Türkiye’mizin bir gerçeği olan ‘deprem’ gerçeğiyle bu sefer de İzmir‘de karşı karşıya geldik. Seferihisar açıklarında ve Sisam Adası’nın 5 kilometre kuzeyinde gerçekleşen bu depremde yine canlarımızdan canlar gitti. Artık bu acı gerçekle yaşamayı öğrenip, kabullenmek ve bunun gerektirdiği tedbirleri bir an önce almak zorundayız. ‘Güzel İzmir’imize tekrar geçmiş olsun diyor, vefat eden kardeşlerime Cenab-ı Allah’tan rahmet, kederli ailelerine de sabr-ı cemiller niyaz ediyorum.’ Bir yandan Kovid-19 virüsü ile cebelleşirken, diğer taraftan da ansızın gelen bu deprem acılarımızı iyice katmerlendirdi. Lakin bizler çok iyi biliyoruz ki, hepimizi soluksuz bırakan bu acılar bizler için çetin bir imtihandır. Allah’ın(c.c) izni ile bu zor günleri de hep birlikte atlatacağız inşallah. Depremin ilk anından itibaren devletimizin olay mahalline gelmesi ve çalışmaları başlatması içimizi biraz olsun rahatlattı. AFAD ve Kızılay başta olmak üzere çalışmalarını iftihar ile seyrettiğimiz kurumların varlığı hepimizin yüreğine su serpti. Çaresiz değildik. Devletimizin gücü ve millet olma bilincimizle hiçbir sorunun altında ezilmedik. Bu elim olayda 114 vatandaşımız hayatını kaybederken, 107 vatandaşımız ise arama-kurtarma ekiplerinin canhıraş şekilde çalışmalarının neticesinde enkaz altından sağ olarak çıkarıldılar. Rabbim günahsız kullarını yavrularımızı; depremden 58 saat sonra İdil’i, 65 saatten sonra Elif’i, 91 saat sonra da Ayda’yı bizlere bağışladı. Emeği geçen herkesten Allah razı olsun.

Kıymetli dostlar; ‘Unutmayalım ki bizi deprem değil, çürük binalar öldürüyor!’ Elbette sebepler dünyasındayız. Eyvallah! Lakin ateş de düştüğü yeri yakıyor. Cenab-ı Allah’tan gelen hiçbir şey bize gam değildir! Lakin bizler gereken tedbirleri almalı, yıkım ve ölüme yol açan tüm sebepleri bertaraf etmek için üzerimize düşen ne varsa maddi ve manevi olarak hepsini yapmalıyız. Sonra takdiri O’na, yerleri- gökleri, canlı- cansız her şeyi yaratan Cenab-ı Allah’a bırakmalıyız. Ve dahi bilesiniz ki; yaşadığımız hiçbir olay ve acı da rastgele ve tesadüfî değildir. Kâinatta hiçbir şey Allah’ın(c.c) bilgisi dışında gerçekleşmez. Yani; ‘Ool demeden hiçbir şey olmaz! O, öl demeden hiç kimse ölmez!’O’nun izni olmadan tek bir yaprak dahi kıpırdamaz! Deprem, sel, yangın, salgın hastalık gibi afetlerin maddî sebepleri yanında manevî sebepleri de vardır. Dua edelim, tövbe edelim ve artık kendimize bir çeki düzen verelim.‘Âlemlerin Rabbi Allah’a hamdolsun’ Rabbim bizleri affetsin. Allahın izni ile bu zor günleri de hep birlikte atlatacağız inşallah. Diğer taraftan da elbette ümit var olacağız. Dolayısıyla boynumuzu karartmanın da bir gereği yoktur. Çünkü sızlanmak beyhudedir! Hem Hz. Mevlana’nın buyurduğu gibi; “İyi değilim” demek ne haddimize, “Şükürler olsun her halimize.’’Elhamdülillah Alâ Külli Hal – Her Halimiz İçin Allah’a Hamdolsun…”

Kıymetli dostlar bu hengâmede bir şey daha dikkatimi çekti. ‘Dost vaktinde uyarmayı göze alabilmektir’ diyerek âcizane bu konuyu da sizlerle burada paylaşmak istedim. ‘Mucize’ kelimesini bu sıkıntılı süreçte çok doğru kullanmadığımızı ve bu konuda çok fazla yalpaladığımızı düşünüyorum. Beklenmedik birçok olayı tasvir etmek için kullandığımız bu sözcük esasen, Allah’tan başka hiçbir kimsenin yapamayacağı ve âciz kalacağı fevkalâde hâdiselerdir.  Yani mucize sadece Allah’ın işidir. O’nun kudreti ve hikmeti ile gerçekleşir ve sadece peygamberlerde meydana gelir. Bir başka deyişle mucize; nübüvvet davasında doğruluğunu ispat için peygamber olan kişinin, akılların alamayacağı olağanüstü olayları Allah’ın kudreti ile göstermeyi başarmasıdır. Dolayısıyla, mucizeyi herhangi bir insan yapamaz. Oysa bizler bu sözcüğü, o kadar toleranslı bir bakışla ve o kadar pervasız ve bilinçsiz bir şekilde kullanıyoruz ki! Deprem dolayısıyla kahir ekseriyet tarafından dillendirilen popüler söylemlere bakınca siz de bunu göreceksiniz. Mesela; ‘‘Arama kurtarma ekibindekileri bir mucizeyi daha gerçekleştirdiler ve saatler sonra bebeği hayata döndürdüler.’’ Ya da ‘’Düşen uçakta arkada oturan on kişi mucize eseri kurtuldu’’ yahut ‘’Son dakikada attığı mucize gol ile takımını ligde tutmayı başardı…’’ Velhasıl kıymetli dostlar; mutlu oluyoruz mucize diyoruz, yitiğimizi buluyoruz mucize diyoruz, ölümcül hastamız iyileşiyor, mucize diyoruz. Ve mucizelerimizin(!) ardı arkası bir türlü kesilmiyor! Mucize doktor, mucize haber, mucize ilaç, mucize film, mucize aşk, mucize mantar, mucize başarı, mucize ölüm, mucize kurtuluş vs… Daha önce de dercetmiştim. Olmuş olanları ya da olacak olanları, hep dünyalılardan belliyoruz. Bu kerteden sonra imdi… Bu zihin bulanıklığına ve fikir kofluğuna son vermeli, haddimizi bilmeli ve bir an önce bu çirkin durumu ters yüz etmeliyiz. Tez zamanda zihinsel zehirlenmişliğimizden kurtulup böyle mühim konuların ‘ikircikli meseleler’ haline dönüştürülmesine müsaade etmemeliyiz. “Unutmayalım ki her şey Allah’tandır. O’ndan başka ilah yoktur. Şüphesiz her canlının rızkını veren ve sonsuz merhamet sahibi de Allah’tır. Kuvvetine acizlik gelmeyen, tek kuvvet sahibi de yine Allah’tır. O’ tektir, birdir ve büyüktür. Ve hiç kimsenin bundan rahatsız olmasına gerek yoktur.’’  

Vekil olarak Allah yeter. Allahu Ekber!..

Selametle…