Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği iki başarılı operasyonla Yunanistan için çalışan bir casusu ve İran adına faaliyet gösteren bir suikast timinin üyelerini yakaladı.

Yunan vatandaşı Muhammed Amar Ampara’nın Yunanistan Ulusal İstihbarat Teşkilatı (EYP) tarafından kullanıldığı ve iş adamı gibi hareket ederek casusluk yaptığı, Atina’dan aldığı talimatlar doğrultusunda Türkiye’deki Suriyeliler ve Yunanistan’a yerleşen FETÖ’ye müzahir iş adamlarıyla ilgili araştırmalarda bulunduğu, ayrıca sınırdaki Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) unsurları hakkında bilgi derleyerek EYP’ye aktardığı tespit edildi.

MİT’in titiz çalışmaları sonucu deşifre edilen casusun adına bakınca Müslüman olduğu ve büyük ihtimalle sonradan Yunan vatandaşı yapıldığı anlaşılıyor.

İstihbarat örgütlerinin başka ülkelerin vatandaşlarını kullanmaları ilk kez görülen bir şey değil.

Hatırlarsanız Türkiye’de daha önce de Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve İsrail adına casusluk yapan Filistinliler yakalanmıştı.

MİT’in bu operasyonu Atina’ya bir uyarı ve “Ne dolaplar çevirdiğinizin farkındayım” mesajı olarak okunabilir.

Geçenlerde ayrıca Türkiye’de İsraillilere yönelik suikast planları yapan bir İran hücresine de operasyon düzenlendi ve İstanbul’da aralarında İranlıların da olduğu çok sayıda kişi gözaltına alındı.

Operasyonun ardından İsrail’den yapılan açıklamada Türkiye’ye teşekkür edildi ancak İsrailliler için tehlikenin henüz geçmediği öne sürüldü.

İsrail, bir yandan MİT’in başarısını takdir ederken diğer yandan Türkiye’nin “tehlikeli” olduğunu söyleyerek Ankara’yı baskı altında tutmak ve son dönemde iki ülke arasında yürütülen görüşmelerde elini güçlendirmek istiyor.

Öte yandan Tahran da İran’ın Türkiye’de İsraillilere yönelik suikast planladığına dair haberlerin İsrail’in oyunu olduğunu ve Türkiye ile İran’ın arasına fitne sokmayı hedeflediğini söylüyor.

Yalnız İranlıların unuttukları ya da İsrailli yetkililerin açıklamalarını öne çıkararak kamuoyunun gözünden kaçırmaya çalıştıkları bir gerçek var.

MİT tarafından gerçekleştirilen operasyon ve İstanbul’da gözaltına alınanlar, konuyla ilgili yayınlanan haberlerin sadece İsrail’in iddiası olmadığını gösteriyor.

Diğer bir ifadeyle, Tahran aynı zamanda Türkiye’yi de yalanlıyor.

Bizim için elbette İsraillilerin ve İranlıların değil MİT’in ne dediği önemli.

Tahran, son aylarda İran’da birbiri ardına yaşanan ölümlerden Mossad’ı sorumlu tutuyor ve bir şekilde intikam almak istiyor.

Fakat bunu Türkiye sınırları içinde yapmaya kalkışması asla kabul edilemez.

Mossad operasyonlarını İran içinde yapıyorsa ve İran istihbaratı da misillemede bulunmayı çok istiyorsa bunu İranlı yetkililerin sürekli olarak haritadan silmekle tehdit ettiği İsrail’de yapsın.

Türkiye’yi kendi hesaplaşmalarına hiç bulaştırmasınlar.

Ankara da zaten buna asla izin vermez.

MİT’in İranlı suikast hücresini çökertmesinin yanında diplomatik kanallar aracılığıyla Tahran’a İran istihbaratı tarafından Türkiye sınırları dahilinde İsraillilere herhangi bir saldırı gerçekleştirilirse bunun Türkiye-İran ilişkilerinde onarılması güç büyük bir hasara yol açacağı uyarısının net bir dille iletilmiş olduğunu tahmin etmek zor değil.