Geçtiğimiz cuma, Türkiye’nin gurur günüydü.

Görücüye çıkan yerli otomobil, tasarımı ve son teknolojik donanımıyla herkesi kendine hayran bıraktı.

Bu rüya, ülkemiz için yeni değil.

İlk yerli otomobil üretimi; 1961’de yirmi beş kişilik Türk mühendis ekibiyle dört ay süre içinde başarıyla gerçekleşmişti fakat projenin makûs talihi süreci akamete uğrattı.

Ne olmuştu? Neden proje devam etmedi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, devrin otomobili töreninde geçmişi yâd ederek Devrim Otomobili’ni yapan mühendisleri ve özellikle de Gümüş Motor sonrası yerli otomobil fikriyatını, alt yapısını ve emeğini ortaya koyan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ı rahmetle ve saygıyla andı.

Devrim Otomobili projesini akamete uğratan kısa hikâye şöyle:Mühendisler gece-gündüz çalışarak kısa süre içinde otomobili tamamlar ve dört tane üretirler. Bu süreçte hükümetin içinde bu fikriyata karşı duranlar vardır. Sadece siyaset mi? Bürokraside de benzer bir durum söz konusu. Medyada ise tamamen bir Batı hayranlığı söz konusu. Yerlilik söylemlerini geri ve bağnaz bir anlayış olarak değerlendiriyorlar. Dünya egemenlerinin sesi olmuş medya içinde milli duruş sergileyenlerin sesi çok cılız…

Hal böyleyken otomobil tamamlanıyor ve artık devlet adamlarının eşliğinde törenle medyaya tanıtılacaktır. Elbette projeye karşı duran “akıl” boş durmuyor. Otomobilin benzin deposunu boşaltıyor. Otomobil tören alanına çıkartıldığında ise ancak 100 metre ilerleyebiliyor ve sonra duruveriyor. Flaşlar patlıyor, siyasetçilerden demeçler alınıyor ve ajanslara haber geçiliyor.Projeyi başarısız addediyorlar ve adeta bir kağıt parçası gibi buruşturup çöpe fırlatıyorlar. Ve tören alanından kalan demeç hala hafızalarda… Eski asker ve dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, “garp kafasıyla otomobil yaptık, şark kafasıyla benzin koymayı unuttuk” diyor.

Türk mühendislere yapılan büyük operasyon başarılı olmuştur.

Ve fakat bugün mühendisler rahmetle anılırken, mühendisleri desteklemekten aciz kalan siyasetçiler ibretlik bir şekilde gelecek nesillere anlatılıyor.

Süreçte mühendisleri aşağılayan, dalgasını geçen, olayı karikatürize eden medyanın hali ise tam bir facia.

İşte bu medya, bugün de var.

Sadece sesleri daha az çıkıyor. Yerli otomobilin lansmanı yapılmadan önce başladılar tezvirata; Hani, nerede fabrika? Yerli olduğuna emin misiniz? “Yaptırmazlar” diyerek alaycı ve tehditkar tavırlarıyla yine misyonlarını yerine getirdiler.

Hatta içlerinden biri o kadar ileri gitti ki; yerli otomobili destekleyen bir CHP’liye, sosyal medyadan “Sen CHP’li değil misin?” diye mesaj attı. Misyonlarını o kadar sahiplenmişler ki, insanları hizaya sokmaktan geri durmuyorlar.

DÜN;

Siyaset ve medya Devrim Otomobili’ni yalnız bıraktı.

BUGÜN;

Siyaset, kapı gibi bu projenin arkasında duruyor. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan bu projenin hayata geçmesi için büyük bir çaba ortaya koydu.

Devrim’e operasyon çeken medya, bu defa aciz kaldı. Medyanın geniş kesimi, bu gelişmeyi milli bir duruş sergileyerek halka yansıttı.

Demek ki neymiş; yeri otomobilden önce yerli siyasetçi ve yerli medya öncelikliymiş.