İsrail ordusunun Salı günü sabah erken saatlerde Gazze Şeridi’ne düzenlemeye başladığı ve Perşembe sabahına kadar devam eden saldırılarda 34 kişi şehit oldu ve 111 kişi yaralandı.

Saldırıların öncelikli hedefi Filistin’deki direniş gruplarından İslami Cihad’ın askeri ve siyasi liderleriydi.

İsrail’in İslami Cihad’ı hedef alması elbette bilinçli bir tercihti ve amacı da Gazze Şeridi’ndeki birlik ve bütünlüğe darbe vurmaktı.

2007 yazında yaşanan bölünmeden bu yana Gazze Şeridi’nin kontrolü Hamas’ın elinde.

Bu nedenle İsrail, Gazze’den atılan her füzeden Hamas’ı sorumlu tutuyordu.

Anlaşılan o ki, İsrail taktik değiştirdi.

Saldırılara verilecek cevabın hedefi ve boyutu oldukça önemliydi.

Direniş grupları her an savaşa hazır olduklarını söyleseler de Gazze Şeridi sakinleri savaşlardan ve yıllarca süren ablukadan yorgun düşmüş durumda.

Savaş ve barış kararlarını kim verecek?

Herhangi bir direniş grubu kendi stratejisine ve planlarına göre Gazze Şeridi’ni savaşa sokma hakkına sahip mi?

Bölgesel güçler tarafından finanse edilen ve silahlandırılan marjinal bir grup iki milyon insanın hayatını doğrudan etkileyecek ve bombardıman altında yaşamalarına yol açacak bir karar almaya yetkili mi?

Bu sorulara verilecek cevaplar Hamas ile diğer grupların arasını açma riski barındırıyor ve İsrail de o hassas noktayı kaşıyor.

Filistinli gruplar İsrail’in niyetinin farkında oldukları için oluşturdukları ortak operasyon merkezi aracılığıyla kararları birlikte alıyorlar.

İsrail saldırılarına yapılacak misillemenin boyutunu ve hedeflerini üst düzeyde istişareyle belirliyorlar.

Böylece hem sahada birlik ve bütünlük sağlanıyor hem de tek bir grubun kendi başına hareket etmesinin önüne geçiliyor.

İsmail Heniyye, geçenlerde Hamas ve İslami Cihad’ın “stratejik müttefik” ve “ruh ikizleri” olduklarını söylemişti.

İslami Cihad liderlerini ve üyelerini hedef alan son saldırıların da tek bir gruba değil tüm Filistin halkına yapılmış olduğunu açıkladı.

Filistinli gruplar arasına fitne sokma girişimine karşı İsrail’e “Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” mesajı vermek önemli.

Bununla birlikte bazı sorular hâlâ cevap bekliyor.

Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin El-Kassam Tugayları son gerilimde İsrail’e misilleme saldırılarına katılmadı.

Bu ortak bir karar ve direniş grupları arasında “rol paylaşımı” mı, yoksa görüş ayrılığının ürünü mü?

İslami Cihad Genel Sekreteri Ziyad En-Nahhale başkanlığındaki bir heyet geçen ay Kahire’deydi.

Abdülfettah es-Sisi başkanlığındaki yönetimin davetiyle gerçekleşen ziyaretin sonunda Mısır cezaevlerinde tutulan çoğu İslami Cihad üyesi onlarca Filistinli serbest bırakıldı.

İsrail ve Mısır arasındaki işbirliği en üst düzeydeyken gelen bu sürpriz adım son saldırılarla bağlantılı mı?

İsrail ve bölgedeki müttefikleri Gazze Şeridi’nde İslami Cihad’ı muhatap haline getirerek Hamas’ı devre dışı bırakmaya ve İslami Cihad’ın İran bağlantısını kullanarak “İslam ümmetinin davası olan Filistin davasını İran davasına dönüştürmeye” mi çalışıyor?

Filistinli gruplar birlik ve bütünlüklerini koruyarak “beyaz öküz”ü yedirmemeliler.

İsrail’in oyununu bozmak için “beyaz öküz”ün de “gaza gelmemesi” ve fitneye alet olmaması gerekiyor.