Okulların yüz yüze eğitime başlaması yeni bir aşamaya geldi. 02 Kasım itibarı ile 5. Sınıflar ve 9. Sınıflar yüz yüze eğitime başlamış oldu. Hâlihazırda yüz yüze eğitime başlamayan 6 ve 7. Sınıflar, 10 ve 11. Sınıflar kaldı. Esasında öğrencilerin büyük çoğunluğu okullarıyla buluştu. Sağlık Bakanlığının açıklamalarına göre okul kaynaklı virüs bulaşı neredeyse yok denecek kadar az. Bu durum, okul idarecilerinin okullarında gerekli tüm tedbirleri aldığını, öğretmenlerin sürecin ciddiyetine uygun yaklaşımlar sergilediklerini ortaya koymaktadır.

Eğitimciler ve okullar yüz yüze eğitime hazır

Milli Eğitim Bakanlığı, uzaktan eğitim sürecini olgunlaştırarak devam ettirmektedir. Fakat 16 Mart 2020 tarihinden beri tecrübe edilen bir gerçek var ki o da eğitimin yüz yüze yapılması zorunluluğu.  Uzaktan eğitim, eğitimin asgarisini verebilmektedir. Öğrencilerin zaman disiplini kazanmaları, sosyalleşmeleri, öğretimin yanında eğitim süreçlerine dahil olmaları, birey olmaktan çıkıp toplumun parçası olmaları gibi kazanımlar ancak yüz yüze eğitimle verilebilmektedir.

Kayseri’de eğitimde başarı için şu ifade kullanılır. “Anasının ketesi, babasının kesesi, hocasının nefesi”. Hocanın nefesi olmadan kaliteli ve yeterli bir eğitimin verilemeyeceğini eğitimin tüm tarafları test etmiş oldu.

MEB, merkez ve taşra teşkilatları marifeti ile sahanın gerçeklerini takip etmektedir. Eğitimin paydaşı olan sendikaların da öneri ve görüşleri alınarak vakit kaybetmeden tüm sınıflarda yüz yüze eğitime başlanmalıdır.

Okullar pandemi sürecinde daha fazla desteklenmeli?

Okullarda her türlü hijyen tedbirinin alındığını ifade etmiştik. Fakat sürdürülebilir bir temizlik ve pandemi tedbirleri politikası oluşturmak için okulların yardımcı personel ve bütçe konusunda desteklenmesi gerekmektedir. Yönetmelik ya da emirlerle tedbir almak bazen çok zor olabiliyor, Her okulun yerel imkânları gerekli tedbirleri almak için yeterli olmayabilir. Tüm sınıfların okulları ile buluşacağı ümidini ertelememek için okullar yeterli teçhizatla ve bütçeyle desteklenmelidir.

Yazılı Sınavlar Mağduriyet Oluşturmamalıdır

Eğitimin semeresi sınavlar marifeti ile alınmaktadır. Yapılan açıklamalara göre öğrencilerin tamamı müfredatın tamamından sorumlu olacaklar. Uzaktan eğitim ya da okulda eğitim alan öğrenciler okullarda yüz yüze sınavlara alınacaklar. Bazı öğretmenlerin uzaktan eğitime katılmayan ya da katılamayan öğrencilere performans anlamında daha az puan verecekleri ile ilgili öğrenci serzenişleri  dillendirilmektedir.

Yine öğrencilerin yazılı yoklamada yapılacak sınavlarda gereğinden fazla zor sorulacağı ve mağdur olacakları ile ilgili korkuları var. Öğretmenlerin öğrencileri mağdur edecek bir yaklaşım içerisinde olmadıkları görüşü hakim olmakla birlikte münferit marijinal uygulamaların olabileceği endişesi de dile getirilmiyor değil.

Yaşanan süreç zor bir süreç, öğrenciler zaten almaları gereken eğitim ve öğretimi alamadılar. Bir de not mağduriyeti yaşamamaları için gerekli kamuoyu hassasiyeti oluşturulmalıdır.

DYK yönetmeliği ile ne amaçlanıyor?

Bilindiği üzere dershanelerin kapatılması ile sınavlara hazırlık çalışmaları okullara kaydırılmıştı. Geçtiğimiz günlerde Destekleme Yetiştirme Kursları ile ilgili bir yönerge yayınlandı. Yönergeye göre DYK kursları sadece 7 ve 8. sınıflarla 11 ve 12. sınıflarda açılabilecek. Diğer sınıflarda DYK kursları açılamayacak, aynı zamanda Bakanlığın belirlediği derslerden kurs açılabilecek. Yani YKS ve LGS sınavlarına kaynaklık edecek derslerden kurs açılabilecek.

Alınan bu kararda Danıştay’ın DYK kursları ile ilgili eleştirileri etkili olmuş gibi gözükmektedir. Tüm bu gelişmeler eğitim kamuoyunda DYK kurslarının sınırlandırıldığı, öğrencilerin ara sınıflarda ihtiyaç duydukları akademik desteği özel kurslardan alacakları, kamu maliyesi üzerinden ciddi bir ücret yükünün alınacağı şeklinde oluştu.