Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’dan oluşan heyet önceki gün Libya’nın başkenti Trablus’taydı.

Üst düzey Türk heyetinin ziyareti sırasında iki ülke arasında ortak çıkarlar çerçevesinde bir dizi anlaşmaya imza atıldı ve Ankara’nın Trablus’a desteği bir kez daha vurgulandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla gerçekleştirilen ziyaretin birçok mesaj içerdiğini söyleyebiliriz.

Öncelikle Ankara’nın hâlâ Abdülhamid ed-Dibeybe başkanlığındaki hükûmeti, Libya’nın meşru halkının meşru temsilcisi olarak gördüğü ve desteklediği net bir şekilde vurgulandı.

Eski Libya İçişleri Bakanı Fethi Başağa ve Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih’in bir süre önce Türkiye’ye yaptıkları ziyaretler Ankara’nın tam olarak nerede durduğu konusunda kafalarda soru işaretlerine yol açmıştı.

Türk heyetin önceki günkü Trablus çıkarması o soruları tümüyle ortadan kaldırdı.

Ankara ve Trablus arasında enerji, savunma, ticaret ve iletişim alanlarında imzalanan anlaşmaların içinde şüphesiz en önemlisi petrol ve hidrokarbonlar alanındaki mutabakat muhtırasıydı.

Türkiye ve Libya daha önce imzaladıkları güvenlik iş birliği ve deniz sınırı anlaşmalarıyla Akdeniz’de dengeleri değiştirmişlerdi.

Bu son imzalanan muhtırayla o anlaşmaların pratiğe dökülmesinin ve Türkiye’nin Libya Münhasır Ekonomik Bölgesi'nde (MEB) petrol ve doğal gaz araması yapmasının önü açıldı.

Enerji alanında imzalanan anlaşmaların hayata geçirilmesi -Allah’ın izniyle- her iki ülkenin de yararına olacak.

Türkiye petrol ve doğal gaz arama faaliyetlerini yürütebilecek modern gemilere sahip.

Osmanlı sultanlarının adlarını taşıyan o gemiler önümüzdeki günlerde Mavi Vatan’da olduğu gibi kardeş Libya’ya ait sularda da görev yapacak.

Aynı gemilerin ileride daha başka ülkelerle enerji alanında yapılacak iş birliği anlaşmalarında da önemli rol oynayacaklarını tahmin etmek zor değil.

Türk heyetin önceki gün Trablus’u ziyareti ve Abdülhamid ed-Dibeybe başkanlığındaki hükûmetle imzaladığı anlaşmalar, Libya içinde ve dışında birilerini fena hâlde rahatsız etti.

Savaş baronu Halife Hafter’in desteğiyle kurulan gayr-i meşru paralel hükûmetin başkanı Fethi Başağa ile devlet başkanlığı koltuğuna oturmak için çeşitli manevralara başvuran Akile Salih, Ankara ve Trablus arasında imzalanan anlaşmaların geçersiz olduğunu ileri sürdü.

Yunanistan ve Mısır’ın onlarla aynı görüşte olduğunu ve her iki ülkenin de önceki gün imzalanan anlaşmalara şiddetle karşı çıktıklarını söylemeye gerek yok.

Libyalı yetkililer, enerji alanında imzalanan anlaşmaların Libya’nın yararına olduğunu anlatıyor, malum çevrelerin yürüttüğü dezenformasyona karşı Ankara ve Trablus’un son adımlarını savunuyorlar.

Akdeniz’de petrol ve doğal gaz araması yapacak imkânlara sahip olmayan Libya’nın bunun için bir başka ülkeyle iş birliği yapması şart.

O ülkenin Türkiye olmasının ne sakıncası var?

Ne yani; Exxon Mobil, Shell veya Total, Libya’ya ait MEB’de petrol ve doğalgaz arasa iyi de Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) arasa mı kötü?