“Türkiye, dünyanın en kapsamlı yükseköğrenim yurdu, öğrenim kredisi ve öğrenci bursu sistemine sahip ülkesidir.

Bu yıl 750 bine yakın gencimiz yurt imkânından faydalanarak, 520 binden fazla gencimiz burs ve 881 binden fazla gencimiz öğrenim kredisi alarak eğitim ve öğrenimine devam etmiştir.

Geçtiğimiz 20 yılda kredi ve burs miktarlarını 14 kat artırdık.

Hâlen öğrencilerimiz lisansta 850 lira, yüksek lisansta bin 700 lira, doktorada 2 bin 550 lira kredi veya burs alıyor.

Öğrenim kredisi ise, başvuran her öğrencimize veriliyor.

Alınan kredilerin geri ödemeleri mezuniyetten 2 yıl sonra başlıyor. Şayet bu süre içerisinde mezun öğrenci henüz sigorta girişi olan bir işe başlayamamışsa, elektronik devlet sistemi üzerinde ödemeyi erteleyebiliyor.

Hiçbir zaman bir faiz uygulaması yapmadık. Hiçbir öğrenci faiz uygulamasına tabi tutulmamıştır.

Kabine toplantımızda kredi geri ödemelerinin herhangi bir enflasyon farkı veya faiz uygulaması olmaksızın sadece alınan kredi rakamı üzerinden yapılmasını kararlaştırdık.

Kredi geri ödemelerinde toplam 26 milyar lira yükü gençlerimizin üzerinden kaldırmış oluyoruz.”

Yukarıdaki konuşmayı Cumhurbaşkanı Erdoğan, bayramdan hemen sonra yaptı.

Kredi ödemelerinde hiçbir zaman faiz uygulaması yapmadıklarını söyledi. Bay Kemal’i yalanlarını ispata davet etti.

Kılıçdaroğlu ise yalanlarını ispat etmek yerine, ne yaptı?

Sosyal medya trollerini sahaya sürerek algı operasyonunu başlattı.

Güya;

Türkiye’yi AB’ye ve yabancı büyükelçilere şikâyet eden Kılıçdaroğlu’na gençler teşekkür ediyormuş.

Güya;

Türkiye’ye gelecek olan yabancı yatırıcıları, “Türkiye güvenli değil, gelmeyin” diyerek korkutan Kılıçdaroğlu’na,

Güya;

Erdoğan’ı devirebilmek için altı partiyle bir ve birlik olan, yetmeyince şimdilerde ayakta bile duramayan ABD Başkanı Joe Biden’dan de destek bekleyen Kılıçdaroğlu’na,

İçeride “Mülteciler gitsin” diyerek faşist, AB için hazırladıkları raporda ise; “Türkiye'deki mültecilerin işgücüne uyumu için yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Mülteciler kayıt içi ekonomiye çekilmeli ve ucuz işgücü olarak sömürülmelerinin önüne geçilmelidir. Göç ve Entegrasyon Bakanlığı kurularak mülteci ve sığınmacıların sosyal hayata uyumunu sağlamak üzere makro politikalar geliştirilmeli ve uygulanmalıdır” diyerek demokrat olan Kılıçdaroğlu’na gençler teşekkür ediyorlarmış.

Güya;

24 Kasım öğretmenler gününde “Mevcut iktidarın peşinden giden öğretmen varsa ben ona öğretmen demem” diyen Kılıçdaroğlu’na,

Güya;

Kanal İstanbul yatırımcılarına, Almanca, İngilizce, Fransızca ve Arapça olarak “Kanal İstanbul projesine fon sağlayacak kuruluşlara Hazine'den ödeme yapılmayacaktır. Ayrıca projenin doğamıza vereceği zararlar için tazminat isteyeceğiz" diyen Kılıçdaroğlu’na,

Ve güya;

Başörtüsüne yapılan saldırıların seçim sathı mahallinde iyi netice vermeyeceğini anlayınca, “O dönem YÖK başkanıyla konuştum, başörtüsü yasağının kaldırılmasını söyledim, kaldırdılar” diye yalan konuşan Kılıçdaroğlu’na gençler teşekkür ediyormuş.

Hangi gençlikmiş bunlar:

Koyunun olmadığı yerdeki gençlik…