Pek çok şey yerli yerinde durduğunda ve öyle olduğunda güzeldir. Hatta bazıları adaleti de böyle tanımlar; her şeyin yerli yerinde olması. Ben bunu kelimeler için de düşünüyorum. Olması gereken, kullanılması gereken yerde olmayan ve kullanılmayan kelimeler de bir tuhaf geliyor insana. Alışılmışın dışına çıkmak ya da bilmiyorum neyi ama bir farklılığını kanıtlamak için zoraki bir kelimeyi kullanmak bana çok garip, tuhaf ve hatta basit geliyor. Ve olmuyor yerli yerinde ve bir şiirin en güzel kafiyesi gibi duran bir kelimenin yerine bir başkasını koymaya çalışmak.

Bence kelimelerin de ruhları var. Aynı anlama gelen ya da bizim öyle söylediğimiz her kelime aynı şeyi anlamıyor aslında ya da anlatamıyor. Ruhu olan kelimeleri kullanmak bana her zaman daha çekici geliyor belki de bunun için. Herkesin söylediğinin dışında olsa da herkese benzemese de olsun diyorum, kıyamıyorum. Arıyor, buluyor, okuyor, anlıyor ve hayran oluyorum.

“Herkes” demişken, bu kelime aslında tek bir kelime değil. Farsça iki kelimeden oluşan bir tamlama esasında. “Her” tamamı, bütünü, hepsi demek. “Kes” ise kişi, fert, kimse anlamında kullanılıyor. İkisi yan yana gelince de şimdi anladığımız gibi “bütün kişiler” demeye geliyor. Yani çok defa kullanılan o yanlış haliyle “herkez” diye söylenirse belki bir anlamı olur “her defa” manasına gelir ama öyle kullanılmadığını hepimiz biliyoruz.

Hatta bir de bu “herkes”in zıttı var ve bence çok güzel; “Hiç-kes” Biz pek kullanmıyoruz bu kelimeyi ama bence tek başına şiir gibi. Anlamı zaten malum.

Ama benim bu “kes”li kelimelerde asıl çok sevdiğim bir tane var ki hayranım ona. Öyle nazlı, öyle güzel ve kadar fazla hisli geliyor ki bana bazen bir başkasına söylemekten bile korkuyorum. Ruhu var dediğim kelimelerden biri işte. “Bî-kes” o da Farsça ve yine iki kelime. Ama çok güzel değil mi?

“Bî” Farsça’da olumsuzluk, yoksunluk manası katan bir edat. Aslında çok kullanıyoruz. Biçare, bitap, bigâne gibi. Bununla aynı şekilde kullanılan bir edat daha var aslında. “Nâ” o da aynı anlamda. “Nankör, namahrem” gibi kelimler de var kullandığımız.

Aklıma bir şiir geldi bu iki edatında içinde geçtiği,

“Bende yok sabr ü sükûn sende vefadan zerre

Iki yoktan ne çıkar fikredelim bir kerre”

“E hani nerede edatlar?” diye sorabilirsiniz diye ben söyleyeyim; edatlar şairin isminde. Zira bu şiiri yazan meşhur divan şairi Urfalı Nâbî. Şiirdeki sırrı çözmeyi size bırakıp ben bîkes üzerine bir şeyler daha söyleyeyim.

Bîkes, kimsesiz demek ve bence daha naif, daha içli ve daha duygulu, her haliyle o kimsesizliği hissettiren ve hatta ağlayan bir kelime gibi.

Ama yine de kimse bîkes kalmasın, kimsesiz olmasın. Hem şair demiyor mu;

“Kimsesiz hiç kimse yok var herkesin bir kimsesi

Kimsesiz kaldım yetiş ey kimsesizler Kimsesi”