Geleceğimizi bırakacağımız, yarının dünyasının söz sahipleri ve ümidimizin yeşermesine vesile olan gençler.

Bulunduğumuz jeopolitik konum itibariyle diğer ülke gruplarına göre bizdeki önemi çok daha büyük olan gençler.

Orta gelir tuzağından kurtulup gelişmiş ülkeler kategorisine geçme arzusu ile çalışan işgücünün ortalama yaşının çok daha önemli olduğu gençlerimiz.

Her geçen gün eğitim düzeyinin biraz daha arttığı ülkemizde son dönemlerde yapılan araştırmalar şu gerçeği gözler önüne seriyor: Gençlerimiz gelecek konusunda oldukça kaygılı.

Kaygı düzeyi her yıl bir önceki yıla oranla daha da artıyor.

Ama biz bu düzeyi minimuma indirmek için konunun üzerinde çok ciddi çalışmalar yaparak bu çalışmaları biran evvel hayata geçirmek zorundayız. Değilse geri dönülemez bir yola girilebilir.

Bunun için öncelikle eğitim sistemimizi gözden geçirmeli, aksayan yönleri tamir edilmeli ve dünya ölçeğinde bir sistematik geliştirilmelidir.

Gençlerimizin yeteneği olduğu konuları saptayabilmek için ilkokul çağlarında gerekli testler yapılmalı ve üniversitede seçeceği bölüm konusunda alt yapı en fazla ortaokul düzeyinde iken kendisiyle birlikte ebeveynlerine söylenmelidir.

Maalesef üniversite çağında okuduğu bölüm ile ilgisi olmayan o kadar çok öğrenciyle karşılaşabilirsiniz ki bu durum sistematik yanlışlığı size o kadar aşikar bir şekilde anlatabilir.

Çünkü ülkemizde gençlere gerek ailesi gerekse de sosyal çevresi tarafından pompalanan tek şey üniversite de okuyup okumadığıdır.

Aslında olması gereken gencin yeteneğinin olduğu ve istediği bölümde okuyup okumadığının sorulması gerekliliğidir.

Hatta dönemlere göre popülaritesi değişen meslek gruplarına gençlerin çevreleri tarafından yönlendirilir hale gelmesi durumun ne kadar vahim bir noktada

olduğunu bizlere göstermektedir. Son dönemlerde özellikle sağlık ile ilgili bölümlerin çok daha fazla tercih edildiği bu durumun bir yansımasıdır. Nasıl her genç işletme okuyamazsa aynı konumda her genç sağlıkla ilgili bir bölümde okuyamayabilir.

Eğitim sisteminden sonra istihdam politikaları üzerinde özenle çalışılması gençlerin geleceğe kaygısız bakmasına vesile olacak bir diğer önemli konudur.

Üniversite mezunu gençlerin önünü açacak, daha rahat iş bulabilmesine vesile olacak ve çalıştığının karşılığını maddi olarak alabileceği politikalar hayata sokulmalıdır.

Bir diğer konu ise sosyal çevrenin gençleri olumlu düzeyde etkilemesi sağlanmalıdır. Yani gerek okul çevresinden arkadaşlar gerekse de sosyal çevrede ki arkadaş grupları gençlerin geleceğe umutla bakması noktasında her anlamda gençlere yardımcı olmayı kendilerine şiar edinmelidirler.

Öncelikle ben odaklı olan sosyal çevredeki insanlar biz odaklı konuma gelmelidir. Öyle örneklerle karşı karşıya kalıyoruz ki kendi konumunun sürekliliği devam etsin diye en yakın arkadaşına yardımcı olmayan sadece ben diyen insanları görüyoruz.

Son noktada ise ekonomik ortamında gençleri kaygıdan uzaklaştırması gerekmektedir.

Gelir politikalarının belirli düzeylere yükseltildiği ve çalışanların emeğinin karşılığını tam olarak alabildiği bir ortamda gençlerimiz yarından daha emin olarak yaşamlarını sürdüreceklerdir.

Gençlerimiz ne kadar kaygıdan uzak olurlarsa geleceğimiz de bir o kadar berrak ve hoş olacaktır.