İnsan tarafsız kalamaz.

Mutlaka bir taraf olur.

Taraf olması da gerekir.

Aslolan şey bir taraf olup olmadığı değil, neyin tarafı olduğu ve niçin taraf olduğu sorularına verdiği cevapta yatmaktadır.

Hak ve haklının tarafı olmak da var, haksızlık ve haksızın yanında yer almak da var.

Zalime destek çıkmak da var, mazlumun elinden tutmak da var.

İyilik ve güzelliği çoğaltan tarafta yer almak da var, kötülüğü yaygınlaştıran bir yerde durmak da var.

Hayırı yaygınlaştırmak da var, şerre ortak olmak da.

Seçim bize ait.

Biz tarafız.

İyilik ve güzelliklerin çoğalması, kötülük ve çirkinliklerin azalması için çabalamanın, erdemli olmayı hayatına prensip kılmış kimselerden olma, ahlaklı yaşamanın çabası ve tarafındayız.

Eğer bir yarış söz konusu ise, bir koşuşturmaca var ise; bu günahta ve kötülükte yarışmak yerine iyilik ve güzellikte yarışmak olarak şekillenmelidir.

Zira her bir günah ve kötülüğün bu dünyada olmasa dahi ahirette bizi sıkıntıya sokacak bir bedelinin olacağını, orada boynumuza asılmış bir yük gibi duracağını takdir etmeliyiz.

Öyle bir yük ki, terk etmek istesek dahi peşimizi bırakmayacak, kaçmak istese dahi kurtulamayacağımız bir yük.

Kaldı ki günah olarak ifade edilen kötülüklerin bu dünyada da bedelini ağır bir şekilde ödüyoruz; gerek bireysel, gerekse toplumsal olarak.

İşte o yüzden dualarımızda, bu dünyada da, ahirette de iyilik vermesi için Rabbimize niyazda bulunuyoruz.

Zira biz, zerre miktarı hayır işleyenin de, zerre miktarı şerre ortak olanın da bunların karşılığını göreceği güne iman ediyoruz.

İyilik ve kötülük, güzel ve çirkin, günah ve sevap yarışıyor.

Bu yarışta, biz hangi tarafı beslersek o taraf galip gelecektir.

Biz hangi tarafı desteklersek o yan güçlenecektir.

Bugün dünyada olumsuz gelişmeler olumlulara galebe çalıyor malesef.

Bugün ümmet coğrafyamız kan ağlıyor.

Nereye dönüp baksak kan ve göz yaşı görüyoruz.

Neden?

Neden bu durumdayız?

Başımıza gelen olayların sorumlusu kim?

Sorumluları dışarda mı arayacağız yoksa bu sorumlulukta bizim de bir payımız var mı?

Hayrı ve hasenatı çoğaltması ve yaygınlaştırması gerekenlerin bu olumsuz tabloda elbette bir payı var.

İnsan olmanın ahlaki bir sorumluluğu vardır.

İnsan kalmanın erdemli bir yönü olmalıdır.

İslam’ı tercih etmiş olmanın bir duruşu olmalıdır.

Bizim tarafımız bu noktada belli; erdemli olmaktan yana; iyilik ve güzelliklerten yana, mazlum ve mağdurlardan yana; ezilen ve horlananlardan yana; yetim ve öksüzlerden yana; kimsesiz ve çaresizlerden yana; kısacası insanlıktan yana.