Azerbaycan’ın İkinci Karabağ Savaşı’nda topraklarını geri alması sadece Ermenistan ve Rusya’nın kaybetmesi anlamına gelmiyor.    

Azerbaycan topraklarındaki işgale son verilmesi İran’da da kaygıyı artırdı. Çünkü Azerbaycan nefes almış, Türkiye’nin tam desteğiyle yeni bir özgüven kazanmıştı. Bu sayede şimdiye dek dost görünen Azerbaycan ve İran arasındaki sorunlar belirmiş, fay hatlarındaki kırılmalar açığa çıkmıştı.  

Kendi içindeki problemleri halledebilen Azerbaycan artık daha iddialı olabilir, İran’daki yaklaşık 40 milyon Azeri Türk’ün haklarını savunmaya çalışabilirdi.

Böyle de oldu. Türk Devletleri Teşkilatı’nın 9’uncu zirvesinde Aliyev, İran’da yaşayan Türkleri ima ederek ana dilde eğitim almalarının önündeki engellerin kaldırılmasını istedi.

İlişkiler zaten gergindi. Aras Nehri yakınlarında İran ordusunun askeri tatbikat yapması, Tahran yönetiminin Azerbaycan’ı Nahçıvan’a bağlayacak Zengezur Koridoru’nun yakınlarında Başkonsolosluk açması iki ülkeyi daha da ayrıştırmıştı.  

Bunun üzerine Aliyev, “sınırımızda Ermenistan’a destek için askeri eğitim yapanlar bilsin ki bizi kimse korkutamaz” açıklamasını yaptı. Daha sonra Ermenistan Başbakanı Paşinyan Tahran’ı ziyaret etti. Azerbaycan ise İran istihbaratına yakın bazı isimlerin gözaltına alındığını duyurdu.

İran’ın zaten Azerbaycan’daki istihbarat ağları biliniyordu. Kendisine potansiyel tehdit gördüğü ülkelerde benzeri faaliyetleri desteklemek devlet stratejisiydi. Türkiye’nin terörle mücadelesini köstekleyen İran-Türkiye sınırındaki faaliyetler herkesin hafızasındadır. Terör unsurlarının İran’a verdiği ‘geri bölge’ rolü kendilerine uzun yıllar yaşam alanı sağlamıştı. 1990’lı yıllarda terör gruplarının kışı İran’da, yazı ise Türkiye’de eylemlerle sürdürdükleri bilinir.   

İran, nüfusunun yarısının Türk kökenli olmasını potansiyel bir tehdit olarak gördüğünden Azerbaycan ve Türkiye gibi ülkelerin kendi içlerindeki problemlerle uğraşmasını yeğliyor. Böylelikle bu ülkeler sınırlarının dışı ile ilgilenemeyeceklerdi.  

Azerbaycan’ın Karabağ’daki işgal altındaki topraklarını geri alması, Türkiye’nin kendi içerisindeki terör unsurlarını minimize edebilmesi tam da bundan dolayı İran’daki kaygıları tetikliyor. Özellikle “Türklerin şehri” olarak bilinen Tebriz ve ülke genelindeki halk ayaklanmalarının ortaya çıkması kaygıların daha da derinleşmesine neden oluyor.

Yeni jeopolitik dengeler İran’ın niyetini daha açığa vurmasına sebep oldu. Tahran, Ermenistan’ın toprak bütünlüğünün “kırmızı çizgisi” olduğunu söyleyerek sınırlarında herhangi bir değişikliği kabul etmeyeceğini açıkladı. Çünkü Zengezur Koridoru, Türkiye’nin sadece Azerbaycan ile değil diğer Türk devletleri ile de ulaşımını sağlayacaktı.   

Geçtiğimiz günlerde tüm bu gelişmeler ışığında Azerbaycan ve İran birbirlerine tekrardan uyarılar yaptı. Azeri suçluların İran’da bulundurularak rahat yaşam imkânı verilmesi, İran’daki Azeri karşıtı kara propagandaların sürmesi, İranlı yetkililerin tehditkâr söylemleri çağrılan İranlı Büyükelçi’ye aktarıldı. Benzeri tepkiler karşı hamleyle İran’dan da geldi.

Hülasa, çıkarlar yeni tehditleri doğuruyor, farklı pozisyonların konumlandırılmasına neden oluyor ve böylelikle yeni bir çatışmanın koşulları inşa ediliyor.