Çin’de salgınla ilgili önce Şanghay’da ardından da Pekin’de de Şanghay benzeri bir karantina uygulamasının başlayacağıyla ilgili gelen haberler neticesinde petrole olan talepte bir yavaşlama olacağı öngörüler arasına girmiş durumda.

Karantina haberlerinin yanında Fed’in faiz artırımlarına devam edeceği görüşü piyasalarda hakim olmaya devam ediyor. Öyle ki 3-4 Mayıs’ta yapılacak faiz artırımının 50 baz puan seviyesinde olacağı düşünülüyor.

Faiz artırımıyla ilgili beklentiler doların fiyatını uluslararası piyasalarda yükseltiyor ve bununla birlikte piyasalarda riske olan iştahında son derece yükseldiği görülüyor.

Karantina ve dolar yükselişlerinden ötürü son on günde Brent petrol yaklaşık yüzde 11 seviyelerinde geri gelmiştir.

Dolar son yılların en yüksek seviyesine doğru yol alırken Türkiye için de doların yükseleceğini öngörmek hiç de zor değildir. Bu anlamda önümüzdeki günler için yükselen dolar trendine göre hareket edilmesini de tavsiye etmekte fayda vardır.

Ekonomik alandaki tüm paydaşlar hesaplarını buna göre yaparlarsa ani yükselişlerden etkilenmeleri de o denli düşük olabilir.

Rusya- Ukrayna savaşını hâlâ devam ediyor olması uluslararası piyasaları etkilemeye devam ediyor. Ayrıca şu günlerde bu savaşın kısa zaman içerisinde sona ereceğine dair bir beklentiye de girmemek gerekiyor belki de.

Ülkemiz için son derece kritik öneme sahip olan bu savaşın bitmesi olgusu dünya ekonomilerini de birçok alanda problem haline gelmeye başlayan tedarik zincirindeki aksamalar vesilesiyle derinden etkilemektedir.

Yaşanılan aksamalar enflasyon üzerinde kurduğu baskıyı da her geçen gün artırıyor.

Gıda fiyatları tüm dünya da özellikle bu sebepten ötürü hızla yükselmeye devam ediyor.

Tüm bunlara ek olarak alım gücü düşen çalışanların ücretlerinde yapılan artışlardan ötürü yaşanan işgücü maliyetlerindeki yükselişlerde eklenince durum maalesef daha da vahim bir vaziyete bürünüyor.

İşgücünde ve enflasyonda yaşanmaya devam eden artışlar riskleri içinden çıkılamaz bir sürece doğru sürüklerken beraberinde ekonomik büyümedeki yavaşlamalarla birlikte artan faiz oranları da tüm piyasaları son derece olumsuz etkilemeye devam ediyor.

Elimizdeki bu veriler bize 2022 yılında küresel çaptaki enflasyon yüksek kalmaya devam edecek belki 2023 yılının üçüncü çeyreğiyle birlikte yüksek enflasyondan düşmeye başlayan bir enflasyon seyrine geçeceğimizi söylemektedir.

2022 yılının kalan sekiz ayında da enflasyonun yükselmeye devam edeceğini özellikle belirtmek istiyorum. Herkes hesaplamalarını ve planlamalarını bu yönde yaparsa son derece isabetli hareket edilmiş olunur.

Ayrıca bu noktada ülkelerin artan fonlama maliyetleri beraberinde uzunca sürecek bir enflasyonun yanında sosyal ve siyasi hayattaki riskleri de artıracaktır.

Dünyanın en büyük ekonomilerinden olan Çin için bile 2022 yılı büyüme beklentisi an itibariyle bu ülke adına çok düşük bir büyüme oranı olan yüzde 5 seviyeleridir.

1980’lerden bugüne özellikle Batı’da görülen en yüksek enflasyon dönemini yaşadığımız şu süreçte enflasyonist baskının azalması için Rusya-Ukrayna savaşının bir an önce sonuçlanması artık dünya ekonomisi için bir zorunluluktur.

Değilse önümüzde sıkıntılı ve zor günler bizi bekliyor olacaktır.