14 Aralık’ta gündem resmen işgal edildi.

Kızılelma Milli Uçağımız, ilk defa gökyüzünde uçuşa geçti ve fakat biz İmamoğlu’nun mahkeme kararını konuşmak zorunda kaldık.

Üstelik kesinleşmemiş, temyiz yolu açık, istinaf ve Yargıtay aşamaları olan mahkeme kararı üzerinden toplumun gündemi yörüngesinden çıkarıldı.

Yorumlarda Ekrem İmamoğlu’na verilen kesinleşmemiş iki yıllık hapis kararı, Recep Tayyip Erdoğan’ın şiir okuması üzerine aldığı ve sonu hapisle neticelenen mahkumiyet kararıyla eş tutuldu.

O dönem İstanbul Belediye Başkanı olan Erdoğan “minareler süngü” şiirini okurken bir davayı dillendiriyordu. Rejim ise inançlı ve parlak bir siyasetçinin önünü kesmek istedi ve yargı üzerinden bir operasyon çekti. Peki engel olabildiler mi, hayır! Erdoğan, 28 yıldır Türkiye siyasetine damga vuran bir lider olarak güncelliğini koruyor.

AYNI HİKAYE TEKRAR YAZILIR MI?

Ekrem İmamoğlu’nun durumu, çok farklı.

İmamoğlu, YSK üyelerine “ahmak” diyerek hakaret etti ve kendisine dava açıldı. Çıkan kesinleşmemiş hapis kararı, bu hakaret üzerine gerçekleşti.

Sanki İmamoğlu mağduriyet öyküsü yazmak için adeta “bana dava açın ve beni mahkum edin” demiş gibi.

İmamoğlu, Erdoğan gibi bir hikaye yazmak için böyle bir hakareti planlayarak ifade etmiş olabilir mi? Bilemiyorum ama ihtimal dahilindedir.

“Beni mahkum edin, mağdur olayım, sonra da Cumhurbaşkanı!”

Belki de her şeyin özeti budur!

Bir akıl yürütmesi benimkisi. Mahkeme kararı sonrasındaki İmamoğlu ve Akşener’in sevincini başka türlü okuyamadım.

İki siyasetçide de müthiş bir bayram sevinci vardı.

İmamoğlu, hakkında hapis kararı açıklandıktan sonra Akşener ile neden “çak” yaptı?

Meral Akşener neden “kazandık halet-i ruhiyesi”ne girdi?

Karar sonrası yaşanan büyük sevinç, mutluluk patlaması ve bayram havasını başka türlü değerlendiremiyorum.

Çıkan karar, İmamoğlu ve Akşener’e mutluluk verse de Kılıçdaroğlu ve ekibinin âsâbını bozdu. CHP’nin adayını belirleme süreci manipüle ediliyor, 6’lı Masa’nın iradesine ipotek konuyordu.

Bu gelişme sonrası adayın İmamoğlu olması yönünde büyük psikolojik baskı kuruldu.

Bakalım, CHP içinde ve 6’lı Masa’da buna boyun eğilecek mi?

DAVA HAKLI BİR DAVA MI?

Davanın hukuki parametrelerini tartışmak gereksiz olur.

Ben şahsen davanın açılma aşamasını sorguluyorum.

İmamoğlu, işleri ve icraatlarıyla ön plana çıkamayan ama bir şekilde topluma sempatik gösterilen bir profil. Söylemleri çoğu zaman ölçüsüz. Böyle bir profilin daha fazla gündem olmasına yardımcı olmak; düşündürücü.

Elbette, YSK üyelerinin kişilik hakları kendilerinde saklıdır, kendi tercihleridir ama şahsen ben olsam görmezden gelirdim. “Lafa bakarım laf mı diye” diye başlayan söz var ya hani… Bu bağlamda sözü söyleyen kişinin profili de önemlidir.

SEÇİME KADAR NELER DEĞİŞMEZ Kİ?

Siyasette malum bir gün bile çok uzun. Şimdiden iktidar olmuş havalarına giren siyasi figürler, rakipleri olan Erdoğan’ın siyasi tecrübe ve birikimini hesaba katmıyor.

Bakalım Erdoğan’ın heybesinde hangi hamleler var? Süreç içinde hangi sürprizler hayata geçirilecek. Göreceğiz.