“Daha önce dış politika konuları dediğimiz konular artık aslında iç politika konularımız olmaya başladı” demiştim. Peki bunu neden söyledim?

İktidarın Türkiye içinde ve dışında alışılmamış bağımsız, atak ve cesur hamleleri hem dünyada hem de ülke içinde muhalefetin ana gündemi olmaya başladı.

Bundan rahatsız olan “egemen” ülkeler, iktidara karşı içerideki muhalefeti kontrol etmek ve yönetmek ister. Bunu bazı ülkelerde başarır, bazı ülkelerde başaramaz…

Özgür, bağımsız ve güçlü bir ülkede iç politikanın iki ayağı olur. Biri iktidar diğeri de muhalefettir!

ABD’de Başkan adayı Joe Biden’in açıklamalarıyla Türkiye’de iktidarın başarılı çalışmalarını engellemek için muhalefeti kontrol altına aldığı ve istediği gibi yönettiği ortaya çıktı…

ARTIK TÜRKİYE BÜYÜK BİR ÜLKE, ERDOĞAN BÜYÜK BİR LİDERDİR

ABD’de Kasım ayında Başkanlık seçimi var. Demokrat Parti’nin adayı Biden, sekiz ay önce “Erdoğan’ı devirmeliyiz. Ama darbeyle değil. Bunu mevcut muhalefeti destekleyerek yapmalıyız. Muhalefeti desteklediğimizi açıkça göstermeliyiz” diyor.

Mevcut Başkan Trump bu hezeyanın dumanı tüterken, “Çok zeki insanlarla uğraşıyorsunuz. Bu ülkelerin dünya çapında satranç oyuncusu liderleri var. Mesela, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan. Bu durumda (Biden için) nerede olduğunu dahi bilmeyen ve bodrum katından çıkıp konuşamayan birine (başkan olarak) sahip olamazsınız. Ben Erdoğan ile iyi anlaşıyorum” diyerek Erdoğan’a övgüler diziyor…

Anlayacağınız ABD karşısında Türkiye eski “müstemleke Türkiye”, Erdoğan da eskisi gibi“dışarıdan emir alan Cumhurbaşkanı” değil…

“MİLLET İTTİFAKI” DEĞİL “ZİLLET İTTİFAKI” OLDUĞU TESCİL EDİLDİ

Biden, Erdoğan’a karşı seçimlerde “Millet İttifakı” adını kullanarak bir araya gelen,“beş benzemez” CHP, HDP, İP, SP ve DP’yikimin yönettiğini itiraf etmiş oldu.

Biz kendilerine “Zillet İttifakı” deyince alınan bu partilerin liderleri Biden’in açıklamalarına pek de alınmışa benzemiyorlar.

Koro halinde, aynı cümlelerle açıklamanın neden bugün basına sızdığını sorgulayan bu parti liderleri, nedense Biden’in aşağılayıcı ifadelerine tepki göstermeye cesaret edemiyorlar.

“Zillet İttifakı”, ABD’nin uşaklığını, işbirlikçisi olmayı, oradan emir almayı reddetmiyor olabilir. Ama hatırlatmak isterim ki, bu işbirlikçi muhalefete karşı Türk Millet 2002 yılından beri “milli iradenin” savunucusu ve temsilcisi, “milli egemenliğin” yanında duran AK Parti ve Erdoğan’ı desteklemektedir.

Seçimlerde desteklemek yetmemiş, ABD’nin emriyle darbe girişiminde bulunan FETÖ’cülere ve onlardan kaçıp güvenli yerlerde saklanan, darbenin başarılı olmasını TV başında dört gözle bekleyen muhalefet liderlerine inat meydanlara çıkarak “Türkiye’nin bağımsızlığını”, “milletin egemenliğini” canları pahasına savunmuşlardır…

EĞER ONURUNUZ VARSA YA İSTİFA EDER YA DA HAKARİRİ YAPARSINIZ

“Millet İttifakı” diye yutturmaya çalıştıkları “Zillet İttifakı” meğer boğazına kadar pisliğe batmıştır. “Yerli” ve “milli” olmadıkları hakkındaki ifadelerimiz okyanus ötesinden tescil edilmiştir!

Muhalefet partilerinin başındaki şahısların yapması gereken en doğru ve ilkeli tavır istifa etmektir. Eğer azıcık onur ve şeref sahibi iseler ya “harakiri” yapacaklar ya da “istifa” edecekler.

İktidara gelmek için Beyaz Saray’ın arka kapısının önünde bekleyenlerin; millet iradesiyle seçilmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan’a neden saldırdıkları, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yönetildiği Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne neden gitmedikleri şimdi daha iyi anlaşılmıştır.

Türkiye’nin iki kutba ayrıldığı doğrudur. “Erdoğancılar” ve “Bidenciler”. Sen kimin tarafındasın?