Son yıllarda ve özellikle de son aylarda belirli bir merkezden ve tek ağızdan çıktığı her halinden belli Suriyeli Mülteci kardeşlerimize karşı geliştirilen nefret dili sonunda meyvesini verdi.

Ve Sakarya’da iki vahşi cani ruhlu katil, dokuz aylık bebeği karnında ve on aylık çocuğu yanında olan yirmi yaşındaki Emani geline hem tecavüz etti, hem öldürdü. Bununla da kalmadı yanındaki on aylık bebeğini de katletti.

Peki bu Suriyeli mültecilerin katledilmesine, Suriyeliler gitsin diyen, insanlıktan nasibini almamış vicdansızlar nasıl tepki verdi ? Efendim, tecavüze ben de karşıyım ama bu olay münferit bir

olay. Cani de cezasını çeksin ama onların burada ne işi var ? Gitsinler kendi ülkelerinde savaşsınlar ve bu kadar da çok çocuk doğurmasınlar.

Şimdi bunları söyleyenlerin hangi ifadelerine ne cevap vereyim. İnsanca cevap versem insanlık benden utanır. Müslüman olarak versem dinim müsaade etmez. Türklüğümle cevap versem Türk Milleti incinir. Yüzlerce yıl İslam’ın bayraktarlığını, hamiliğini, hizmetkarlığını yapmış bir milletin evladı olarak düştüğümüz,düşürüldüğümüz duruma bir bakın.

Düştüğümüz bu duruma ifade etmeye acı kelimesi bile kifayetsiz kalır. Yarın Ruz-ı Mahşerde Yüce Allah bizlere ben sizlere onları emanet olarak yolladım da siz ne yaptınız derse inanın ki hepimiz yanacağız, yanacağız…

Ya peki Sakarya’daki tecavüz ve cinayete ferdi bir olay gibi bakanların gafletine ve akıl cinnetine ne demeli !

Kara propagandalarla medya, köşe yazısı ve özellikle de sanal alemde yalan haberlerle Suriyeli mültecilere karşı linçe dönüştüğü görmüyor musunuz? Sanal alemde ve medyada bundan etkilenen kendi aklını kullanmaktan aciz kişilerin de sokaklarda Suriyelilere karşı terör estirdiğinin farkında değil misiniz?

Özellikle de bazıları gerçek olsa da çoğunun provakatif olduğu sonradan görülen olaylarla Suriyelilere karşı bir intikam ve nefret politikasının geliştirildiği bir oyun olarak karşımızdayken nasıl olur da bu oyunun bir parçası olunuyor?

Yine söylüyorum ülkemiz de ülkemiz insanı da büyük bir oyunla karşı karşıya. Ve bu oyunun kurucuları bir taşla iki kuş vurarak hem bizi birbirimize düşman ediyorlar hem de Müslümanların bir arada bir güç olabilmesini engellemek için ırkçı-faşist söylemlere bizimle –Suriyeli Müslüman mülteci kardeşlerimizi ayrıştırmak istiyorlar.

Çünkü Batının da Ortadoğu’nun satılık liderlerinin de en büyük korkusu Türkiye ve Tayyip Erdoğan. Ve Türkiye 3-4 milyon Müslüman Suriyeliye bakıyor, can güvenliğini sağlıyor.

İşte Hafız Esed ve onun sahiplerinin korkusu da bu. Suriyeliler yaşadıkları ve Türkiye’de kaldıkları sürece hem Esed katili için hem de Ortadoğu’daki satılık liderler ve onların sahibi batı için çok büyük tehdit.

Bu tehditi azaltmak için de içimizdeki yerli işbirlikçi Fetöcü ve Ulusalcı görünümlü hainlerle işbirliği yaparak toplumumuza nifak tohumları serpip yalan haberlerle Suriyelileri tekrar ölüme, yokluğa sürüklemek ve bu topraklardan gitmesini sağlamak peşindeler.

Bu oyuna gafil olarak gelenler var, hatta zaman zaman bizim arkadaşlardan da bu oyunu anlamayanlar var.

İşte bu gafletimiz bize çok ağıra mal oldu. Şimdi ağlıyoruz, üzülüyoruz, ahlanıyoruz .Hani denilmişti ya; Fırat’ın kenarında bir koyun kaybolsa , Adl-i İlahi’de Hazreti Ömer’den soracaklar onu. Ben de diyorum ki; Sakarya’da bir bacımız, evladımız, gelinimizi göz göre canilerin eline verdik. Varın gidin rahat uyuyun.

Gitmesini istediğiniz bir Suriyeli gelin ve on aylık bebeyle baraber iki kişi daha gitti. Gidenlerin sayısı yetmez diyorsanız diğer katillere de haber verin….