2020, sinema tarihinin en durağan dönemi oldu belki de… Dünya savaşlarının yaşandığı yılları bir kenara bırakırsak film çekimi ve gösterimi noktasnda bu denli sıkıntılı bir zaman dilimi daha yaşanmamış olsa gerek. Yılın yarısı sinema salonları kapalı kaldı. Açık olduğu dönemde yüzde 10 kapasite ile çalıştı. Film çekimleri ertelendi ve iptal edildi.

Ortam dijital platformlar ve televizyonların içerik üretimine kaldı. Neyse ki son 10 yılda dünyada dijital platformlar ciddi bir ivme içerisindeydi. Yoksa sinemacı üreticilerinin hiçbir alanı olmayacaktı.

Böyle ne kadar gidecek ya da salgın şartları sona erdiğinde sinema üretimi ve salonların durumu ne olacak bilemiyoruz. Fekat tam da bu muğlak dönemde Warner Bros’un, hazırladığı filmleri sinema ile aynı anda dijital platform HBO Max’te gösterime sokma kararı yeni bir tartışma başlattı. Esasında tartışma yeni değil de bu kadar hızlı olmasını kamuoyu beklemiyordu belki.

Daha önce bu sayfada yine dile getirmiştik. Salgın dönemi ve sonrası sinema için yen bir dönem başlayacak. İzleyici alışkanlıkları değişecek. İzleme ve gösterim mekânları başta olmak üzere film yapma yöntemine kadar uzanan bir silsilede sinemayı yeni dönem bekliyor.

Warner Bros’un kararı bu yeni dönemin somut ve büyük adımlarından biri oldu. Karar şu anlama geliyor; hazırlanan sinema filmlerinin dijital platformlara ‘düşmesi’ için sinema salonlarındaki gösterimin tamamlanması beklenmeyecek. Her ki mecrada da aynı anda gösterime girecek.

WB’nin kararı tamamiyle rant kokuyor elbet. Çünkü yakın dönemde sinema salonlarının eskli hareketliliğini yakalayamayacaklarının farkındalar. Bu arada neden kazançlarını azaltsınlar ki… Sinema salonunun sinema olgusu ile alakalı anlam bütünü ya da tamamlayıcısı olgusu elbette umurlarında değil. Hollywood için mühim olan tek şey hasılattır. “Bir film çekilmiş, o halde muhatabı olan izleyici ulaşmasından daha önemli ne olabilir” şeklinde bir açıklamayı WB’den bekleyemeyiz. Bu kadarı bile gelmeyebilir. Ancak genel sinema kamuoyunun zihninde beliren ilk maddelerden biri bu olabilir. Film, izleyici için hazırlandıysa nerede izlendiğinin ne önemi olabilir?

Bu soruya cevap vermek kolay değil. Çünkü bir yanıyla çok haklı. Film yapmak, yönetmenin yeryüzündeki diğer insanlar ve anlam sorgusunda olan kendi gibi herkesle bir paylaşımda bulunmasıdır (elbette ticari yapımlardan bahsetmiyorum). hal böyleyken filmlerin nerede izlendiği mi, izleyiciye ulaşıp ulaşmadığı mı sorun olmalı?

Açıkçası bağımsız/arthouse/sanat/festival sinemasının böyle bir derdi olmayacaktır. Zira bu tarz filmler zaten festival yolculuğunda olacağından dijital mecralarda yayınlama yasağı var. Roma filmi sonrası Netflix’in bazı işleri için bu kural esnetildi ve bundan sonraki süreçte de benzer bir esnetme olacaktır. Ancak bu filmlerin sinemadan önce dijital platformda gösterilmesine onay geleceği anlamını taşımaz. Sanat sinemasının sinema salonunda izlenmek üzerine film yapmak ya da filmlerin o karanlık büyülü ortamda izlenmesi gibi bir teamülü vardır. Fiiliyatta bunun haklılık payı da vardır. Zira sinema salonu dışında hiçbir ortam o havayı izleyiciye veremez. Film, sinema salonunda izlenmelidir.

Sanat eseri olan ve estetik-anlam derdi olan filmlerin izleyici kitlesinin yine her şart altında sinema salonuna gideceğini düşünüyorum. Ancak ticari sinemanın hedef kitlesinin böyle bir derdi olmayacaktır.

Diğer taraftan ticari sinemanın aksiyon, fantastik, müzikal unsurlarının ‘haz’ verebilmesi için sinema salonunun D’li teknik aksamının bulunması şart. 5D’den 10D’ye uzanan, özellikle görüntü ve ses bakımından izleyiciye farklı bir tecrübe alanı sağlayan salon aksamını izleyicinin arayacağı kesin. Yüzüklerin Efendisi, Uzay Yolu, Aquaman, Avatar gibi yapımların yanı sıra Hızlı ve Öfkeli, Görevimiz Tehlike, Karayip Korsanları tarzı yapımlar da sinema salonunun çok boyutlu teknik özelliklerine ihtiyacı var.

Warner Bors, Matrix 4’ü sinema salonları ile HBO Max’te aynı anda yayına verecek. Araık 2021 için planlanan vizyon tarihi için ortamı öngörmek çok da mümkün değil. Salgın şartı bitip de eski normale dönersek sinema salonları Matrix 4’ü heyecanla karşılar. Ancak dijital ortamda filmin izlenmesi gişeyi etkiler. Yani her şart altında bu tarz filmlerin sinema salonuna ihtiyacı var.

Bu manzara fillerin tepinip çimenlerin ezildiği kadim yaklaşıma örnek teşkil edecek sonuçlar doğurmaz umarım. Zira WB ve diğer Hollywood stüdyolarının sinema namına aldııkları kararın bütün dünya sinema sektörlerini etkileyecek olması, bağımsız sinemanın akıbeti noktasında ne gibi sonuçlar doğuracağını bilemiyoruz.

Emin olduğumuz bir şey var ki, sinemanın mecraı da yöntemi de bundan sonra değişecek. Çok hızlı olmasa da dönüşüm şeklinde başlasa da sonunda değişime evrilecek. Sinemacıların ve izleyicilerin buna hazırlanması gerekiyor.