Böylesine bir gerçekliğin üzerine söyleyecek süslü, afili hiçbir sözüm yok. Acıyı, yaşayandan daha güzel kim anlatabilir ki… Aşağıda okuyacaklarınız, Suriye’deki iç savaşa henüz dünyayı tanımadan şahit olan ve ‘şımarmaya’ vakti olmadığı için hayatın kocaman bir insan yaptığı Zeynep Harba’ya ait…

*****

“Anneler çocuklarına her zaman huzurlu bir hayat diler. Ama benim halkım bu düşünceyle yaratılmadı. Bu dünyaya gözlerimi açtığımda harabeden başka bir şey görmedim. Altı yaşındayken kasabamdan sınır dışı edildim. Sevdiklerimden, evimden ayrıldım. Ve yorucu bir yolculuğa başladım. Farkında değildim ve büyüdüğümde ayrılığı ve adaletsizliği tadacaktım. Sadece bu değildi çünkü bir ortama alışınca ve yeni dostlar edinince aynı olaylar ve korkular tekrar ediyordu. Sabah kalkıp alelacele topladığımız eşyalarımız ve sonu bitmeyen hatıralarımızla başka bir yere gitmeye karar verdiğimiz zamanlardan hep korkardım. Çok şey çektim. Korku… Bir anda bütün bir ailenin kaderini belirleyen füzeler. Yorgunluk. Her şey. Ama babamın ayrılışını hatırlayınca hepsi önemsizleşiyor. Onun acısıyla kıyaslanacak acı yok. Babamın ayrılması demek arkamdaki tüm desteğin ve tek sığınağımın gitmesi demek. Evdeki sıcak kucak ve bize güven veren bir ateşti babam. Tüm şartlara rağmen harika ve sevgi dolu bir ailem vardı. Akşamları beraber oturup her şeyi unuturduk. Ama gitmesi evin sessizliğine neden oldu. Hayat benim için adil değildi. Çocukluğumun neşesini ve gerçeğin gülümsemesini aldı. Artık kasabama dönmekle ilgilenmiyorum. Tek istediğim mutlu, güvenli bir hayat. Sağlam bir aile ve parlak bir geleceğe sahip olmak. Allah’a her şey için şükür ediyorum. Çünkü bu onun isteğidir. Ve buna bir itirazım yok. Umarım bu acılar hiç olmamış gibi kaybolur ve tüm halkımın yüreğine neşe dolu bir hayat geri döner.”

*****

Zeynep Harba, 14 yaşında ve lise 1’inci sınıfta okuyor. Aslen Humuslu olan Harba ve ailesi, Suriye’deki iç savaşın başlamasından bir süre sonra Çobanbey’e göçmüş. Babası Özgür Suriye Ordusu saflarında savaşırken şehit düşen Harba, annesi ve üç kardeşiyle birlikte hayat mücadelesi veriyor. Savaşın yıprattığı o kadar surat görmüş olmalı ki estetik cerrah olmak istiyor… Kendini anlatmaya çalıştığı bu sözleri ise, Zeytin Dalı Harekatı şehidimiz Musa Özalkan’ın vasiyeti üzerine Kurt-Ar Uluslararası İnsani Yardımlaşma Derneğince Çobanbey’de kurulan Şehit Musa Özalkan Kültür Evi’nde kaleme almış. Kurt-Ar tarafından hayata geçirilen Selami Aynur Yazarlık Atölyesi Projesi, daha nice benzer hayatların yazıya dökülmesine vesile oluyor. Harbanın Arapça yazısını Türkçe’ye çeviren Kurt-Ar gönüllüsü Fatma Hanım’a teşekkürlerimizle… Kalın sağlıcakla…