Tarihin her döneminde ve neredeyse tüm toplumlarda olağanüstü güce sahip olduğuna inanılan ve kitleleri peşlerinden sürükleyen insanlar vardır. Bazılarının olağan halleri insanları cezbederken bazen de insanları cezbetmek için olağanüstü niteliklere sahip kişilerin inandırıcı roller yaptıkları ve bu rollerini zaman içinde yaşamlarının bir parçası haline getirdikleri görülür.

Yapmacık rollere bürünen, dini değerleri istismar ederek kendinde olağanüstü haller olduğu imalarında bulunan kişilerin etraflarında bir sempati ve samimi müdavimler halesi kendiliğinden oluşmaktadır. Geçmiş zamanlardan canlı örnekler veren, konuşmaları ile muhataplarının her haline vakıf olduğu imajı çizen ve gelecek tasavvurlarında bulunan kişilikler ister istemez herkesin dikkatini çekmektedir.

20. asrın başlarında Rusya’da yaşayan Rasputin bu tarz kişilerden biridir. Rasputin’in hayatına ve yaşam tarzına bakıldığında bizde ve her toplumda ortaya çıkan sahte peygamberlerin veya dini değerleri istismar ederek nüfuz kesbeden kişiliklerin aynı psikolojiye sahip oldukları, benzer karakteristik ruh yapıları taşıdıkları görülmektedir.

Fakir bir ailenin çocuğu olarak Ural dağlarının doğusunda Tobolsk kasabasına yakın bir köyde doğan Rasputin, bölgeye gelen yabancılara rehberlik ve araba ile taşımacılık işleri ile uğraşmaktaydı. Yaşamında hırsızlık, çapkınlık, kavga, dolandırıcılık vs. her şey vardı. Fakat müthiş derecede ikna kabiliyetine sahipti. Bir gün arabasıyla Verhoturye manastırına götürdüğü rahip ona, gücünü iyi yolda kullanmasını tavsiye eder. Rahibin sözlerinden etkilenerek bir süre manastırlarda kalmaya ve gezmeye başlar. Yaşam şekli ve hayatı değişir.

Konuşmaları ile insanları iknada başarılı olur. Zaman içinde “ermiş” birisi olarak görülür; hatta peygamber olduğuna inananlar bile çok olur. Fakat gerçekte o hala sahtekârdır. Yapmacık tavırları ve yalanları etkili olunca bunu daha da ustalıkla kullanmaya başlar.

Rusya’da fakir halk tabakası ve “mujik”ler arasında şöhreti 1900’lerde yaygınlaşır. 1905’te Petersburg’a gittiğinde, Rusya’da bilinen dini bir kişiliktir. Hatta halk kitleleri, rahiplere ve papazlara itibar etmezken onu el üstünde tutarlar. Petersburg’da üst düzey bürokrasi ve devlet yöneticileri ile tanışır.

Fakat onun hedefinde Çar II. Nikolay ile tanışma ve bu sayede saraya nüfuz etme vardır. Çok geçmeden bu fırsat da oluşur. Çarın oğlu ve halefi olan Aleksey Nikolayeviç Romanov’un hastalığı, ona sarayın kapılarını açar. Hastayı tedavi edeceğini söyleyerek bu hedefine ulaşır. Saraya geldiğinde Fransa’dan gelen doktorların tedavileri ile hasta zaten iyileşme aşamalarındadır. Fakat bu durum, Rasputin’in hastayı iyileştirdiği yorumlarına sebep olur. Gücü devlet ve bürokraside olağanüstü düzeye ulaşır. El-eteğini öpenlere kapılar sonuna kadar açılır.

Çar ve eşi Aleksandra’yı çok etkiler. Bu sıralarda Birinci Dünya Savaşı’nın tam eşiğidir. Rasputin’in Almanya için çalıştığı şayiaları çıkar ve Çarı İngiltere ile birlikte savaşa girmemeye ikna ettiği söylenir.

İki metreye yakın boyu, keskin bakışları ve ikna kabiliyeti ile etrafta bir mürit ordusu oluştururken, bir taraftan da düşmanları çoğalmaya başlar. Hatta bir ara Çarın eşi ile bile ilişki şayiaları çıkarılır. Saraydan uzaklaştırılır. Nihayetinde savaş devam ederken 1917 yılında bir suikast ile ortadan kaldırılır. İlginçtir, Çarın eşine “Eğer ben öldürülürsem siz de iki yıl içinde öldürüleceksiniz” kehaneti doğru çıkar. Çar ve eşi 1917 devriminden bir yıl sonra kurşuna dizilerek öldürülür.

Son yıllarda sahtekâr din adamları, şeyhler ve yalancı peygamberler çokça türeyince, akla bir asır önce aynı yoldan geçmiş, farklı kültürde de olsa Rasputin geliyor.