Önce neymiş bu İnek bayramı ona bir bakalım…

“İnek Bayramı, yaygın olarak Mülkiye adıyla bilinen Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencilerince her yıl mayıs ayında yapılan bir öğrenci şenliğidir.

İlk olarak 1930'larda kutlanmaya başlamıştır. Birkaç gün süren etkinlikte bir araya gelir öğrenciler. Çeşitli spor müsabakaları, şiir dinletileri, söyleşiler ve konserlerden sonra başta "İnek duası" ve "İnek yürüyüşü" yapılır. Bölümlerin fermanları okunur. Son olarak öğrenciler Cebeci'den Kızılay'a yürürler. Bayramda okunan inek duası ve bölüm fermanları ülke gündemine ve hocalara dönük eleştiriler içerebilir.

Bayram kutlamasından görüntüler sosyal medyada yayılmış ve muhafazakâr kesim tarafından tepki görülmüştür. Bunun üzerine 2017'de Ankara Üniversitesi rektörü Erkan İbiş, kutlamaları yasaklamıştır. Yasağa rağmen İnek Bayramı'nın kutlanması devam etmiştir.”
Kaynak: Vikipedi

İnek bayramı etkinlikleri yargıya taşınmış sonra… Kutlama yapanlar beraat edince rezalete kaldıkları yerden devam etmişler.

Öğrencilerin, yılsonunda olsun, sene içinde olsun yaptıkları, yapacakları etkinlikler her kesim tarafından takdirle karşılanır.

Öğrenciler hocalarını bile ti’ye alırlar, okul yönetimiyle dalga geçerler, kimse sesini çıkarmaz, gülünür geçilir. Kendi aralarında yaptıkları mavra yıllar sonra tatlı bir anı olarak anlatılır.

Buraya kadar normaldir hatta olması gerekendir.

Özgürlüğün genel geçer bir tanımı vardır:

“Kimseye zarar vermediğin sürece istediğin her şeyi yapabilmektir özgürlük.”

Bu öğrenciler kahir ekseriyeti Müslüman olan bir ülkede, kaldı ki tek kişi bile Müslüman olsa, din adamlarıyla, din adamlarının ritüelleriyle dalga geçerek büyük bir skandala imza atmışlardır.

Toplumdan hemen her kesimin karşı çıkması gereken bir rezalettir bu esasında.

Ama gelin görün ki bizim ülkemizde;

Camide İslam’ın hükümleri anlatan hocaları yerden yere vuranlar, camideki hocalarla dalga geçen hadsizlere, densizlere, seviyesizlere karşı tek kelime laf etmezler.

Hafızlık sertifika törenine bile karşı çıkarlar, İmam Hatip öğrencilerinin merasimlerine karşı çıkarlar; ama kendilerinin her türlü rezaletine, ahlaksızlıklarına, edepsizliklerine saygı beklerler, özgürlük kılıfı altında gemilerini yürütme derdine düşerler.

Kendilerinin rezaletine saygı bekleyen bu karanlık zihniyet, kendilerine zerre kadar zararı olmayan Kur’an okunmasına dahi tahammül edemezler.

Sadece cenazelerinde okunan Kur’an’a saygı duyuyormuş gibi yapar bunlar.

Bu kirli zihniyetle, bu kendine demokrat zihniyetle başa çıkmak, her platformda bunların ipliğini pazara çıkarmak zorundayız.

Bunları kınamak yetmez, bunlarla fikren mücadele edecek nesiller yetiştirmek zorundayız.

“Hocalarla, İslam’la, Müslümanlarla dalga geçtim yargı da nasılsa beraat kararı verdi, ben dalga geçmeye devam ederim.” dedirtmemeliyiz bunlara…

Bu kadar şımarıklık, bu kadar aymazlık, bu kadar haddini ve kendini bilmezliğe bir son vermeliyiz.

Hükümet kanadından bir bakan, bir bürokrat hata yapınca nasıl topyekûn mücadele ediyorsak, bu tür rezaletleri sergileyenlere karşı da mücadele etmeliyiz.

Şiddete ve saldırıya meydan vermeyecek şekilde sosyal medyasından tutun da konferanslarına kadar birlik ve beraberlik içinde tek ses, tek yürek olup bunlara hak ettiği cevabı verebilmeliyiz.

Yoksa öz yurdumuzda aşağılanmaya müstahak bir şekilde yaşamaya devam ederiz…