Gezi darbesiyle haddimizi bildirmeye kalktılar olmadı. Kendi içimizden gençleri kendi memleketlerine saldırmak için kullandılar tutmadı. Beceremediler.

17-25 Aralık’la geldiler. Şeytandan mülhem en hasis iftiralarla fitne yağmuru olup yağdılar olmadı.

Beceremediler.

6/7 Ekim olaylarıyla geldiler. Kobani’de DAEŞ’le birlikte danışıklı dövüş tiyatro çevirdiler. Sonra kendileri çalıp kendileri oynadıkları palavrayı bahane edip 52 insanın kanına girdiler. Barbarları sokağa saldılar olmadı. Beceremediler.

15 Temmuz oldu giderek hırslanmışlardı ve içimizden en iyileri bulup şehit ederek katliam yaptılar. Binlerce insanı yaraladılar yine olmadı. Beceremediler.

Şimdi döviz kurları üzerinden numara çekiyorlar. Yine beceremeyecekler. Yarın başka bir şeyle daha gelecekler.

15 Temmuz’da yaşadıkları hezimetle sadece rezil olmadılar ellerindeki önemli kozlardan biri olan “askeri darbe” kozunu kaybettiler. Büyük zarar! Bizi tankla köşeye sıkıştırdılar ve biz onların elinden bir daha askeri darbe yapma ihtimallerini de söküp aldık. Bir daha yeltenirlerse bu sefer inleye inleye bedel ödeyeceğini biliyor hepsi. Evet hepsi(!) Şimdi dolar konusunda da zarar ediyorlar. Türkiye, dünyanın buralarında doların dolaşımını aksatmaya başladı. Kendi bastığı parayla borçlanan ABD emperyalizminin parası buralarda hâkimiyetini yitirmeye başladı. Araplar, Ruslar, Hintliler, Türkler devlet bütçelerini dolarla açıklardı. Yani, Ümmühan Anne’nin tabiriyle “Suyu getiren de yiyor bir ekmek, testiyi kıran da yiyor bir ekmek” düzenini yıkmaya başladı Türkiye…