Mazeret üretmede ve mazerete sığınmada mahir olan insan, açıklarını kapatmada, hatalarını örtmede, yanlışlarını mazur göstermede bu özelliğine çok şey borçludur.

Olumsuz bir durum karşısında zihin otomatikman gerekçe üretir.

Çözüme odaklanması gereken zihin, sahibinin yaptığı işe dair kabiliyet ve liyakatsizliği sebebiyle, iş değil, mazeret üretir.

İşinde mahirleşmesi gereken mazeret üretmede oldukça yetenekli hale gelir.

İnsan da bu gerekçeye tutunmaya hazır ve nazırdır; nazırdır çünkü kafa konforunu muhafaza etmek, vücut kimyasını bozmamak, suçu kendinde bulmamak için buna muhtaçtır.

Bu sebeple zihin en çok sahibini, insan da en çok kendini kandırır; en acıklı olan bölümde bunun farkında olmamaktır.

Başkasını kandırdığını sanan insan, en çok kendini kandırmıştır da farkında dahi değildir.

Bazıları mazeret üretmede o kadar mahirleşir ki, işin olmaması ve yürümemesi, istenilenin gerçekleşmemesi, hedeflerin yakalanmaması gerçekten de mazeret üretenin değil, dışsal etkenlerin bir sonucu olduğu kanaatine dahi varabilirsiniz.

En çok da emek ortaya koymayanların, bir şeyler üretmek için çabalamayanların, bir meziyeti olmayanların mazeret ürettiklerini görürsünüz.

Bu tipler negatif enerji yayarlar çevrelerine; olumsuzluklardan beslenirler ve odaklandıkları yegâne şey kendi eksiklikleri ve hataları değil, bunlara güzel kılıflar bulmaktır.

Artık işte değil, mazerette ustalaşmış ve mahir hale gelmişlerdir.

Meziyeti ve ehliyeti olmayanları, yeteneği bulunmayanları hak etmedikleri yerlerde sorumluluk verirseniz, muhatabımız iş değil mazeret üretecek; açıklarını yalan ve yanlışlarla örtecektir.

Kimi de tembelliğinden mazeret üretmede oldukça yol kat etmiş olabilir.

Liyakatsizliğinden ve tembelliğinden mazeret üretenlerin yanı sıra bir de mazeret üretmeye zorlananlar vardır.

Bu gruba girenler iş çıkarmak, bir şeyler üretmek, emek ortaya koymak, çabalamak ve gayret etmek isterler; fakat tepelerindekilerin iş bilmezliği ve liyakat yoksunluğu onları mazerete sığınmaya ve pasifleştirmeye götürebilir.

Yanlış insanlara yetki vermek, yanlış insanlara makam ve mevki vermek, doğru insanları da yanlışa sevkedebilir.

Mazereti bol olanı değil, meziyeti çok olanı tercih etmeli.

Yeteneği olmayanlara yetki vermemeli; ehliyet ve liyakattan yoksun olanları göreve/başa getirmemeli; mahir ve meziyeti olanlar değerlendirilmelidir.

Umulur ki o vakit mazeretler ortadan kalkar.

Umulur ki o zaman bir şeyler değişir.