Türkiye Karabağ Zaferi kutlamalarına tam 2783 askerle katıldı. Yani Karabağ’ın kurtuluş savaşında şehit düşen Azerbaycan askeri kadar bir sayıyla. Tüm dünyaya ‘öndekiler düştüğünde yerini alacak yiğitlerimiz var’ dedi Türkiye. Bundan daha anlamlı bir mesaj olur mu?

Azerbaycan halkının törenler boyunca Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a gösterdiği büyük ilgi Cumhuriyet tarihimiz boyunca hiçbir lidere nasip olmamıştır. Çünkü gerçek şu ki, son yüz yıldır Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişki bu dönemde olduğu kadar yakın olmamıştı. Tek millet, iki devlet sloganı adeta bugün ete kemiğe bürünmüş durumda.

TÜRKİYE TÜRK DÜNYASINA CESARET VERİYOR

Karabağ’daki Rus destekli Ermeni işgalinin püskürtülmesi sırasında yaşananlar pek çok gerçeği su yüzüne çıkardı. Şöyle ki, Türkiye’nin Ortadoğu kadar, Türk dünyasıyla da güçlü bir gelecek tasavvuru olduğunu, aynı zamanda, Türk dünyasının da arkasında güçlü bir Türkiye desteğini hissettiğinde mevcut politikalarında esaslı değişiklikler yapabileceğini gördük. Bu durum sadece Azerbaycan’ın cesaret bulmasında değil, Özbekistan’ın Kerimov sonrasında Türkiye ile güçlü ilişkiler kurma çabasında da kendini belli etti.

Azerbaycan’a Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Özbekistan gibi Türk devletleri destek vermez iken, Pakistan’ın koşulsuz destek vermesi ‘Türk’ün Türk’ten başka dostları’ olabileceğini, hatta bazen soydaşlarından daha yakın kardeşleri de olabileceğini gösterdi. Elbette, Türk dünyasını Rusya’nın etki alanından kurtarabilmek için çok daha fazla çalışmamız gerektiğini de bir kez daha yaşayarak gördük.

İDEOLOJİK KÖRLÜK DEĞİL ADALET MERKEZLİ DIŞ POLİTİKA

Hükümete yönelik ‘Filistin meselesi kadar Türk dünyasının sorunlarıyla ilgilenmiyor’ şeklindeki gerçek dışı söylem, Hükümetin Karabağ Savaşı’na adeta Türkiye’nin savaşı gibi ilgi ve önem atfetmesi sayesinde boşa düştü. Yüz yıldır Kafkas İslam Ordusunun yolunu gözleyen yüzbinlerce Azerbaycan Türkü, o mübarek ecdadın ahfadı olan Cumhurbaşkanımızı bağrına bastığında, bu anlamsız tezvirat da yok olup gitti.

Türkiye’nin işgal altındaki kardeşlerinin yanında her ne pahasına olursa olsun duracağı şeklindeki mesaj kadar önemli bir husus da, bizim Ermeni halkı ile değil, Ermenistan yönetimi ile sorunlarımız olduğunun vurgulanması oldu. Erdoğan bu açıklamasıyla, ülkemizdeki Ermeni vatandaşlarımıza güvence verirken, ırkçılık ve yabancı düşmanlığının zirve yaptığı Batı dünyasına da ciddi bir ders vermiş oldu. İşgalden bu yana kapalı olan Ermenistan-Türkiye sınırının da açılabileceğini söyleyerek, yoklukla boğuşan Ermeni halkına merhamet elini uzattı.

Türkiye Filistinli grupların Suriye’de sergiledikleri ikiyüzlü tutuma bakarak Ortadoğu politikasını şekillendirmediği gibi, bazı Türk ülkelerinin Karabağ Savaşı’ndaki yanlış tutumlarına bakarak da, Türk dünyasına ilişkin politika üretmiyor. İşte bu adaleti merkeze alan çok yönlü politikayı içinde bulunduğu mevcut durumuyla muhalefetin anlayabilmesi pek mümkün değil.

Keşke cinsel istismar haberleriyle boğuşan CHP ile bölücülerin şamaroğlanına dönen İyi Parti’de vizyon konusunda küçük bir umut ışığı olsaydı. O zaman güçlü bir muhalefet ile iktidar daha büyük işler başarabilirdi.

40 gün süren savaşın öğrettiği bir şey daha var: 4.400 kilometrekare büyüklüğündeki Karabağ’ın neredeyse her bir karış toprağı için bir şehit toprağa düştü. Onlar bir vatanın nasıl inşa edildiğini unutan bizlere kanlarıyla ders verdiler. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.