Geçtiğimiz Cuma günü 86 yıldır özlediğimiz bir manzarayla Ayasofyayı Kebir Camii ibadete açıldı. Uğruna yıllardır meydanları doldurduğumuz, Zincileri kırılacak diye sloganlar attığımız Ayasofya camii nihayet açıldı.

Dünyanın dört bir yanında müslümanların sevinçlerini paylaştıkları, bir çok yerde kurbanların kesildiği bir anda içerde ilginç çıkışlarla karşılaştık. Neden Ayasofya’yı açıyorsunuz, Ayasofya’yı müze olarak neden tutumuyorsunuz. Neredeyse hızlarını alamayıp gerisin geriye neden Kiliseye çevirmiyorsunuz hezayanlarını duymaya ramak kaldı. Bu tartışmalar yetmedi Diyanet işleri başkanı Ali Erbaş beyin ilk hutbeye kılıçla çıkması hedefe kondu. Yetmedi hutbede yer verdiği ifadeler üzerinden hedefe konmaya çalışıldı.

Peki Erbaş hoca ne dedi de hedefe kondu? “Fatih Sultan Mehmet Han, gözbebeği olan bu muhteşem mabedi kıyamete kadar cami olmak kaydıyla vakfedip müminlere emanet bırakmıştır. Bizim inancımızda vakıf malı, dokunulmazdır. Dokunanı yakar. Vakfedenin şartı vazgeçilmezdir, çiğneyen lanete uğrar” cimlesini sağından solundan çekerek öyle bir hale getirdiler ki,Erbaş hocanın Mustafa Kemal’e hakaret ettiğine vardırdılar işi. Oysa ki vakıf duası olarak bilinen duanın sadece bir kısımı okuması nedeniyle böyle bir lince uğraması en hafif kelimeyle art niyet olabilirdi. Zaten Ayasofyanın açılmasına karşı olan kesim için ne yapsanız onlara yaranamazsınız havasıydı.

Neyse ki onların bu ataklarına karşı Erbaş hocaya sahip çıkan ciddi bir kesim oldu da saldırganların sesleri cılız kaldı. Tıpkı Ayasaofya’nın açılmasına karşı seslerinin cılız kalması gibi hadi bu vesileyle bir defa daha vakıf dua ve bedduasını hatırlayıp Ayasofya’nın açılışı nedeniyle iradeyi gösterenlere salam ve dua edelim.

Vakıf Duası

” Her kimse ki; Vakıflarımın bekasına özen ve gelirlerinin artırılmasına itina gösterirse, bağışlayıcı olan Allahu Teâlâ’nın huzurunda ameli güzel ve makbul olup, mükâfatı sayılamayacak kadar çok olsun, dünya üzüntülerinden korunsun ve muhafaza edilsin…”(Kanuni Sultan Süleyman)

Vakıf Bedduası

“Allah’a ve Ahiret gününe inanan, güzel ve temiz olan Hazreti Peygamberi tasdik eden, Sultan, Emir, Bakan, küçük veya büyük herhangi bir kimseye, bu vakfı değiştirmek, bozmak, nakletmek, eksiltmek, başka bir hale getirmek, iptal etmek, işlemez hale getirmek, ihmal etmek ve tebdil etmek helal olmaz. Kim onun şartlarından herhangi bir şeyi veya kaidelerinden herhangi bir kaideyi bozuk bir yorum ve geçersiz bir yöntemle değiştirir, iptal eder ve değiştirilmesi için uğraşır, fesh edilmesine veya başka bir hale dönüştürülmesine kastederse, haramı üstlenmiş, günaha girmiş ve masiyetleri irtikap etmiş olur. Böylece günahkarlar alınlarından tutularak cezalandırıldıkları gün Allah onların hesabını görsün. Mâlik onların isteklisi, zebaniler denetçisi ve cehennem nasibi olsun. Zira Allah’ın hesabı hızlıdır. Kim bunu işittikten sonra, onu değiştirirse onun günahı, değiştirenler üzerindedir. Kuşkusuz O, iyilik edenlerin ecrini zayi etmez…” (Sultan 2. Beyazid)

Amin…