Pandemi döneminin kendine has ekonomik koşulları oluştu. Geçmişte sıcak bakılmayan uzaktan çalışma artık normalleşti. Hızlı teslimat sektörü büyüdükçe büyüdü. Karantina günlerinde zaruri hâller dışında evden çıkılmaması, e-ticaret şirketlerinde büyük bir hacim patlamasına neden oldu. Ancak her güzel şeyin başı olduğu gibi sonu da var.

Olağanüstü koşullar sona erince, buna göre yapılanan, bu süreçte obez büyüyen, kadrosunu bu koşullara göre genişleten şirketler, yeni gerçeklikle yüzleşmek ve kendilerini buna göre ayarlamak zorunda kaldı.

Karantinada her şeyi adresine teslim isteyen müşteri, “Artık getirmene gerek yok!” moduna döndü. Alışverişini kendisi yapmaya, yemeğini dışarıda yemeye, “Hem çıkıp hava alırım hem de alışverişimi yaparım” demeye başladı.

Bu süreçte sürekli, “Büyüdü”, “Yatırım aldı”, “X ülkeye açıldı” haberleriyle obez büyüme emareleri gösteren Getir adlı şirketin de küçülme kararı aldığını gördük. 32 bin kişi istihdam eden şirket, 4 bin 480 kişiyi işten çıkarma kararı aldı.

Çalışanlarının yüzde 14’ünü kapı önüne koyan şirketin tavrına baktığımızda bir kez daha anlıyoruz ki, fatura hep çalışana kesiliyor. İştahla büyüyen şirketler, işlerde biraz daralma olunca, önce çalışanı gözden çıkarıyor. Çalışanların bir demirbaş eşya kadar değeri yok nasıl olsa!

2015’te kurulan, Türkiye’nin yanı sıra yedi Avrupa ülkesiyle ABD'de hizmet veren, piyasa değeri 12 milyar dolara ulaşan şirketin, gözden çıkardığı çalışanlarına uygun bir çözüm veya gelecek için iş bulma konusunda bir yardımı var mı bilemiyorum.

Öyle olsaydı, iş ağı LinkedIn’de, “Merhaba. Üç yıllık Getir serüvenime şirketimizin küçülme kararı nedeniyle bugün itibarıyla veda ediyorum. Yeni iş tekliflerine açığım.” paylaşımları görmezdik. Bunun yerine, şirketin yollarını ayırdığı personeline iş bulmada yardımcı olduğunu keyifle ve minnetle okurduk.

Bu arada istihdamın daraltılmasında, pandemi koşulları nedeniyle obez büyüme kadar, küresel enflasyonist koşulların da etkisi var. Bu da mazeret değil. Her şeye rağmen, insanî yaklaşım sergilenmeli; işler daraldığında çalışan kapı önüne konulmaktan vazgeçilmeli ya da onlara başka alternatifler sunulmalıydı.

Getir; GetirYemek, GetirBüyük, GetirSu, GetirÇarşı ve GetirAraç gibi yeni ekler ala ala obez büyümeye ve odağını kaybetmeye devam ediyor. Son dönemde de Getirİş ile İnsan Kaynakları alanına el atmıştı. “Kelin merhemi olsaydı, başına sürerdi” misali, keşke önce kendi çalışanlarına merhem olabilseydi.

Son bir söz de girişimci pohpohlamayı gazetecilik sanan dostlarımıza: Sürekli “X şirket X kadar yatırım aldı”, “X şirket X kadar büyüdü” haberlerini ballandıra ballandıra yayınlamayı marifet sayanlar, “X şirket X kadar küçüldü, X kadar çalışanının işine son verdi.” diyemiyor.

Girişimcilerle, onların temsilcileriyle iyi geçinmek birincil amaç olunca, bunu söyleyemezsiniz doğal olarak. Girişimin başarısı kadar, başarısızlığı da haber değeri taşır. Sadece pembe haberler vermek bizim görev tanımımıza uymaz.