Bu konuya dair müjdeyi Cumhurbaşkanı Erdoğan verdi.

Açıklamaya geçmeden önce hatırlayalım.

Ankara‘da Enes’in okul dönüşü sahipsiz sokak köpeklerinin saldırısına uğraması, yüreğimizi yakmıştı.

Gaziantep’teki Asiye’yi ise sahipli ve saldırgan bir köpek kanlar içinde bırakmıştı. Hepimiz darmadağın olmuştuk.

Binlerce vaka ve binlerce acı aylardır Türkiye’nin gündeminde.

Son olarak Bitlis’te Mustafa’nın kuduz olarak vefat etmesi tüm ülkeyi sarstı.

Ülkenin gündeminde artık sokakları güvensiz kılan, vatandaşların yolda yürüme özgürlüğüne kısıtlama getiren, kanlı ve yırtıcı bir sorun var.

Bu konudaki ilk yazımı Enes’in üzüntüsü üzerine yazmıştım. Tam bir sene önce yazdığım yazının başlığı “Adını koyalım hayvan sever değil mizantropist” idi.

Yazı baya uzun olmuştu ve sorunu çok yönlü bir şekilde ortaya koyuyor ve psikolojide bir kavram olan “mizantropi”yi kamuoyunun bilgisine sunuyor ve bazı ezberleri tartışmaya açıyordu.

Yazıda sokaktaki başıboşluğu, köpeklerin çocuklara olan zulmünü, Avrupa’daki standartları, pratize edilen çözümleri, sokak köpeklerini insan onurunu hiçe sayacak derecede savunan sözde hayvanseverlerin psikolojisini, bu alanda dönen mama rantını, sahipli köpeklerin silah gibi kullanılmasını, sahipli köpeklerin sokakta gezdirilme şartlarını ele almıştım.

Bu konu kapsamında yazdığım son yazıda ise iki hafta önce “kuduz” sorununa işaret ettim.

Bir senelik zaman dilimi içinde bu konuda kamuoyunun ciddi anlamda bilinç seviyesinin yükseldiğine şahit olduk. İnsanlar sorunu tespit ediyor, çözüm önerileriyle sosyal medyada adeta haykırıyorlardı.

Sözde hayvanseverler ise ilginç çıkışlarıyla süreci tıkamaya çalışıyorlardı. “Sokakta başıboş hayvan değil, başıboş insan vardır.” Diyenini mi anlatalım, “sokakta yürürken sokağın sahibi köpekten izin almayı öğrenin.” Diyenini mi?

İnsan şoke oluyor gerçekten… Hayvanseverlik adı altında mama ve yardım parası toplayanların bu konularda hiç masum olmadıklarını biliyoruz.

ÇÖZÜMSÜZLÜK AŞILIYOR

Sokaklardaki hayvan popülasyonu çok ciddi boyutlarda. Hangisine aşı yapıp hangisini kısırlaştıracaksın? Bu müdahale biçimi, yapılsa bile köklü bir çözüm değildir.

Çözüm, ilk etapta sokaklardan toplanmasıdır.

Her yerde köpekler var. Sanki şehir köpeklerin olmuş, insanlar misafir olarak bulunmakta. Sokakta, parkta, AVM’de, hastanede, metroda her yerde ürkek ve tedirgin bulunmaktan gına geldi.

Halkımızın sabrı, sözde hayvanseverler tarafından ciddi bir şekilde sınandı ve artık eylem zamanı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurt dışı ziyareti dönüşü vermiş olduğu röportajda “Sahipsiz hayvanların yeri sokaklar değil barınaklardır. Gerekli talimatları verdim. Öncelikle belediyeler, barınaklar inşa ederek başıboş sokak hayvanlarını toplamalı. Konuyla ilgili atılacak adımlar neyse, ne tedbir gerekiyorsa yerine getirilecek.” Dedi.

Şimdi toplum tarafından talimatın yansıması beklenmekte.

ÖNCE İNSAN

Manipülatif ve menfaatçi insanların “hayvansever” kılığında zihninizi ve duygularınızı bulandırmasına izin vermeyiniz.

Mustafa’nın hayatı on yaşında çalındı. Asiye, saldırı izlerini yüzünde ve kafasında taşıyacak. Enes vücudundaki kalıcı yara izleri ve eksik bedeniyle yaşayacak. Binlerce insan sokağa çıktığında ruhunda atlatamadığı saldırı travmasıyla sarsılmaya devam edecek.

Tüm bunlar için merhamet yok mu?

Merhamet…

Önce insana.

Adalet; olması gerekeni, yerine koymaktır.

Duyguları da doğru yere kanalize etmek, insanlığın olması gereken ‘normal’ seviyesidir.

Kadim doğru şu: İnsanın yaşam hakkı ilk sıradadır. Zararlı hayvanlar öldürülür.

Yılan, akrep, sinek, fare, böcek… Bu hayvanların yaşam alanlarından arındırılması ne kadar normalse, “zararlı” kategorisine giren köpeklerin de toplanması ve uyutulması o derece elzem ve gereklidir.

Bekleyeceğiz, izleyeceğiz ve takip edeceğiz.

Dilerim bu süreçte hiçbir insan saldırıya uğramaz.