ABD’de Kasım’da yapılacak seçimi kazanıp Beyaz Saray’a yerleşme hayalleri kuran Demokrat Parti başkan adayı Joe Biden’ın Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında yaptığı açıklamalar klasik Amerikan küstahlığının tezahüründen başka bir şey değil.

İşbirlikçilerini ele verecek ve kirli planlarını deşifre edecek kadar pervasız olması da yine o küstahlığın verdiği aşırı özgüvenden kaynaklanıyor.

Biden’ın açıklamalarında bahsettiği şeyler malumun ilamı sayılır.

Erdoğan’ı devirmek için bugüne kadar FETÖ eliyle birçok girişimde bulundular.

15 Temmuz 2016’da darbe yapmaya dahi kalkıştılar.

Fakat -Allah’a hamdolsun- hepsinde başarısız oldular.

Hain darbe girişimiyle amaçlarına ulaşamayınca başka yollar ve taktikler aramaya başladılar.

Yani Biden’ın bahsettiği farklı yaklaşımlar çoktandır uygulanıyor.

Erdoğan’ı yenecek duruma gelmesi için muhalefete de destek veriyorlar.

Center for American Progress adlı düşünce kuruluşunun “Türkiye’nin Değişen Medya Ortamı” başlıklı raporunda Türk medyasında bazı kesimlere sağlanan fonların devam etmesi gerektiği belirtiliyordu.

O fonlar söz konusu desteğin sadece küçük bir parçası.

Asıl planları iktidar partisini mümkün olduğunca bölüp parçalamak ve seçmenleri AK Parti’ye ve MHP’ye küstürmek, muhalefet partilerini bir araya toplayıp ortak bir cephe oluşturmak.

Bir yandan hükümetin başarılarının küçümsenmesi ve görmezden gelinmesi için, diğer yandan ufak tefek yanlışların ısrarla gündeme getirilmesi, yaşanan olumsuzlukların bir şekilde Erdoğan ve yakın çevresiyle ilişkilendirilmesi, küskünlüklerin ve kırgınlıkların büyütülmesi için her yola başvuruyorlar.

Hedef Erdoğan’ı devirmek olduğu için bunun nasıl gerçekleşeceğinin onlar için pek bir önemi yok.

AK Parti’ye oy verecek seçmenin küçük bir kısmını sandıktan uzak tutacağına kanaat getirirlerse demokrasinin ve oy vermenin küfür olduğu propagandasını dahi yapabilirler.

Kimilerini hükümeti Doğu Perinçek ve Vatan Partisi güdümündeymiş gibi göstererek uzaklaştırmaya, kimilerini din ve ahlâk konusundaki hassasiyetine hitap ederek etkilemeye, kimilerini de iflah olmaz ırkçılık ve mülteci düşmanlığı üzerinden kışkırtmaya çalışıyorlar.

Dolayısıyla son dönemde köpürtülen ve bağlamından koparılarak AK Parti’ye ve Erdoğan’a karşı silaha dönüştürülen tartışmalara, amacı üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olanlara dikkat etmek gerekiyor.

Hedeflerine ulaşmak için ülkenin milli menfaatleri yerine kendi çıkarlarını önceleyen bir takım marjinal partileri ve cemaatleri, egosu tavan yapmış kibir abidesi şahsiyetleri, kendilerine hak ettikleri makamların verilmediğini ve daha iyi rollere layık olduklarını düşünen figüranları çeşitli vaatlerle kullanmaktan kaçınmayacaklar.

Hain darbe girişiminin başarısız olması üzerine benimsedikleri yeni yaklaşımın kısmen işe yaradığını yerel seçimlerde gördüler.

Biden’ın “Darbe ile değil seçimle” vurgusu ve “İstanbul’dan dışarı atıldı” diyerek Cumhur İttifakı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni kaybettiğini hatırlatması boşuna değil.

Gayet net bir ifadeyle yerel seçimde İstanbul’da uygulanan taktiğin daha kapsamlı bir şekilde tüm Türkiye’ye yayılarak Erdoğan’ın devrilebileceğini, bu yaklaşıma daha çok yatırım yapmaları gerektiğini söylüyor.