Bursa, bu yıl ilk olarak düzenlediği “İpeksi Lezzetler” Festivali ile ülkemizin gastronomi rotasını Türk ve saray mutfağına yönlendirecek gibi görünüyor. Uzmanlara göre saray mutfağının doğduğu şehir olarak kabul edilen Bursa’nın tescilli lezzetleri, Büyükşehir Belediyesinin 'İpeksi Lezzetler’ temasıyla düzenlediği Gastronomi Festivali’nde vitrine çıktı. Festivalin yapıldığı Merinos Park adeta dev bir mutfağa dönüşürken, davetliler Bursa mutfağının eşsiz lezzetlerini tatma imkânı buldu.

Festival renkli ve lezzetli görüntülere sahne oldu

Davetli olarak katıldığım Bursa “İpeksi Lezzetler” Festivali, Cumhuriyet Caddesindeki kortejle başladı. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ile Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ve protokol üyeleri, önlerinde mehter takımı ve kılıç kalkan ekibi gösterileriyle Zafer Meydanına kadar yürüdüler. Merinos Parkındaki festivalin açılışına Vali Yakup Canbolat, Başkan Alinur Aktaş, milletvekilleri Emine Yavuz Gözgeç, Ahmet Kılıç, Osman Mesten, Refik Özen ve Atilla Ödünç, Moldova’nın Ankara Büyükelçisi Dmitri Croitor ve il yetkilileri katıldı. Protokol üyeleri alana kurulu stantları gezerek Bursa’nın tescilli lezzetlerinin tadına baktıktan sonra önlük giyip, mutfak tezgâhının başına geçtiler, pideli köfte ve erikli kavurma yaparak halka ikram ettiler. Festivalde, en uzun börek, baklava ve Tarihî Taş Fırınında tahanlı pide yeme gibi yarışmalar düzenlendi. Festival boyunca da gastro sahneler, lezzet dolu söyleşiler, ödül törenleri, konserler yapılırken birçok ünlü isim de Bursalılarla birlikte oldu.

Cennet sofrası “Bursa”

Festivalin açılış konuşmasında Başkan Alinur Aktaş, tarih boyunca seyyah ve gurmelerin Bursa için ‘cennet sofrası’ dediklerini hatırlatarak, “Bursa’mız, tüm özelliklerinin yanında mutfak kültürü açısından da ülkemizin en önemli şehirlerinden biridir. Özellikle Osmanlı döneminde Bursa’nın yıldızı parlamış ve hâlâ günümüzde de etkisini sürdürmektedir. Bursa’da, cantık, cevizli lokum, kestane şekeri, Bursa kebabı, pideli köfte, Bursa siyah inciri, süt helvası, tahinli pide, üzüm şırası, Bursa şeftalisi, Gemlik zeytini, deveci armudu, Hasanağa enginarı, Karacabey soğanı, Kemalpaşa tatlısı, Gedelek turşusu, İnegöl köfte ve İznik müşküle üzümü gibi birçok coğrafi işaretli ürüne sahibiz. Bursa’da her türlü sebze ve meyvenin yetişmesi için uygun koşullar var. Bu nedenle uzun süredir üzerinde çalıştığımız projelerden biri olan bu festivali düzenledik. Bunun ilimizin gastronomi turizmine ivme kazandırmasının yanında, Bursa’ya ait değerleri de hatırlatacağını umuyoruz. Amacımız, hem Bursa’nın gastronomi kültürünü ortaya çıkarmak hem de turizmin canlanmasına katkı sağlamaktır. İnanıyorum ki bu festivalimiz, ülkemizin dört bir yanından gelenler ve Bursalıların desteği ile ilimizin gastronomi alanındaki gelişimi için çok önemli bir fırsat olacaktır” diye konuştu.

Kayhan Çarşısı ilk Gastronomik AVM

Bursa’ya ait köftecisinden cantık dükkânına kadar içinde birçok lezzetin bulunduğu Kayhan Çarşısı’nın Gastronomik AVM’lerin ilki olduğunu söyleyen Bursa Valisi Yakup Canbolat, Balkanlar, Orta Asya ve Anadolu’nun her bölgesinden Bursa’yı kendisine yurt edinenlerin kültürlerinin, Bursa’nın mutfak kültürünü zenginleştirdiğini söyledi. “Festivalde Bursa ile birlikte Türk cumhuriyetlerinin öne çıkan mutfaklarını görme imkânımız olacak. Ümit ediyorum ki, bu festivalle birlikte Bursa’mıza özgü ürünlerin hem ulusal hem de uluslararası düzeyde tanınırlığı artacak. Böylelikle Bursa mutfak zenginlikleri turizm için çekim gücü olacaktır” diye konuştu.

Bursa’da uğradığım lezzet noktaları;

Saitabat Köyü Kadınları Derneği

Saitabat köy halkının evlerinde kahvaltı ve gözleme servisi yapmasından etkilenen Sermin Hanım, eşinin manevi desteğini de alarak köyünde bir kadın derneği kuruyor. Köydeki kadınların hem aile bütçelerine katkıda bulunmak ve özgüvenlerini geliştirmek hem de her geçen gün kaybolmaya yüz tutan kültürlerine sahip çıkmak amacıyla 2002 yılında Saitabat Köyünde kurulan derneğin konağında sabah kahvaltısı yaptık. Gerçekten her şey hem doğal hem de çok lezzetliydi.  

Hünkâr Köşkü Sosyal Tesisleri

Hünkâr Köşkü, Bursa’nın güneyinde, Yıldırım ilçesine bağlı Uludağ eteklerindeki Temenyeri parkının güney-üst kesiminde şehre hâkim bir noktada yer alıyor. 1844 yılında dönemin Bursa Valisi Mehmet Salih tarafından “Av Köşkü” olarak yaptırılan ve çeşitli tarihlerde Bursa’ya gelen Atatürk’ün de kaldığı Hünkâr Köşkünün yanında kurulan sosyal tesislerde muhteşem bir manzara eşliğinde “Keşkülü Fukara” yedik.

Abidin Usta Lokantası

Abidin Özen, 1967 yılında Kayhan Çarşısı girişinde Hamit Gülseven’le birlikte ilk dükkânını kuruyor.  Kısa zamanda sulu yemeklerinin namı yayılan Usta,  1972’de ortaklıktan ayrılarak Tuzpazarı’ndaki Yeni Lokanta’yı açıyor. 2004 yılında ise kiracı olduğu lokantanın binasını satın alarak “Abidin Usta Osmanlı Mutfağı” adıyla Bursa’ya özel bir lezzet markası oluşturuyor. Abidin Özen, 2011’de vefatının ardından geride şubeleriyle büyüyen büyük bir lokanta zinciri bırakıyor. Burada yediğim tandırda kuzu ve süt helvasını çok beğendim.

Dervişan Kafe

Bursa'nın tarihî mahallesi Osmangazi'de yer alan kafe, nostaljik bir konseptte hizmet veriyor. Kafe içerisinde yer alan özellikle 80'li ve 90'lı yıllara ait kullanılan çok sayıda eşya bulunuyor. Burada gecenin sonunda Başkan Alinur Aktaş ile alkışlar eşliğinde öyle süper bir sohbet yaptık ki kolay unutulmayacağa benziyor. Çayı ve en önemlisi sohbeti muhteşem olan bu mekâna Bursa’yı ziyaret edenler mutlaka uğramalı.

Ulus Pastanesi

Hacı Rasim Öztat’ın 1928 yılında Bursa Kapalı Çarşı Şekerciler Sokağında başlayan lezzet hikâyesi, kestaneleri tülbentlere sarıp kaynatması ve bunları güzel kutulara koyup satmasıyla meşhur oluyor. Rasim Usta, Ankara’dan gelenlere kestane şekeri verip Atatürk’e gönderiyor. Tamamen kendi geliştirdiği Marşal pasta ile sevilen bir lezzet olan pastane, 1958 büyük çarşı yangınından sonra şimdiki Atatürk Caddesindeki dükkânına taşınıyor. Şu an 4. kuşak çocukları mesleklerini hâlen devam ettiriyor. Hem kestanesini hem de Marşal tatlısını severek yedim.

Bursa gastronomisi için önerilerim

  • Bursa’ya özgü var olan özel “Saray Yemekleri” listesi güncellenmeli. Sonrasında bu yemekler gastronomi turizmine kazandırılmalı.  
  • Bursa, Saray Mutfağı Gastronomi Şehri ilan edilmeli.
  • Bursa’da bir “Saray Mutfağı Akademisi” kurulmalı.
  • Bursa’da sadece saray mutfağına ait bir festival düzenlenmeli.
  • Bursa üniversitelerinde gastronomi bölümleri açılmalı ve saray mutfağı restoranlarıyla irtibatlandırılmalı.
  • Bursa’ya ait eski yapılardan veya köşklerden biri saray mutfağı gastronomisine tahsis edilmeli. Burada bu mutfağa ait yemeklerin yapıldığı bir atölye mutfak kurulmalı.
  • Bursa’da tarihi gezinti bölgesine “Tarih ve lezzet iç içe” konsepti geliştirilmeli.
  • Osmanlı dönemine ait reçeteler uzman şefler tarafından günümüz damak tadına uyarlanmalı.
  • Gastronomi yazarlarından oluşan bir heyet eşliğinde tadım ekipleri kurularak bu lezzetler tattırılmalı ve yeni reçeteler oluşturulmalı.

Özetle;

Bursa’da ilk kez “İpeksi Lezzetler" sloganıyla yapılan festival, gastronomi alanında Bursa için güzel bir başlangıç. Bence Bursa’nın en büyük zenginliği saray mutfağı alanındaki başarısıdır. Kamu ve halk ele ele vererek Bursa’nın saray mutfağının merkezi olduğu tezini kabul edip sonra tüm Türkiye’ye ardından da dünyaya yayması gerektiği kanaatindeyim. Kadim bir Osmanlı geleneğinden gelen Bursa’nın bu tür bir mutfağa dünya çapında ev sahipliği yapması şanına çok yakışır bir durum olur.