Öğretmenlik, insanlığın var oluşundan beri insanların iyiye ve doğruya ulaşmasında en etkili yön levhası olmuştur. “Oku!” ermininin verdiği mesajdan da anlaşılacağı üzere kutsal yönü olan bir meslektir öğretmenlik. Tarihi süreç içerisinde farklı anlamlar yüklenmiş olsa da öğretmen ve öğretmenlik; gelişmenin, paylaşmanın, hayatı kolaylaştırmanın, dünyayı daha yaşanabilir kılmanın kilometre taşıdır.

24 Kasım Öğretmenler Günü’nde her yıl salonlarda kutlanmakta, bazı vaatler gündeme gelmekte, tebrikleşmeler yapılmakta. Fakat gelinen noktada öğretmenler tüm bu merasimlerden ve beylik sözlerden sıkılmış durumdadır. Çünkü mesleğin kronikleşen sorunları var. Öğretmenin en büyük problemi öğretmenliğe biçilen rol ve itibarsızlaştırma problemidir.

Öğretmenler ne istiyor?

Öğretmenler mesleklerinin tarihsel süreç içerisinde elde ettiği itibarını geri istiyor. Peki itibar nasıl verilir? Öğretmen öncelikle saygı, güven, değer istemektedir. MEB teşkilatının en üst noktasından okul müdürüne kadar her kademedeki yöneticiler öğretmeni her hangi bir sektördeki çalışan olarak görmemeli. Öğretmeni eğitim öğretim sürecinden çıkarırsanız ya da öğretmene karar mekanizmasında yer vermezseniz hedeflenen başarı elde edilemez.

Öğretmen aldığı ücret bakımından her geçen yıl alt ücret gruplar arasına inmektedir. Lisede okuyan gençlerin neden tıp fakültelerini seçtiğini düşünüyorsunuz? Tıp fakültelerini seçen tüm öğrenciler mesleği çok mu seviyor? Bu tercihte en belirleyici olan kıstas doktorların aldıkları ücret olmaktadır. Başarılı öğrencilerin öğretmenlik mesleğini seçmeleri için, halen görev yapan öğretmenlerin mesleklerini daha özveriyle yapmaları için insanca yaşama elverişli bir ücret almaları önemlidir.

Öğretmenlerin özlük hakları bakımından daha istikrarlı bir reforma ihtiyaç duyulmaktadır. Sözleşmeli öğretmenlik, öğretmenlerin yer değiştirmelerinde her yıl farklı uygulamaların ortaya çıkması, 3600 ek göstergenin vaat edilmesine rağmen bir türlü hayata geçirilememesi, kariyer basamaklarındaki kadük uygulamalar, öğretmene karşı uygulanan şiddet olaylarına karşı hukuki yaptırımlar gibi pek çok kronik sorun çözüm bekliyor.

Öğretmen Meslek Kanunu tüm bu yapısal sorunların çözümü için kapsamlı bir çalışma olacak. Parça parça ve anlık çözümler, günü kurtarmaya yönelik açıklamalar artık geride kalmalıdır.

Öğretmen mesleği toplum nezdinde güçlü bir şekilde işlenmelidir. TV dizilerinde okul ve öğretmen algısı rencide edici bakış açısından çıkarılmalı, öğretmenin bir değer olarak sembolize edilmesi gerekmektedir.

Öğretmenlerin onlarca farklı insanla muhatap olduğu gerçeğine bakmadan öğretmenlerin yattıkları yerden maaş aldıkları şeklindeki haksız algıya hem öğretmenlerin hem sendikaların hem de MEB teşkilatının yüksek sesle itiraz etmesi gerekmektedir. Eğitim Bir Sen Genel Merkez yönetimi ve tüm il teşkilatları öğretmenlik meslek kanunu ile ilgili açıklamalar yaptılar. Bu güçlü açıklamalar dikkate alınmalıdır. Bu uyarılar dost uyarısı olarak kabul edilmelidir.

24 Kasım Öğretmenler Günü ile ilgili en önemli çalışma meslek kanununun etraflıca tartışılmasından sonra ihtiyacı karşılayacak şekilde çıkarılması olacaktır. Sorunları ertelemek daha da derinleştirir. Sorunları bir çuvala doldurup ötelemek ilerleyen süreçte çözülemez hale gelmesine neden olur. Bir milyon eğitimci bu 24 Kasım’da sorunlarının çözüleceği bir takvimi duymak istiyor. MEB Bakanı Sayın Ziya Selçuk’tan beklenti çok büyük fakat her gecikme beklentiyi umutsuzluğa dönüştürme potansiyeli taşımaktadır.