1. Anlamsızlık, varoluşsal boşluk, amaçsızlık: Önceleri gençlerimizde hedef ve şuur anlamında net bir tavır görmek daha mümkündü. Şimdi bu durum giderek azalmaya başladı. Bu nedenle gençlerin hayatlarına anlam katan şeyin ne olduğunu ve neyin uğruna mücadele edeceklerini belirleme noktasındaki kerterizlerin sorgulanması elzemdir. Anlamsızlık bütün psikolojik problemlerin kökenini oluşturmaktadır. Anlam ve değer hisleri ise yaşam doyumunu artırır, insanı yaşama bağlar. Gençlere anlamlı hissedecekleri yaşam alanları oluşturmak son derece önemlidir.

2. Haz odaklılık: Acı çekmeye kimsenin tahammülü kalmadı artık. Herkes acıdan kaçmaya, haz veren ve memnun eden faktörlere odaklanmaya başladı. Hâlbuki varolmanın acısı mı, yüzleşmekten kaçmanın konforu mu sorusuna verilecek cevap ikincisidir. Acı insanı olgunlaştırır, bütün büyük insanlar acı ve sorgulama ile gelişmiştir. Haz ve hedonist odaklı bir yaşam geçici  bir tatmin duygusu sağlasa da, büyümenin önünü tıkar ve manevi gelişimi önler. Haz mutlu eder belki ama hayatta mutluluk tek başına yeterli değildir ve her durumda da istenen şey değildir.

3. Hızlı netice elde etme isteği: Sabırlı ve süreç odaklı olma özelliği giderek kaybolmaktadır. Bol bol el yazısı ile bir şeyler yazmak lazımdır. Teknolojinin en büyük zararı insanları sonuca hızlı ulaştırmasıdır. Kimse artık kelimeleri bile tam yazamıyor. Belki on birim iş yapıyor ama iki işten elde edilecek düzeyde doyum sağlayamıyor. Bu durum kronik doyumsuzluğa o da tükenmişliğe o da intihara kadar sürükleyebilir. Önemli olan süreçtir, sonuç; süreç sağlıklı ise anlam kazanır, ne yaptığını değil nasıl yaptığını kontrol etmek gereklidir. 

4. Materyal odaklılık: Hasbilik yok oldu. Karşılıksız iş yapan insanların sayısı azaldı. Herkesin çok kazancı oluyor ama bereketi olmuyor. Babam imam maaşı ile beş çocuğunu okuttu. Her şeyin fiyatı var ama değeri yok artık. Maddi açıdan geliştik ama maneviyat can çekişiyor. Her şeyin ambalajı güzel, insanların da, marka düşkünlüğü had safhada, her köşe başında estetik merkezi açılıyor, herkesin yaşam koçu var. Bunlar bizim ruhumuzu değil egomuzu geliştirir.

5. Bağımlılık: Her şeyin bağlısı sağlıklıdır ama bağımlısı kötüdür, en kötü bağımlılık ise teknolojik bağımlılıklardır. Özellikle sosyal medya bağımlılığı artık evlilikleri bitiren bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. İnsanlar birbirlerini izlemekte, ilgilenmemeleri gereken bir ton gereksiz bilgiyle kendilerini meşgul etmektedir. Boşa zaman kaybıdır en azından. Tecessüs denilen faydasız merak ve insanların özel dünyalarını takip etmek hastalığı almış başını gitmektedir. Mahremiyet kaybolmuş, özel hayat algısı dejenere olmuştur. Bu çok ciddi bir tehlikedir ve ileri noktada şizofrenik bir durumdur.

5. Kapitalist özel günlere düşkünlük: Özel günler adı altında bir dizi israf bahanesi oluşturulmuştur. İnsan isterse her güne bir özel anlam yükleyebilir. Her gün bir bahane ile kutlama yapabilir. Bu kutlamalar artık evlilikleri zedeleyecek noktaya gelmiştir. Bir günün kutlamasını unutmak evlilikle ilgili bir sorun varmış algısını oluşturmaktadır. İnsanlar artık çocuklarının sadece doğum günlerini değil, ilk dişinin çıktığı günü, ilk yürüdüğü günü, ilk (...) günü vs. kutlama hastalığına düçar olmuştur. Çocuklarının adını yastığa, yorgana, kaşığa, emziğe vs. her yere yazacak duruma gelmiş vaziyetteler. Bu, çocukları narsist yapabilir.

6. Anne babaya hürmet: Giderek azalan bir durum. Artık anne babalar çocuklara hürmet ediyor, sözlerini yutkunarak söylüyorlar. Çocuklar babalarını, annelerini tersliyor insanların içinde ama anne baba çocuğum evden uzaklaşmasın diye yutkunuyor. İşte size demokratik aile ortamı. Ama eskiden ataerkildi aile yapımız şimdi çok şükür herkesin eşit söz hakkı var.

7. Evlilikten uzaklaşmak: Evlilik çok önemlidir. Bırakın psikolojik ve sosyal hastalıkları iyi bir aile ortamı gribi bile azaltıyor. Ama ne yazık ki gençler artık evlilik kelimesinden ürker hale geldi. 20-25 yaş arasındaki evlenen ve çocuk sahibi olan genç ailelerin belgeselini yapıp bunları koruma altına almak lazım yakınlarda müzelerde falan sergilemek için. Bu aileleri topluma örnek olarak sunmak lazım. Tam aksi örnekler çok fazla, evliliği zor, kötü ve demode gösteren, alternatif birliktelik biçimlerini özendiren örnekler çok fazla. Ama ne diyor bazı psikologlar: "Evlilik yaşı giderek ilerliyor, bu gençlerin kendilerini ve ilişkilerini daha da olgunlaştırması adına iyi bir şey, ama maalesef cinsel birleşmenin ideal yaşının ne olacağına dair henüz bir konsensüs yok."

Selametle…