Görevde kaldığı 4 yıl boyunca, sıra dışı davranışları ve icraatlarıyla dikkatleri sürekli üzerine çeken ABD başkanı Trump, taraftarlarına yaptığı son bir çağrı ile ABD tarihine damgasını vuracak olan bir dönemin başlamasına imza attı.

3 Kasım’da yapılan Başkanlık seçimlerinde oylarının Biden taraftarlarınca çalındığını sürekli tekrar eden Trump “‘Demokratlar Senato’yu ve Beyaz Saray’ı bizden çalmaya çalışıyor. Biz buna izin vermeyiz, sonuna kadar savaşacağız.’ derken hiç kimse bunun kongre binasını basacak kadar bir noktaya ulaşacağını tahmin edemiyordu.

Seçimden sonra yaptığı son açıklamalarda “Asla yenilgiyi kabullenmeyeceğim, pes etmeyeceğim.” sözleri de Trump’a ait. Trump, bu denli dengesiz konuşmalar yapsa da, 200 yılı aşkın ABD tarihinde eşi görülmemiş olan kongre baskınına kadar meselenin uzayacağı düşünülmüyordu. Neticede 5 Ocak’ta taraftarlarını Washington’da protestoya çağıran Trump’ın çağrılarına uyan binlerce seçmen, 6 Ocak günü Biden’in başkanlığını onaylayacak olan kongre binasını basarak ABD’nin karışmasını sağlamış oldu.

Geçmişte ve şu anda dünyanın farklı noktalarında yer alan kargaşalar, sıkıntılar ve iç savaşların doğrudan kışkırtıcısı ve hazırlayıcısı olan ABD’nin kendi içinde demokrasi ve hürriyeti vurgulayan bir ülke olarak bu kaos ortamını yaşaması çok önemlidir. Dünyanın en büyük gücü olan bir ülkede yaşanan bu kaosun burada durmayacağı, daha da derinleşeceği hesaba katılırsa, huzursuzluk atmosferinin sadece ABD’yi etkilemekle kalmayıp dalga dalga dünyaya yayılacağı tahmin edilmektedir.

6 Ocak’ta Trump taraftarlarının kongre binasını basarak bu ülkede geleceğe doğru uzanacak olan bir çatışmanın fitilini ateşlediği görülen kongre baskınında, bunun bir kalkışma mı yoksa daha farklı bir şey mi olduğu konusunda farklı seslendirmeler bulunmaktadır. ABD’nin seçilmiş Cumhurbaşkanı Biden’e göre bu bir “kalkışma”, Cumhuriyetçi Kongre Üyesi Kinzingir’e göre “darbe teşebbüsü ”dür. Fakat en güzel tarifi bu konularda çok daha uzman olan İngilizler yaparak ABD’de olanları “anarşi” olarak özetlemişlerdir.

Bu bir kalkışma mı yoksa anarşi mi diye gelişmenin mahiyetine bakılacak olursa ABD’de olanları daha çok “anarşi” ile izah etmek mümkündür. Kongre binasını basan taraftarların oylamanın sonucunu değiştirmeye yönelik hedefleri varsa da darbe teşebbüsü çok daha farklı bir olaydır. Bu nedenle ABD’de bundan sonra yayılma istidadı olduğu görülen anarşinin fitilinin ateşlenmiş olduğu varsayılabilir.

Nitekim ABD’den her dakika gelen haberler bunu doğrular niteliktedir. Trump, bu zamana kadar oluşan geleneklerin aksine 20 Ocak’ta yapılacak olan Biden’in yemin törenine katılmayacağını açıklamıştır. Ayrıca Trump, kendisine oy veren 75 milyona, kalıcı sevinçler yaşatacağı ve onların haklarını koruyacağı vaatlerinde de bulunarak, mücadeleye devam edeceği sinyallerini vermiştir.

Trump’ın sıra dışı ve çılgınca davranışları etrafında birleşen ve onu doğal bir lider olarak gören ABD’lilerin sayısı az değildir. Amerikan toplumunun yaşadığı gelir adaletsizliği, haksızlıklar ve çifte standartlar mevcut sisteme isyan için Trump’ı bir lider olarak öne çıkarmıştır. Yani Trump’a ölümüne destek verecek olan milyonlarca Amerikalı vardır.

Trump’ın azil sürecinin başlaması, etrafının boşalması fakat sokaktaki taraftarlarının onun etrafında daha da kenetlenmesi, gelecek günlerde anarşinin kol gezdiği bir ülke olarak ABD’yi sürekli dünya gündeminde tutacaktır.

Fırsatlar ülkesi ABD, bundan sonra anarşinin kol gezdiği bir ülke mi olacak, gelecek günlerde beraber göreceğiz.