Konuşma biçimimiz, seçtiğimiz kelimeler, onları kullanmadaki becerimiz, konuşurken takındığımız tavırlar ve elbette ki sesimizin tonu çok ama çok önemlidir. Etkili bir konuşmada kullanılan sözcükler açık olmalıdır. İfade edilmek istenen düşünce net olmalıdır. Düşüncelerimizi başkalarına en etkili şekilde anlatmanın ve başkalarını da anlamanın yolu; dili/ konuşmayı iyi bilmekten ve kullanmaktan geçer.

Konuşurken Hedef Belirleyin

Kullandığımız dilin inceliklerini iyi bilmeliyiz. Manidar bir atasözümüz daha vardır. Derki; “Hedefi olmayan, nereye nişan aldığını bilemez”. Konuşmalarımızda ulaşmak istediğimiz bir hedef olmalıdır. Konuşmuş olmak için konuşmanın ne konuşana nede dinleyenlere hiçbir faydası olmaz. Konuşma yapacak kişi konuya hâkim olmalıdır. Konuya ait verileri toplamalı, referans aldığı bilgileri not almalıdır. Araştırdığı konu ile ilgili literatürü iyi tetkik etmelidir. Bilgileri sentezleyerek, anlamlı bütünlükler kurmalı, sahiplenmelidir. Unutmamak gerekir ki: “Bilgi sahibi olunmadan, fikir sahibi olunmaz”. Belleğimizde olmayan bilgileri, izah edemeyeceğimize göre, bilgi sahibi olmalıyız. Bilgiden yoksun, doğaçlama yapılan uzun konuşmalar hedefine ulaşamaz ve bir müddet sonra kişileri sıkar. “Sussa da kurtulsak” yakınmalarına neden olur. Kişi veya kişileri etkileyen konuşmalar onları bilgilendiren veya bildikleri konular dahi olsa düzenli, kurallı, ortamın nabzını iyi ayarlayarak, sesinin tonunu alçaltıp, yükselten, beden dilini iyi kullanan konuşmalardır.

Etkili konuşmada en önemli etken büyük oranda bilgi ve genel kültüre bağlıdır. Buna sahip olmayan kişilerin konuşmaları bir müddet sonra rutinleşir. Aynı kelime ve bilgilerin birkaç kez tekrarlanması konuşmaları sıkıcı hale getirir.

Konuşmalarda “iletme” telaşından çok “iletişim” sağlamaya çalışılmalıdır. İletişim karşımızdakilerin dünyasına girebilmektir. İyi bir konuşmacı, dinleyenlerin gözlerinden, beden dillerinden, kendisini anlayıp anlamadıklarını anlayabilir. Etkili bir konuşmacı dinleyicileriyle güçlü bir bağ kurmayı başarabilen konuşmacıdır.

Kiminle, hangi kültür seviyesi ile iletişim kurduğumuzun farkında olarak konuşmamıza hazırlık yapmalı, konuşmanın akışını seviyeye göre düzenlemelidir. Konuşmasını planlamayan bir konuşmacı, toplumun seviyesini iyi ayarlayamazsa seviyenin çok üzerinde veya tam tersi seviyenin altında konuşacağı için konuşması anlaşılmayacak veya yanlış anlaşılacaktır. Ya da yetersiz bulunacaktır. Planlamayı iyi yapmalı buna kesinlikle uymalıdır.

Dinleyicilerin konu dışına çıkaran soru ve çıkışlarına estetik bir üslupla müsaade etmemelidir. Bildiğimiz her şeyi bir konuşma, seminer veya toplantıda karşımızdakilere aktarma telaşına da düşmemeliyiz. Zamanında ve doğru yerde anlatılmayan konular zamansız açan çiçek gibidir. Yazın açması gereken bir çiçek, kışın açarsa nasıl soğuk onun yaşamasını engeller, ömrü kısa olursa, plansız, yersiz yapılan konuşmalarda hedefine ulaşmaz. Doğruda olsa çabuk unutulur. Zaman kaybıdır.

Konuşmanın bir düzeni, belirlenmiş bir süresi, sınırı olmalıdır. Özlü, kısa cümleler ve örneklerle konu anlatılmalıdır. Dinleyiciler söz uzadıkça, sıkılacaklardır. Konuşmada verilecek örneklerin, dinleyenler üzerindeki etkisi hesap edilerek verilmeli, ilgisiz söz ve örneklerin konuyu hedefinden saptıracağı asla unutulmamalıdır. Akıcılığı bozacak söz ve örneklerden kaçınmak gerekir.