Savunma sanayisinde yaşanan gelişmeler baş döndürüyor.

Neredeyse her hafta yeni bir proje başlıyor, tamamlanıyor ya da yeni bir safhaya geçiyor.

Deniz, kara ve hava araçları, insansız sistemler, füzeler, çeşitli platformlar için motorlar, hava savunma sistemleri ve daha niceleri…

SSB Başkanı İsmail Demir’in açıklamasına göre 750’den fazla proje aynı anda yürütülüyor.

Sadece son bir ayda yaşanan önemli gelişmelerin bir kısmına bakalım:

18 Ekim’de kısa menzilli Balistik Füze Tayfun’un test görüntüleri yayınlandı. Füzenin menzilinin 561 km olduğu açıklandı. Tayfun açıklanana kadar Türkiye’nin elindeki en uzun menzilli balistik füze olan Bora’nın menzili 280 km idi.

18 Kasım Cuma günü deniz kabul testleri devam eden çok maksatlı amfibi gemisi LDH Anadolu’ya Seahawk ve Super Cobra helikopterleri iniş gerçekleştirdi.

Bayraktar tarafından geliştirilen TB-3 SİHA ve insansız savaş uçağı Kızılelma’nın da LDH Anadolu’ya konuşlanması planlanıyor. Böylece dünyada ilk defa uçak gemilerinde insansız savaş uçakları konuşlandırılmış olacak.

Türk donanmasının amiral gemisi olacak olan LDH Anadolu’nun önemli bir güç çarpanı olarak önümüzdeki aylarda hizmete girmesi bekleniyor.

Aynı gün Millî Uzun Menzilli Hava Savunma Sistemi SİPER bir testi daha başarıyla geçti. SİPER Blok I Füzesi kendi menzil rekorunu kırdı.

19 Kasım’da ASELSAN tarafında geliştirilen Göker 35 milimetre Çok Maksatlı Silah Sistemi'nin testlerinin tamamlandığı açıklandı. Göker çok alçak irtifa hava savunma ihtiyaçları ve kara tehditlerine karşı geliştirildi.

20 Kasım Pazar günün Bayraktar Kızılelma İnsansız Savaş Uçağı piste çıktı. Kısa süre içerisinde uçuş testlerinin başlaması bekleniyor.

Bu gelişmeler Türkiye’nin savunma sanayii ihracatına da yansıyor.

20 yıl önce sadece 248 milyon dolarlık ihracat yapan Türkiye’nin 2022 yılı ihracatının 4 milyar dolar olacağı tahmin ediliyor.

Türk savunma sanayii ihracatı özellikle son beş yılda bir patlama yaşıyor.  2016 yılında 2 milyar dolar civarında olan ihracat 5 yılda ikiye katlanmış durumda.

Önümüzdeki dönemde hizmete alınacak yeni sistemlerle savunma sanayii ihracatının kısa süre içerisinde 10 milyar dolar düzeyine erişmesi bekleniyor.

Çok daha önemlisi Türkiye’nin savunma sanayisinde yerlilik oranını %20’den %80’lere çıkarmış olması.

Bu rakamlar kaçınılmaz olarak Türkiye’nin dış politikasına da yansıyor.

Bu gelişmenin iki önemli sonucu bulunmakta.

Her şeyden önce Türkiye savunma sanayii alanında bağımsızlaştıkça dış politikada atacağı adımları daha kolay atıyor.

Terör örgütleri ile mücadelesi daha sağlam bir zemine oturuyor.

Zira artık uygulanan gizli ya da açık ambargolar Türkiye’ye geri adım attıramıyor.

Diğer taraftan gerçekleştirilen savunma sanayii ihracatıyla Türkiye etki alanını genişletiyor.

Türkiye savunma sanayisi ihracatı ile birçok ülke ile yıllar boyu sürecek olan bir güvenlik iş birliğinin temelini atmış oluyor.

Bu noktada ucuz ve kalitesiz Çin ürünleri ile pahalı ve kullanılması şartlara bağlı Batılı ürünler arasında Türk savunma sanayii ürünleri birçok ülkeye üçüncü bir yol sunuyor.

Türkiye kendi çizdiği yolda yürürken, diğer ülkelerin de bağımsızlaşmasının önünü açıyor.