak değil, ruh ve fikir olarak yaşatma çabamızda bizlere verdiğiniz destek ve ortaya koyduğunuz irade sebebiyle sizlere şükranlarımı arz ediyorum." ifadelerini kullandı.

Ayasofya Fatih Medresesi

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethettikten sonra Ayasofya'yı camiye çevirirken, Ayasofya'nın kuzeybatısında yer alan "Papaz odaları" adlı yapıyı medrese olarak hizmete sundu.

Zaman içinde medrese işlevini sürdüren yapı Sultan Abdülaziz döneminde 1869-1874 arasında yıktırılarak, eski medrese temelleri üzerine yeniden inşa edildi. Yeni medrese binası, Ayasofya'dan geriye çekilerek batı cephesinin hizasında hazırlanan projelere göre yapıldı.

Son Ayasofya Medresesi, Daru'l-Hilafetü'l-Aliye Medresesi olarak kullanılırken 1924'te İstanbul Belediyesi tarafından Öksüzler Yurdu olarak değerlendirildi.

Ayasofya 1934'te müze olduğunda bir süre daha Öksüzler Yurdu olarak kullanılan yapı, 1936'da harap olması ve kullanıma uygun olmaması nedeniyle yıkıldı.

Yeniden inşa edilen Ayasofya Fatih Medresesi, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesine Ayasofya Yerleşkesi olarak özüne uygun şekilde kullanılmak üzere tahsis edildi.

Medresede Ayasofya Araştırmaları Merkezi, Fatih Sultan Mehmet ve Dönemi Araştırma Merkezi, İslam Sanatları Uygulama ve Araştırma Merkezi, İslam Hukuku Araştırma Merkezi, Yazma Eserler Uygulama ve Araştırma Merkezi, Vakıf Araştırmaları Merkezi, Evliya Çelebi Çalışmaları Araştırma Merkezi, Görsel İletişim ve Tasarım Uygulama ve Araştırma Merkezi yer alacak.

Editör: TE Bilisim