Temsil kabiliyeti kişinin dışa açılan penceresi, vitrinidir.

Kişi gerek kendisini, gerekse içerisinde bulunduğu topluluğu, sevk ve idare ettiği oluşumu temsil eder.

Temsil kabiliyetini yitiren, çok şey yitirir.

Kimi ise kurumu, oluşumu, yapıyı temsil edecek yeti ve yetenekten yoksundur.

Durum buyken temsil kabiliyetinden yoksun kimseleri önemli görevlere getirmek, yapıya en büyük zararı vermekle eşdeğerdir.

Örnek ve model olması gerekenler bu durumdan fersah fersah uzak.

Olumsuz bu durum, en tepeden en aşağıya sirayet ediyor.

Ne kadar çok hata varsa art arda yapıyoruz.

Asıl şaşılacak durum, yanlış yaptığımız halde doğru sonuç bekliyor oluşumuz.

Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuç beklemek delilikse; yanlış yaptığı halde doğru sonuç beklemek aptallık olsa gerek.

Olmasını istediğimiz, gerçekleşmesini beklediğimiz şey olmuyor bir türlü.

Bir yerlerde hata olduğu açık; ama hatayı kendimizde aramıyoruz.

Hatalar ve yanlışlar her ne hikmetse hep uzaklarda, dışımızda, ötekilerde; bize hiç bulaşmıyor.

Hatayı ve yanlışı kendimizde aramadığımız müddetçe samimiyet testini geçemeyeceğiz.

Hep başkaları suçlu, hep diğerleri hatalıysa; kendimize toz kondurmuyorsak; burnumuzdan kıl aldırmıyorsak; hele hele eleştiriye de hiç açık değilsek, samimiyeti ara ki  bulasın.

Her eleştireni kötü addedersek, eleştiriye prim vermezsek nasıl gelişecek, daha iyiye ve daha güzele nasıl ulaşacağız?

Kibir desen gırla.

Eleştiriye kulak asmamak kibrin göstergesidir.

Kibrin en çirkini, tevazu kisvesine bürünmüş olanıdır.

Hasbelkader sorumluluğunu taşıdığımız makam-mevki ve koltuğu, doğru olanı yapmaktan daha çok, nalıncı keseri gibi kendimize yontarak, bırakın ehliyet ve liyakat sahibi olmayı, daha temsil kabiliyetini dahi kuşanamamış kimselere yetki vererek bir işin istenildiği gibi gitmesi mümkün görünmüyor.

Biriktirdiğimiz hatalar zamanı geldiğinde çığ gibi üzerimize geliyor, o zamana kadar inşa ettiğimiz ne varsa önüne katıp yerle bir ediyor.

İnşa etmek zor, yıkmak kolay.

Yapmak zor, bozmak kolay.

Kendi çıkarlarımız namına kolay olanı tercih ediyorsak ve yıkımın mimarı oluyorsak bunun vebali ağırdır.

Beceremediğimiz, üstesinden gelemediğimiz her ne varsa, bırakmasını da bilmeliyiz.

Yoksa fatura yalnızca bize değil, sorumluluğunu sahiplendiğimiz kimselere de çıkacaktır.

En büyük kayıp ise, örneklik ve modelliğimizi yitirişimizdir.

İşte bunun telafisi çok zor.