İnsan yaratılış özellikleri gereği, her an yanlış yapma riski taşır. Niyeti iyi ve doğru bir insan olmak olduğu halde, ailesinden gördüğü ya da hesabına geldiği gibi davrandığında, yanlış davranış ve tepkiler çoğunlukla bir birini takip eder. Bir insan karşısındakini kırdıkça, kendisi de içinden kırılır hem de kırdığı insanın tahribatından daha derin olacak şekilde. Kıranın psikolojisi sürekli, kırılanın etkisi anlık ve geçicidir. Kırma psikolojisi yerleşiktir, kırılmanın etkisi hemen onarılmasa bile, kendisi ile değil kıran ile ilgili bir olumsuz duygu oluşturur. Bu da kendisini suçlama ve pişmanlık oluşturmaz çoğunlukla.

Yanlışa kolay gidilir zor dönülür

İnsan, kendisini doğru düşünmeye ve doğru davranmaya sevk etmedikçe, bunun için ciddi bir gayret göstermedikçe; hayatın hızlı akışı insanı alıp götürebilir, sürükleyebilir. Bizi Hakka yaklaştırmak yerine uzaklaştıran şeyler, bizi uzağa atar. Bu yer kendimizden uzaklaştığımız yerdir. Ne kadar uzağa gidersek, giderken ki hızdan daha yavaş ve daha zor olarak geri döneriz. Bu esnada da “Dökülen kabını doldurmaz” atasözünde olduğu gibi, ne gibi zaralar gördüğümüz, nasıl bir yıpranma içinde olduğumuzu da ancak zamanla fark edebiliriz.

Maksadı hep hatırlamak, koruyucu kalkan gibidir

İnsan var olmasının anlamını, yaşadığı zamanın kıymetini ve her anın geri dönüşü olmayan bir ilerleyiş içinde olduğunu anladığında; olması gereken seviyeyi, alması gereken mesafeyi daha ciddiyetle gündemine alır. Ana gayeye uymayan şekilde yaşamak, bizi kendimizden uzaklaştırır. Bu kendimize yabancılaşmaya, başkalarının gözüyle kendimize bakmaya ve ihtiyaç olmayan şeyleri ihtiyaç gibi görmemize sebep olur. Devamında ise bir de bakmışız ki yaptıklarımıza ve yol arkadaşlarımıza inanarak kendisine yabancılaşmış, gerçek ihtiyaçlarını suni ihtiyaçlarıyla yer değiştirmiş birisine dönmüşüz.

Kendine uzak olan, kime yakın olursa olsun gurbettedir

İnsan kendisinden uzaklaştıkça gurbette gibi yaşar. Bu sürekli hicran, hüzün, huzursuzluk ve bitmek bilmeyen bir gönül açlığı yaşatır. Kendisini görecek kadar yakın olan, kendi aslî ihtiyaçlarını gidermeyi çok önemseyen ve bunu Allah’ın üzerindeki hakkı gibi gören bir anlayışın bize nasip olması dualarımla.