Farklı bir çağı yaşıyoruz.

Hazzın ve hızın birbiriyle yarıştığı bir çağdayız.

Kaybedenin çok, kazananın az olduğu bir çağ.

Çağın tüm dinamikleri insanın üstüne üstüne geliyor.

İnsan teki ise köşeye sıkışmış, savunmasız ve çaresiz.

Kimi çağın tüm “nimetlerinden” fazlaca istifade etmeye çalışırken, kimisi de direnmeye çalışsa da teslim bayrağını çekmek zorunda kalıyor.

Tam da böyle bir çağda; saflaşmaya ve sadeleşmeye tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar çok fazla ihtiyacımız var.

Kirlendik, aşırı ve gereksiz bir şekilde yüklendik.

Sağlıklı düşünemiyoruz.

Sürekli kan kaybediyoruz.

Dibe vurduk; kim bilir belki de dibin dibi var.

Arzularımız, hazlarımız, duygularımız çoktan aklımızın önüne geçti.

Doğruyu söyleyeni dokuz değil doksan köyden kovuyoruz artık.

Hakikate kulak asan yok denecek kadar az.

Bizi biz değil nefsimiz yönetiyor ve yönlendiriyor.

Nefsi ancak güçlü bir irade zapturapt altına alabilirdi.

Ama ortada ne irade var ne de gücü.

Güçsüz ve pasif iradeye sahip hale geldik.

İrademizi kullanamıyoruz artık, devre dışı.

Kafalar ve yürekler o kadar karıştı ki; doğru ile yanlışı ayırt edemez olduk; inandığımız şeyler yaşantımıza dokunamaz oldu.

İnancımız bir vadide, yaşantımız başka bir vadide yer alıyor.

İnandığımız gibi yaşamıyoruz artık.

Unutulmaması gerekenleri çabuk unuttuk; önemsiz şeylerin peşinden canhıraş koşar olduk.

Bahşedilen bir ömrü bile isteye bozuk para gibi harcıyoruz.

Kısacık ömrümüz içerisinde en büyük kötülüğü kendimize yapar olduk.

Bir silkelenebilsek, durup-oturup sağlıklı bir düşünebilsek anlayacağız belki; ama buna ne isteğimiz var, ne takatimiz, ne de vaktimiz.

Kalıcılar geçici, geçiciler kalıcı oldu; ayaklar baş, başlar ayak.

Olmazlar olur oldu.

Hiçbir şeye şaşırmıyoruz artık.

Yapılmaması gereken ne varsa yapıyoruz çılgınca.

Zamanın içerisinde oradan oraya savruluyoruz adeta.

Duygu ve düşüncelerimiz o kadar hızlı değişiyor ki, güne başladığımız gibi bitiremiyoruz günü.

Sabah başka başlıyoruz güne, akşam bambaşka bir insana dönüşüyoruz.

Sürekli değişiyor, sürekli dönüşüyoruz.

İnsan çağın getirdiği tüm olumsuzluklara rağmen ayakta durabilecek, güçlü bir irade ortaya koyabilecek donanıma sahip mi, sahip; fakat hiç de kolay değil.

Kazanmak kolay değil.

Ve insan zoru başardığında kazanacak.