Geçtiğimiz günler, Türkiye’de internet altyapısı ve aldığımız hizmetlerin iyileştirmesi adına olumlu sinyaller yaşadığımız bir dönem oldu. Ülkemizde telekom altyapısının büyük çoğunluğu Türk Telekom’un elinde ve şirket bu alanda hâkim konumda bulunuyor.

1000 Mbps hızında internet paketlerinin alternatif telekom şirketleri aracılığıyla bireysel kullanıcılara sunulmaya başlanması olumlu bir adımdı. Altyapıda bazı teklemeler yaşandığına dair şikâyetler görüldüyse de bu sorunların geçici olduğunu düşünebilir ve olumlu taraftan bakarak, 1000 Mbps’e kadar internet paketlerinin halka inmeye başlamasına sevinebiliriz.

Yönetici konumundaki bürokratlar, Türkiye’de fiber internet teknolojisinin halka ulaşmasında sorun yokmuş gibi davransa ve bir kamu şirketi olan Türk Telekom, kârlılığıyla övünmeye devam etse de kârlılık açıklaması beni mutlu etmiyor, aksine rahatsız ediyor. Halka hizmet ulaştırmak yerine, sadece kasasını doldurmaya çalışan bir şirket izlenimi bırakıyor.

Türkiye’de fiberleşmenin hızlanması için bugüne kadar birçok girişimde bulunuldu, kampanyalar başlatıldı. Ancak hâkim şirket Türk Telekom’a sesimizi ulaştırmak mümkün olamadı. Neyse ki geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan, TÜRKSAT 5B uydusunun hizmete alınması töreninde fiberleşme konusunda irade beyan etti de telekom yöneticilerinin ayak diretmesinin sona ereceğine dair umutlarımız arttı.

Erdoğan’ın şu sözleri çok önemli ve o makamlara sadece vekâlet ettiklerini unutmaması gereken yöneticilerin kulaklarına küpe olmalı:

“Mutlaka çözmemiz gereken bir diğer konu da fiber internet altyapısını hızla yaygınlaştırmamızdır. Bu konuda yavaş gittiğimizin farkındayız. Türk Telekom'daki sorunun çözümüyle bu alanda çalışan diğer firmalarımızı da teşvik ederek Türkiye'nin çok hızlı bir şekilde fiber internet altyapısını geliştirmesini sağlayacağız. Gerekirse kırsala ve nüfus yoğunluğu düşük yerlere fiber altyapı götürecek ortak bir yapının kurulmasını da destekleyeceğiz."

Cumhurbaşkanının ifadelerinden anlıyoruz ki, ilk kez devletin en üst makamı, Türk Telekom’da sorun olduğunu kabul ediyor. ‘Her şey yolunda patron’culuk oynayanlar, umarım bundan sonra kendilerine gelir ve o makamların halka hizmet götürmek için kendilerine emanet edildiği ve geçici olduğunun farkına varırlar.

Bu arada Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun bir milletvekiline verdiği yazılı cevap kayda geçilmeyi hak ediyor. İnternet hız ve kalitesinin kötü olduğu savunulan yazıya Karaismailoğlu’nun sabit internetteki hız sorununun “orta hızlardaki internet paketlerinin daha fazla tercih edilmesinden” kaynaklandığını söylemesi sorunun özeti aslında.

Karaismailoğlu, bu noktada büyük oranda haklı. Hızlı ve pahalı internet paketleri mevcut. Ancak internet paket fiyatları, halkın alım gücü karşısında vatandaşın bütçesini zorladığı için, yavaş ve daha ucuz paketlerde kalmak tercih ediliyor. Bunu da “İnternet yavaş değil, sen fakirsin!” diye özetlemek mümkün ki, bu durum içler acısı!