İslam dininin birçok meselesi gibi, “Mehdiyet” konusu da günümüzde en çok suiistimal edilen konulardan biridir. Hatta ülkemizde Mehdi olduğunu iddia eden birçok “sahtekâr”, Müslümanların saf ve temiz duygularını göz göre göre kendi menfaati doğrusunda kullanmaktadır. Müsteşriklerden beslenme birçok İslam âlimi(!) ise, güya bunlarla mücadele adına, Mehdiyet konusunu inkâr etmekle kalmayıp, din-i İslam’da“tahribat” yapmaktadırlar.

Unutulmamalıdır ki, dünyada her şey art niyetliler tarafından “suiistimal” edilebilir. Bu ihtimalden dolayı bir şeyi aslıyla reddetmek doğru değildir. Bunun misali; adeta “pire için yorgan yakmaya” benzer. Dolayısıyla burada “insafın” devreye girerek, “istikametli” hareket etmesi gerekir. Bu gibi konularda ne kadar ifrat ve tefrit varsa, hepsi batıldır ve yanlıştır…

Mehdi meselesiyle ilgili rivayetlere baktığımız zaman, manâ itibariyle hadislerin tamamı “manevi mütevatir” derecesindedir. Madem İslam ebedidir ve ebede kadar gidecektir. Öyle ise Allah-u Teâlâ her fesat-ı ümmet zamanında, bu dini fesattan kurtaracak bir “ıslahçı” veya “muslih” mutlaka gönderecektir. İşte o ıslahçı ise; Hazret-i Mehdi (a.s) veya Mehdi misal zatlardır. Bu husus, imanımızın temel esasıdır. Onun için evvela böyle bir şeyin vukuuna inanmak lazımdır. Bununla birlikte, Mehdi meselesinin tafsilatı ve sureti hakkında ise, kesin bir bilgi yoktur. Çünkü bu gibi hadislerin mahiyeti, olay vuku bulduktan sonra ortaya çıkmaktadır.

Peygamber Efendimiz(asm)’in bu ve benzeri hadiseleri haber vermesindeki maksat, ümmetin “kuvve-i maneviyesini” muhafaza etmektir. Dolayısıyla doğru olan, bazı art niyetlilerin bu gibi hadisleri suiistimal etmesinden dolayı, bu adamların ifsadını ve onların niyetlerini ortaya çıkarmaktır. Reddiye ancak bu yönüyle meşrudur.  Bu hususta konunun aslını “inkâr” etmek, “insafsızlık” olduğu gibi; muvaffak olunacak bir yol da değildir. Siz birileri bunu kullanmasın ve suiistimal etmesin diye, “Mehdi meselesini kökten çıkaralım” derseniz, bu husustaki hadisleri, delilleri ve ümmetin 14 asırlık inancını nereye koyacaksınız? Mesela; trafik kazası oluyor diye, otomobil kullanmayı terk ediyor muyuz?

Hayır!

Zaten böyle bir yolda da gidilmez. Böyle bir çaba boşa kürek çekmekten başka bir şey değildir.

Bazı ilim(!) adamlarının bu yönde çalışmalarını(!) görüyoruz. “Mehdi konusunu topyekûn ortadan kaldıralım ve dinden çıkaralım” diyerek; bu konunun suiistimal edilmemesi için, farkında olmadan din-i İslam’a bilerek veya bilmeyerek darbe vuruyorlar. Bu noktaya özellikle dikkat çekmek isterim.

Böylesine münkir beslemeler,“Ümidi olmayan yaşayamaz” düsturunu bildikleri halde, “ümmetin ümit damarını kesmeye çalışıyorlar.” Bunu yaparken de bu konu hakkındaki hadisleri inkâr ediyorlar. Hadisi inkâr etmek doğru değildir. Sünnet kitapları bu konularla doludur. Bunu isteseniz de kaldıramazsınız. Zaten bu hususta gafa düşenler, bilinçsizce “dış mihrakların” da oyununa geliyorlar.

Önümüzdeki yazıda, Mehdi konusunu inkâr etmenin zararından bahsedeceğim. Bir sonraki yazıda buluşmak ümidiyle…

Selam ve dua ile

Fiemanillah