1950’li yıllarda Kayseri’de, Amerikalıların yardımı ile karayolu inşaatına başlanacakmış. Bölgeye yakın bir köyde de köylüler imece usulü ile bir patika yol yapıyorlarmış. Bu patika yol için bir merkebi (eşeği) tepeye doğru sürüp onun geçtiği yerlere hemen kazık çakıp yolun güzergâhını belirlemeye çalışıyorlarmış.

Malum eşekler ve pek çok hayvan, içgüdüsel olarak hem en kısa hem de az enerji harcayıp rahatça gidecekleri yolu seçer. Yani eşekler, iyi bir yol mühendisidir. Yokuşları en fazla %7 eğimle ve kısa mesafelerde virajlar alarak çıkar.

Köylülerin çalışması Amerikalı mühendislerin dikkatini çekmiş tabii… Amerikalı mühendisler, tercümanları ile köylülerin yanına varmışlar:

Kolay gelsin, ne yapıyorsunuz burada?

İçlerinden biri sözcü olarak ortaya atılmış:

Yol yapıyoruz.

Bu defa biraz da dalga geçerek,

Peki, bu eşek ne işe yarıyor?

Eşek sayesinde yolun nereden geçeceğini tespit ediyoruz. O nereden giderse ona göre yol güzergâhı belirliyoruz.

Amerikalı mühendisler, bu açıklama karşısında gülmekten çatlayacak hâle gelmiş… Sonra da köylüleri küçümseyerek ve dalga geçmek amacıyla şu soruyu sormuşlar:

Ya bölgede eşek bulamazsanız ne yapıyorsunuz?

O zaman Amerika’dan mühendis getirtiyoruz…

Bizde de toplum mühendisleri(!) var malumunuz olduğu üzere… Bu toplum mühendislerinin ortak özelliği, bu milletle ve değerleri ile zerre alakaları olmaması ve milletin istek ve beklentileriyle bunların dünya tasavvurlarının zerre uyuşmuyor olmasıdır.

Yine bu toplum mühendislerinin ipleri hep dışarıdan beslenen, kökü dışarıda olan birilerinin elindedir ve milleti sürekli çıkmaz yollara sürüklemeye, özünden uzaklaştırmaya çalışırlar. Kendileri çoktan gönüllü olarak yoldan çıktıkları için milleti de kendi yolsuzluklarına ortak etmeye çalışırlar.

Milletin doğru bildiğini yanlış, Hak bildiğini batıl, hakikat bildiğini yalan göstermek için her türlü algı operasyonuna girişirler.

Allah’tan milletimiz, irfan sahibi ve sağduyusu güçlü de gâvurun ekmeğini yiyip kılıcını sallayan böylesine gâvurlaşmış hainlere ve satılmışlara hiçbir zaman kulak asmıyor.

Malumunuz olduğu üzere Amerika’da seçim sonuçlarını kabul etmeyen Trump taraftarları, sokağa inip eylemler yapıp ortalığı karıştırınca bizim siyasetçiler de geçmişte ABD ve Batı’nın yaptıklarına misilleme olarak biraz da ironi içeren mesajlar yayımladılar.

Meclis Başkanımız Mustafa Şentop, “ABD’deki olayları endişe ile izliyor; tarafları öncelikle sükûnete davet ediyoruz. Daima hukuk ve demokrasi içinde sorunların çözüleceğine inanıyoruz. Türkiye olarak her zaman hukuktan ve demokrasiden yana olduk; herkese de bunu tavsiye ederiz.” dedi.

İbrahim Kalın, “Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşanan gelişmeleri endişeyle takip ediyoruz.” ifadesini kullandı.

Fahrettin Altun, “ABD’de demokrasinin tüm kurum ve teamülleriyle bir an önce işler hâle geleceğine olan inancımızı koruyoruz.” dedi ve İbrahim Kalın da aynı tivitin İngilizcesini attı.

Mahir Ünal, “ABD’de yaşanan gelişmeler demokrasiler için ırkçılık, şiddet ve gayrı meşruluk tartışmalarının toplumsal alanda ağır sonuçlarını göstermesi açısından önemli. Siyaset dilinde gayrı meşruluk tartışmalarının nasıl bir sorumsuzluk doğurduğunu ABD örneğinde tüm dünya izliyor.” dedi.

Bu mesajlar ABD medyasında karşılık buldu ve haber programlarında gündem oldu. Ama asıl karşılığı içimizdeki Amerikalılar da buldu.

Amerikan eşekliğine ve uşaklığına gönüllü bir güruh hemen bizim siyasetçilerin mesajlarına sert tepki gösterip bir taraftan da dalga geçerek itibarsızlaştırmaya çalıştılar. Resmen Panik ATAKLI bir görüntü ortaya koydular.

Sahiplerine ayar çekince her zamanki gibi içerideki tasmalı itleri hırlıyor, havlıyor, ortalığı velveleye veriyor!.. Hoştunuz lütfen!..

İnsan, “Ne oldu enikler, kuyruğunuza mı basıldı, niye bu kadar havlıyorsunuz?” demeden edemiyor tabii!..

Sahi bir Merzifon eşeği, bu toplum mühendislerinden kaç tanesine bedeldir?